Tarih: 27.09.2018 01:30

MEHMET ALİ TEKİN: "12 EYLÜL ÜLKEMİZİN 50 YILINI HEBA ETTİ"

Facebook Twitter Linked-in

Şartların olgunlaşmasını beklemek? Bu cümleyi işittiğinizde, aklınıza ilk gelen nedir? Aklınıza, ilk olarak 12 Eylül Darbesi gelmiyorsa ya çok gençsiniz, ya da ülke meselelerine ?bîgane´sinizdir. Olgunlaşması beklenen ?ölümlerin ve kaosun artması´dır. Ölümleri bekleyen kim? 12 Eylül askeri Darbecileri Ülkenin can ve mal güvenliğinin teslim edildiği, askeri yetkililer.
12 Eylül askeri darbesinin mimarı Kenan Evren´in sınıf arkadaşı ve 12 Eylül döneminin 2. Ordu komutanı Orgeneral Bedrettin Demirel: ?Biz darbeyi bir yıl önce planlamıştık. Ama şartların oluşmasını bekledik.´ itirafını yapınca 12 Eylül Darbesi´nin zeminini hazırlamak için olayların özellikle tırmandırıldığı iddiaları, böylece tescillenmiş oldu.
Şu tartışmasız bir gerçek ki Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Nurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya, Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer ve Jandarma Genel Komutanı Sedat Celasun, Türkiye´de oluk oluk kan akarken; görevlerini yapacaklarına, yani en azından sıkıyönetim bölgelerinde asayişi sağlamaları gerekirken, artmasına zemin hazırlamışlardır.
Oysa olgunlaşması beklenen süreden bir yıl önce, 26 Aralık 1978 tarihinde Adana, Ankara, Bingöl, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Kars, Malatya, Sivas, Urfa, Adıyaman, Hakkâri, Diyarbakır, Mardin, Siirt, Tunceli, İzmir, Hatay, Ağrı illerinde sıkıyönetim ilan edilmişti. Asayişle ilgili bütün yetki, sıkıyönetim komutanlarına, yani askerlere aitti.
Sıkıyönetim ilan edilen illerdeki olay istatistiklerine bakıldığında, sıkıyönetim öncesine göre sıkıyönetimden sonra, daha çok hadise meydana gelmiştir.
Önceki yıllarla kıyas edildiğinde, sıkıyönetimin ilan edildiği 26 Aralık 1978 tarihinden, 12 Eylül askeri Darbesi´ne kadar olan sürede; terör olaylarının ve ölümlerin, 4-5 misli hatta yer yer, 10 misli arttığı görülmektedir. Bundan dolayı, sıkıyönetimin ilanı, adeta olayların artmasına zemin hazırlamıştır diyebiliriz. Bu tespitimizin doğruluğu, askeri darbenin hemen akabinde hadiseler ve özellikle de ölümlü hadiseler, bıçak keser gibi birden bire kesilmişti. Her gün en az 15-20 kişinin öldüğü hadiseler, birden duruluvermişti. Neden? Askerler, bir gün önce de görev yapıyorlardı, neden o zaman hadiseler durmadı da; 12 Eylül sonrasında, birden duruverdi?
12 Eylül askeri darbesi, neden yapıldı? Benim kanaatime göre APOCULARIN, daha sonraki yıllardaki adıyla, PKK´nın önünün açılması ve ülkemizde İslami hareketlerin gelişmesinin önlenmesi için yapılmıştır.
12 Eylül askeri darbesinin, bir iki yıl öncesine gidelim. 5 Temmuz 1977 tarihinde Pakistan´da Ziya ül-Hak bir darbe yaparak, Zülfikar Ali Butto hükümetini devirdi ve ilk atom bombasını yapan, İslam ülkesi hâline geldi.
Afganistan´ın, Ruslar tarafından 11 Aralık 1978 yılında işgal edilmesinin ardından, Afganistan İslamî direnişinin başladığını görüyoruz.
1 Şubat 1979 günü, Fransa´dan İran´a gelen İmam Humeyni önderliğinde İran´da İslami bir hükümet kuruldu.
30 Temmuz 1980 tarihinde, İsrail Kudüs´ü başkent ilan etti.
Bütün bu olayları değerlendirdiğimizde, 12 Eylül Askeri darbesinin esas maksadı, Türkiye´de İslami gelişmenin önünün alınması olarak görebiliriz. Bununla birlikte yukarıda da belirttiğim gibi, 12 Eylül´ün esas gayesi, Apocular-PKK´nın önünün açılmasıdır.
12 Eylül Askeri darbesi sonrasında, ülkede bir cadı avı başladı. Ayrıntıya girmeden, birkaç rakam verelim:
İdamlardan başlayalım önce:
? Haklarında idam cezası istenenler: 7.000
? Ölüm cezası verilenler: 517
? Askeri Yargıtay´ın onayladığı idam cezası: 124
? Dosyası Meclis´te bulunan idam hükümlüsü: 259
? İnfaz edilen idam cezası: 50
? İnfaz edilen sol görüşlü idam mahkûmu: 18
? İnfaz edilen sağ görüşlü idam mahkûmu: 8
Diğer bazı önemli ayrıntılar:
? Gözaltına alınanlar: 650.000
? Fişlenenler: 1.683.000
? Açılan dava sayısı: 210.000
? Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılananlar: 230.000
? İşkence sonucu öldürülenler: 171
? İşkence yaptıkları suçlamasıyla yargılanan güvenlik görevlisi: 544
12 Eylül askeri darbesi ile ilgili olarak, esas yazmak istediklerime geleyim. 12 Eylül Faşist darbesi, en çok Kürt vatandaşlarımızın canını yakmıştır. Her ne kadar Ankara Mamak ve İstanbul Selimiye, Metris cezaevlerinde, akıl almaz işkenceler yapıldıysa da, Diyarbakır 5 Nolu cezaevinde yaşananları anlatmak mümkün değil. Hani bir söz vardır: O bir hâldir anlatılmaz, ancak yaşayan bilir. Diyarbakır 5 Nolu cezaevinde yaşananları anlatmak, mümkün değil. En basitini kendimden örnek vereyim. 12 Eylül Faşist darbeye, ciddi manada karşı çıkan 4 yiğit Müslüman´dı. Yılmaz Yalçıner, Ömer Yorulmaz, Mekki Yassıkaya, Hasan Güneşer. Her şeyi göze alarak ziyaretlerine gittim. Sanıyorum tutuklanmalarından 2 ay sonra, Aralık ayı sonlarıydı. Yılmaz ağabey ve Ömer ile görüşebilmiştim ve şöyle demişlerdi: ?Buraya, görüş mahalline gelirken b..klara, sid?kli sulara basmamak için, meyve sandıklarından köprü yaparak geldik??
Esat Oktay Yıldıran. İşkencecilerin başı, cezaevi komutanı. Akıl almaz işkencelerin yapıldığı hatıratlarda ayrıntılı olarak yazıldı. Ziyaretçiler de işkencelerden nasibini alıyordu. On binlerce ziyaretçi, ziyaret işkencelerine tabi tutuldu yıllarca. Türkçe bilmeyen analar ve dedeler, yıllarca evlatlarıyla görüşemediler. Türkçe bilmeyen analar, babalar Türkçe konuşma zorunluluğundan dolayı, ziyarete gidemediler. Görüşmeye teşebbüs edenler de, işkence ve hakaretten başka bir şeyle karşılaşmadılar yıllarca. İşkenceye uğrayanlar, tahliye oldukça dağa çıkıp PKK´ya katılıyorlardı. Böylece PKK, büyük bir terör örgütüne dönüştürüldü. Sonuç olarak: 12 Eylül Milletimizin ve ülkemizin, en az 50 yılının çalındığı bir darbedir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —