Erbakan Hoca’nın eski danışmanlarından iktisat profesörü Mete Gündoğan, resmi kurumların açıkladığı büyüme rakamlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Gündoğan, açıklanan rakamların vatandaşın sofrasına neden yansımadığını anlattı.
Gündoğan, X hesabında şunları kaydetti:
"Büyümek" başka, "Kalkınmak" bambaşka bir şeydir! Bugün televizyonlarda, haber sitelerinde, ekonomi yorumlarında en çok duyduğumuz kelimelerden biri: "büyüme"dir. "Ekonomimiz yüzde 5 büyüdü!" "Sanayi üretiminde rekor artış!" "İhracat patladı!" vs. vs...
Peki, büyüyoruz AMA kalkınıyor muyuz? İşte gerçek soru budur. Ve cevabı en çok karıştırılan sorulardan biridir. ÇÜNKÜ "Büyüme", "Kalkınma" DEĞİLDİR! Birçok insan ve ne yazık ki birçok yetkili, bu iki kavramı birbiriyle karıştırıyor. Oysa aralarında çok temel bir fark vardır. Büyüme, ekonomideki rakamsal artıştır. Gelirin, üretimin, tüketimin sayısal olarak yükselmesidir. Kalkınma ise, bu artışın toplumun hayatına, adaletine, sağlığına, eğitimine nasıl yansıdığıyla ilgilidir. Yani, "Büyümek", ortak kasanın dolmasıdır. "Kalkınmak" ise halkın yaşamının iyileşmesidir.
Hükümetler, genellikle büyüme ile ilgilenirler. Halkın dikkatini büyüme üzerine çekerler. Yılda şu kadar büyüyeceğiz, bu kadar büyüyeceğiz diye plan program yaparlar. Çünkü Hükümetler için büyüme kolay ölçülür. GSYH gelir verisi tabloya yazılır. Oran hesaplanır. Sonra da “yüzde 5 büyüdük” denir. İşte bu kadar!
AMA kalkındık mı? Gelir adil dağılmış mı? Gençler nitelikli eğitim alabiliyor mu? Sağlık hizmeti yeterli ve erişilebilir mi? İşçi emeğinin karşılığını alıyor mu? Aileler mutlu mu? Bu soruların cevabı daha karmaşıktır. Rakamla değil, yaşamla ölçülür. Bu nedenle çoğu yönetim, büyümeyi konuşur LAKİN kalkınmayı konuşamaz. HALBUKİ halk için önemli olan kalkınmadır. Bir ülke büyüyebilir AMA halkı yoksulluk içinde kalabilir. Büyük binalar yapılabilir AMA eski ve sağlıksız binalarda insanlar yoksul yaşayabilir. İhracat artabilir AMA asgari ücretli sofrasına et koyamaz. İşte bunun için şu farkın hiç unutulmaması gerekir. Hükümetler büyüme ile ilgilenir. Halk ise kalkınma ile ilgilenmelidir. Çünkü büyüme, herkes için iyi bir şey olmayabilir. Ama kalkınma, herkes için iyidir. Büyüme kalkınmayı getirmez AMA kalkınma büyümeyi getirir. EĞER bir ülkenin ekonomisi büyüyor AMA halkın yoksulluğu artıyorsa, eşitsizlik derinleşiyorsa, işçiler hakkını alamıyorsa, üniversiteliler işsiz dolaşıyorsa, ... o ülke yalnızca büyümüş, ama kalkınamamıştır. Artık ekonomi haberlerinde kulağınıza “büyüme” lafı çalındığında, hemen şu soruları sorun: Büyüyen kim? Bu haber kimi ilgilendiriyor? Kalkınma ne zaman başlayacak? ÇÜNKÜ "Büyüme" hükümetlerin illüzyonu, "Kalkınma" ise halkın gerçek meselesidir. Gerçeklerden uzaklaşmayın...