Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Muhataralı günler… Ben uyarayım da…

Fehmi Koru, yazısında, geçmişten örnekler vererek, Özgür Özel’le yapılan saldırı üzerinden, eğer önlem alınmaz ise, siyasilere yönelik saldırıların yaşanacağı muhataralı (zararlı) dönemlerin yaşanabileceğini belirtiyor.

Muhataralı günler… Ben uyarayım da…

Sırrı Süreyya Önder’i anma töreni sonrasında saldırıya uğrayan CHP lideri Özgür Özel’e girişilen eylem bir gerçeği herkese hatırlatmış olmalı: Türkiye’de ortam siyasiler için giderek ölümcül tehlikeler taşımaya başladı…

Her an her şey olabilir havası hakim siyaset ortamına…

Bu gözle baktığımızda CHP liderini ucuz atlatmış sayabiliriz.

Yumruk/tokat yerine öldürücü bir silah kullanılsaydı ne olurdu?

Her zamanki kuşkucu tavrımla, “Acaba o saldırı bir deneme miydi?” diye düşünmeden edemiyorum.

Yalnız CHP lideri veya CHP’li siyasiler değil, siyasi hayat içerisinde yer alan muvafık-muhalif herkes, önümüzdeki dönemde, şimdiye kadar olduğundan daha fazla teyakkuz halinde olmalıdır.

Özgür Özel’e saldıran Selçuk Tengioğlu, Ocak ayında, Saraçhane’deki İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı binasına gelip bir ihbarda bulunuyor… Cezaevinde yatarken ilişkide bulunduğu, tahliyesi sonrasında da görüştüğü mafyatik bazı tiplerin Ekrem İmamoğlu’ndan rahatsız olduklarını ve ona bir suikast planladıklarını söylüyor…

 

Emniyet’e iletilmiş bu ihbar o zaman önemsenmiyor…

Acaba Özgür Özel, cezaevine düşen Ekrem İmamoğlu yerine mi saldırıya muhatap oldu?

İhbar aslında susturma amaçlı bir tehdit miydi?

ESKİLERDEN BİR HATIRLATMA

Cezaevi Ekrem İmamoğlu için güvenilir bir yer sayılır mı? [İmamoğlu’nun mesajlarını önlemeye kalkanlar, her işi bırakıp içeride güvenliğini sağlamaya çalışmalılar.]

Kimseyi gereksiz telaşa düşürmek istemem ama bizde cezaevleri bazen hiç beklenmeyen olaylara sahne olabiliyor.

Her türlü koruma önleminin en yüksek düzeyde alındığı çok katlı Sabancı Merkezi’nde, ünlü aileden Özdemir Sabancı’nın, suikasta uğrayarak hayatını kaybettiği olayı hatırlatırım.

Daha önce iki Jandarma erini öldürdüğü bilinen bir cani -Mustafa Duyar- silahlı örgüt (DHKP-C) üyesi iki kişi -Fehriye Erdal ve İsmail Akkol- ile birlikte, Merkez’i basarak suikastı gerçekleştirmişlerdi.

Sadece belli başlı görevlilerin erişebildiği katta işlendi suikast ve eylemi yapanlara o kata çıkabilmelerini sağlayan kart, daha sonra Susurluk’taki kazada ölen bir üst düzey Emniyet görevlisi -Hüseyin Kocadağ- tarafından temin edilmişti.

O kartla çıktıkları katta suikastı gerçekleştirmişti o üçlü çete.

İki Jandarma erinin ve Özdemir Sabancı’nın katili Mustafa Duyar sonradan yakalandı ve cezaevine konuldu.

Suikastla ilgili ‘sırları’ açıklamaya hazır olduğunu duyurmasından sonra, kendisine bu imkanı görüntülü sağlayacak |habercilerin -Can Dündar ve ekibinin- Adalet Bakanlığı’na izin başvurusunda bulunduğunun bilindiği bir sırada, yattığı Afyon Cezaevi’ne yeni getirilmiş bir çete mensubu tarafından tabancayla öldürüldü Mustafa Duyar.

Duyar’ın öldürülmesine yol açan süreci o günlerin bir gazete haberinden aktarayım:

Can Dündar ve ekibi Duyar ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık, ‘Sanığın açıklamalarının yargıya yardımcı olabileceği’ gerekçesiyle izin verdi. Ancak Bakan’ın açık emrine rağmen, bir bürokrat şifahen verilen görüşme izninin geri alınması için özellikle uğraştı. Duyar’ın da kabul ettiği görüşmenin resmi yazısı bakanlıktan bir türlü çıkmazken, ‘aynı bürokrat’ aynı günlerde Karagümrük Çetesi mensuplarının Afyon cezaevine gönderilmesi için izin verdi. Bu nakilden iki hafta sonra ise infaz gerçekleşti.”

Bu bilgileri aklımızda tutarak günümüzde yaşananlara dönebiliriz.

DONALD TRUMP’TAN ÖZGÜR ÖZEL’E

Özgür Özel’e tören çıkışında saldıran Selçuk Tengioğlu telkinlere açık bir kişilik. Kendi evlatlarını öldürmesi ardından yakalandığında cinayetlerini inkara kalkıştığı biliniyor. Cezaevinden çıktıktan sonra kendisine uzatılan mikrofonlara, görüntülü olarak, ‘derin devlet’ irtibatını düşündürecek sözler söylüyor.

İstanbul’daki yaşantısı, güvenlikçi dilinde ’farkında olmadan bir çıkar doğrultusunda hareket etmeye ikna edilmiş kişi’ tanımına uygun. Zamanı geldiğinde, kendisine ulaştırılacak bir mesajla, üzerine düşen görevi yerine getirmek için harekete geçecek biri görüntüsünde…

Nitekim, saldırısına kadar hiçbir iş yapmadan günlerini geçiriyor…

Saldırı öncesinde kameralara yansıyan görüntüleri de bunu düşündürüyor zaten…

Böyle midir gerçekten?

İşaret etmeye çalıştığım tablo elbette benim bir tahminim; bizde ve başka ülkelerde yaşanmışlıklardan hareketle çizmeye çalıştığım bir tablo.

En son örneğini, başkanlık yarışı sırasında çıktığı kampanya gezisinde, Pensilvanya/Butler’da, 20 yaşındaki Thomas Matthew Crooks’un suikast girişimine uğrayan Donald Trump yaşamıştı.

Anında öldürüldü Crooks

Olağanüstü dikkatli olunması gereken bir dönemden geçiyoruz.



Anahtar Kelimeler: Muhataralı günler… uyarayım

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER