Nasıl yaşamak istiyoruz

Yaşa Süngü, konforlu, kolay, “güzel” ve bedava yaşama derdinde olanların, bunun yanında hak etmedikleri halde ‘dikensiz gül bahçeleri’ni arzulamalarını haklı olarak hikmet ehli İbn-i Sina’nın bakış açısıyla eleştirmektedir.

Nasıl yaşamak istiyoruz

Hayatta hep dört ayak üzerine düşeyim, hep ben kazanayım, istediğim her şeyi hemen alabileyim, cebimdeki para hiç eksilmesin.

Gündüzleri çok sıcak olmasın, akşamları çok serin olmasın.

Rüzgâr olsun ama deniz dalgalı olmasın...

Hava açık, bulutsuz olsun, ama güneş yakmasın.

Komşuluk ilişkileri iyi olsun ama komşu benim merdivenimi kullanmasın, çimlerime basmasın.

En bakir bölgede yazlığımız olsun, ama alışveriş merkezlerine de yakın olsun.

Yolu düzgün, eğlenceli olsun, mülklerimizin değeri artsın, ama fazla kalabalık, betonlaşma ve kirlilik olmasın...

Köy sütünü, sebzesini, yumurtasını bol bol alabilelim, ama pahalı olmasın...

Bahçeli dubleks evimiz olsun ama kertenkeleler evlerimize girmesin, sivrisinekler ısırmasın, kara sinekler karpuza gelmesin.

Ortalık yemyeşil olsun, ama ağaçlar fazla büyümesin, deniz manzarasını kapatmasın.

Çocuklar, torunlar gelsin, ama fazla gürültü yapmasın, sorun çıkarmasın.

Deniz, sabahları sıcak, öğlen sıcağında da serin olsun.

Her denize, havuza giriş çıkışta mutlaka duş alalım, evde günde beş şampuan, üzerine iki kese atalım, akşam üzeri çimleri sulayalım, ama bölgede su sıkıntısı yaşamayalım...

Yazlık, yazlık olmasına olsun, ama birazcık kışlık gibi de olsun. Hem kliması, hem sobası olsun...

Site yönetimi, güvenlik, peyzaj, çevre temizliği dört dörtlük kusursuz olsun, ama aidatlar ucuz olsun.

Evlerin hem denize, hem ormana, hem çöle, hem de göle cephesi olsun...

Hem modern, hem konforlu, hem salaş, hem de birazcık otantik olsun...

Hem öyle, hem böyle, hem de birazcık şöyle olsun.

Yarin yanağında mutlaka beni olsun...

**

Böyle anlatmış insanın hayatla çelişkisini bir arkadaş.

Dikensiz gül, emeksiz bol kazanç hayali kurar insanoğlu ömür boyu.

Başkalarının anlarını seyretmekten yaşaması gereken anı hep kaçırır.

O yüzden hayatı pişmanlıklar, keşkeler ve başkalarının dünyalarına duyulan özlemle doludur.

**

Boğaz'a sıfır köşklerde çekilen dizilerdeki tatlı hayatı seyredenler pek haksız da sayılmazlar!

**

Başka biri de kaliteli yalnızlığın sahte kalabalıklardan daha iyi olduğunu kendine şu cümlelerle anlatarak yol göstermiş:

Kafalarında yarattıkları saçma bir dünyayı, senin kafana geçirerek enerjini çalmalarına izin verme.

Hayatta sadece sorunları olduğunu düşünenleri, anlamak zorunda bırakma kendini!..

Hayatın her insana bir şekilde gülümsediğini anlamayanlarla uğraşma.

İlişkilerinde sadece sorunlarını dile getiren, yaşadıkları onca güzelliği yok sayan insanlara bir dakikanı bile ayırma.

Değer bilmeyenlerden uzak dur.

Fındık kabuğunu doldurmayan işlerle boğuşmanı sağlamaya çalışan insanlara da zaman ayırma.

Gülüşlerini çalmaya kalkanları, çıkar hayatından!..

İlişkileri bir yük haline getirenleri uzaklaştır yanından ve ilişkinin mutluluk getirmesi gerektiğini yaz kafana!..

Beyinsizlere ezdirme kendini!..

**

İbn-i Sina, Batılıların söyleyişiyle Avicenna. İslam’ın Altın Çağı’nın en önemli doktorlarından, astronomlarından, düşünürlerinden ve yazarlarından biri olarak kabul edilen erken tıbbın babası.

11. yüzyılda insanlığın cevap aradığı sorulara cevap aramış bir felsefeci, eşsiz bir hekim, astronom, matematikçi ve fizikçi.

Hayatı boyunca sorular sormuş, “neden”lerin peşinden gitmiş, çok okumuş, çok araştırmış, çok incelemeler yapmış bir insanlık incisi.

Başta Müslüman ve Avrupalı felsefeciler olmak üzere, Da Vinci’den Aziz Thomas’a kadar birçok düşünürü ve sanatçıyı etkilemiş.

Onun portresi, bugün dünyanın en saygın okullarının duvarlarını, düşünceleri ise en aydınlık beyinleri süslüyor.

Ne diyordu büyük hekim İbn-i Sina; Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz.

Nokta…

Tıbbın babası söylüyor bunu.,

11. yüzyılda yani bin yıl önce noktayı koymuş.

Boşuna kendinizi yormayın bu körlüğün ilacı yok demiş.

Yakınlarınızdan biri bu şekilde körse eğer, sakın müdahale etme, kenarda ona yakın bir yerde kendi kendini iyileştirmesini bekle.

İnşaallah geçer.

Geçerse sorun çözülür, kaldığın yerden arkadaşlığa devam edersin.

Geçmezse ya da başka bir körlüğe dönüşürse, hem onun hem kendi iyiliğin için sessizce ayrıl yanından.