Müsyü Mikron ile Kays Saîd!

D.Mehmet Doğan Tunus’ta yönetimde olan Kays Said’in Fransa’yla yakınlaşma çabasını değerlendirirken, Tunus’un içinde bulunduğu sömürge halini yorumluyor.

Müsyü Mikron ile Kays Saîd!

Sömürgeci, sömürülen ilişkisi nasıl bir şeydir? 

Bununla ilgili birçok şey söylenebilir. 

Peki, resmi yapılabilir mi? 

Ben resmini, hatta filmini gördüm! 

Fransa cumhurbaşkanı Mikron (ben “makron” yazayım diyorum, akıllı parmaklarım “Mikron”a çeviriyor) Tunus cumhurbaşkanı ile bir arada. Kays Saîd (Tunus cumhurbaşkanının adı buymuş) Fransa cumhurbaşkanı elini bile uzatmakta müteredditken, saldırırcasına efendisini, hem de maskesiyle öpüyor!

Buna “sevindirik olmak” denir. 

Koskoca sömürge imparatorluğunun varisi cumhurbaşkanı huzuruna kabul etmiş, ağırlamış. Adam yerine koyup konuşmuş. Daha büyük saadet olur mu? Ve Fransız cumhurbaşkanı Türkiye aleyhdarı o meşhur konuşmasını yaparken, arkasında ay-yıldızlı bir bayrak görünüyor. İşte bu Tunus bayrağıdır! Tunus’un Müslüman ve Osmanlı geçmişinin timsalidir bu bayrak. O eblehane sözler o fonun önünde sarf ediliyor. Kays da bundan saîd oluyor! (Saîd: Mutlu, mes’ud). 

omuz.jpg

Bu “Saîd” Fransız basınına verdiği demeçte, Fransa’nın Tunus’u sömürmediğini, koruyup himaye ettiğini söylemiş… Saîd’in Fransa ziyareti, Tunus’ta da eleştirilmiş: Kırmızı halısız karşılandı, Macron’u omuzlarından öptü ve Fransızlar bizi sömürmedi dedi! 

Ne zaman Tunus lâfı geçse, Barbaros Hayreddin Paşa’yı hatırlarım. Hayreddin Paşa hatıralarını yazdırmıştır iyi ki. Murat reis öyle bir hatırat kaleme almıştır ki, tam mânasıyla gazavatnamedir. İşte bu hatıratta Hızır Hayreddin’in Tunus’u fethetmesi, akabinde Tunus emirinin Endülüs’te Müslümanları katleden İspanyollarla işbirliği yaparak ülkeyi ele geçirmesi, Sonra da Osmanlı idaresinin kuruluşu ayrıntılı olarak anlatılır. Bugünkü resmin arkaplanında o geçmiş görülebilir. Büyük bir kitle müslüman bir devletin himayesini tercih ederken, birileri sömürgecilere kucak açarak iktidar sahibi olmayı seçer! 

Tunus 19. Yüzyılda İtalya ve Fransa’nın tasallutu altında kaldı. Osmanlı merkezi Garp Ocaklarına, Tunus’a Cezayir’e yetişemedi. Nihayet Fransızlar Cezayir’e ve Tunus’a hâkim oldular. Ne oldu peki? Yüz yıl içinde fransızca bu ülkelerin üst dili oldu. Hâlâ da arapçaya tam olarak geçemediler. Her iki ülkede de çok etkili fransızca gazeteler yayınlanır. 

Tunus, 1956’te “bağımsız” oldu! Türkiye tipi, laik bir cumhuriyet kuruldu. Habip Burgiba Tunus’u demir yumrukla yönetti. Yaşlı diktatör devrildi, yerine genç diktatör geçti. Zeynel Abidin de 23 yıl hükmettikten sonra ülkesinden kaçmak zorunda kaldı. Kadınların başörtüsü takması, erkeklerin sakal bırakması yasaktı. Velev ki hacca bile gitseler! Şimdi çok partili bir rejim var. Laik damar güçlü. Bu demektir ki Fransız tesiri güçlü!

İşte büyük bir sömürge imparatorluğunun varislik makamında bulunan Mikron, “Türkiye, sana söylüyorum, Cezayir, Tunus, Libya siz anlayın” makamında konuşuyor. Bu dört devletin müşterek tarihi geçmişi var. Ve bayraklarındaki sembol aynı: Ay ve yıldız! Sadece renkleri değişik. Tunus’da renk de aynı. Bir tek ay yıldız beyaz bir yuvarlak içinde ve kırmızı!

Bu gemi arslanı kükrüyor da Fransa Mikron’un iddialarının arkasını doldurabilecek bir güç mü hâlâ? Afrika’nın en büyük sömürge gücü Fransaydı. Buna artık “bir zamanlar” diyebiliriz. 

Ey Mikron: Halep Suriye’deyse, Trablus Libya’da!

“Mikron da ne?” diyenlere: Metrenin milyonda biri (1/1000000).