Onu ilk olarak 1978´de yakından tanımıştım.. Tirajı 40 bini aşan haftalık Tevhîd dergisini çıkarıyorduk, arkadaşlarla birlikte.. İstanbul- Aksaray´daki büromuza gelmişti. Uzuun ve dereden tepeden sohbet sırasında, Turhan Feyzioğlu´nun Güven Partisi´nin seçim beyannâmesini hazırladığını söylemişti. ?Senin neyine gerek, kemalist bir partiye seçim beyannâmesi hazırlamak..´ denildiğinde, ?Ne de olsa kazanacağı bir seçim yok.. Ama seçime giriyor, yapacaklarının bir beyannâme ile açıklaması ve bunu da birisinin hazırlaması gerekiyordu.. Ben hazırladım ve emeğimin karşılığını aldım´ demişti, gülerek..
***
1978 Sonbaharı idi. (Millî Selâmet Partisi)MSP´nin Büyük Kongresi vardı Ankara´da.. ?Fakir´ de Antakya ve civarındaki konferanslardan dönerken, bu kongreyi izlemek üzere Ankara´da indim. Kongrede bir grubun Korkut Özal liderliğinde Erbakan´a karşı ayrı bir liste hazırlayacağı fısıltısı vardı. Esasen, bir yazar da haftalık dergisinde, o kongreden üç ay kadar önce, Erbakan´a hitaben yazdığı bir notta, ?Korkut Özal´ın MSP´yi bölmeye çalıştığı´ndan söz etmişti.
***
Kongre salonunda girdiğimde Hasan Celâl´in beni âcilen aradığını söylediler, buluştuk.. Elinde Korkut Bey´e ait olduğunu söylediği ve MSP Genel İdare Kurulu üyeleri aday listesi..
Korkut Bey, o listede benim de olmamı istemiş. Listenin başındaki ilk 5 isim, Korkut Bey, sonra (merhûm) Muammer Dolmacı ağabey, ve sonra da birisi ?fakir´ olmak üzere üç yazar.. ?Hemen (Evet)de de, liste basılmak üzere matbaada.. Telefon bekliyorlar..´ dedi. ?Hayır´ dedim.. Çünkü, sosyo-politik hiçbir çalışmaya organik olarak üye olan birisi olmamak dikkatindeydim; hâlen de olduğu üzere.. Bunun için ?Hayır´ kararım değişmedi.
Oldukça gerilimli ve hattâ kavgalı geçen o kongre sonunda yapılan seçimde, Korkut Bey´in listesinden 3 kişi Erbakan´ın listesini delmişti. (Merhûm) Korkut bey ile, ikisi de hayatta olan 2 yazar..
İlginç olan, Korkut Bey´in listesinde yer alan yazarlardan birisinin de, 3 ay öncelerde, Korkut Bey´i ?partiyi bölmek isteyen çalışmalar içinde olmak´la suçlayan birisi olması idi!!
***
Daha sonra Hasan Celâl´le zaman zaman görüşmelerimiz veya dostlar aracılığıyla selâm göndermelerimiz devam etti. Ancak, 12 Eylûl 80 Askerî Darbesi her birimizi bir tarafa savurdu. Onu Turgut Özal´ın yanında ANAP içinde önemli vazifelerde, Başbakan Müsteşarlığı gibi yüksek bürokratik makamlarda gördük ve sonra m.vekili olarak M. Eğitim Bakanlığı´na da getirildi. Ve sonra biraz gözden düştü, kenara çekildi.
?Âsûde olam dersen eger, gelme cihane.. Meydana düşenin başı kurtulmaz seng-i kazâdan..´
***
(Merhûm) Erbakan´ın ve partilerinin en üst seviyede ilgi alanı olduğu dönemde, bu hareketlere sempati duysa da, açıkça içinde yer almadı. Ama 28 Şubat 1997 Askerî Darbesi´ne ve darbeci generallere karşı yürekli çıkışları kamuoyunda sempati ile karşılaşınca, Generaller kendisini bir süre hapse bile attırdılar. Daha sonra yeni bir siyasî parti kurdu; ama, bir varlık gösteremedi.
Daha sonra Türkiye ve Dünya siyasetiyle ve Osmanlı tarihiyle ilgili akademik yayınlarda bulundu.
***
Yıllar geçti ve 2000´in ortalarında idi, Güney Almanya´da Stuttgart´ta idim, bir konferans için..
Hasan Celâl de orada imiş, yıllar sonra tekrar buluştuk, hasret giderdik.
O sırada kilosu, 150 civarındaydı.. Bu yüzden ?Tank Hasan´ diye anılıyordu. Biraz kilo vermesini söylediğimde, ?Bütün mal varlığım bundan ibaret..´ diye latifeyle karşılık vermişti; zarif nükteleriyle biliniyordu esasen..
Bu değerli dâva erini bir daha göremedim. Yurda dönüşten sonra da görüşmek nasip olmadı.
***
Üç ay kadar önce, ?Meğer ben ne enayi imişim..´ başlıklı bir ?Açık Mektup´u ulaştı. İktidar çevrelerinin dikkatle okuması gereken bir uzuuun yazıydı o.. Ona değinmek istiyordum, ama hadiselerin yoğunluğu içinde ?müsaid bir zaman´a erteledim. Keşke o hayatta iken yayınlayabilseydim.
Hasan Celâl, kabına sığmayan, aktif, çok yönlü ve paylaştığımız temel değerleri bulunan, soyadı gibi ?güzel´ bir insandı.
Allah´u Tealâ´dan rahmetler diliyorum.