MAZLUMDER, İsrail için BM Güvenlik Konseyi çatısı altında mahkeme kurulmasını önerdi

HerTaraf'ın haberi, MAZLUMDER Genel Başkanı: BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail aleyhinde mahkeme oluşturması mümkün görünmüyor

MAZLUMDER, İsrail için BM Güvenlik Konseyi çatısı altında mahkeme kurulmasını önerdi

 

Genel Başkan Kaya Kartal:

- "Mevcut yapısıyla BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail aleyhinde mahkeme oluşturması mümkün görünmemektedir.

Ancak geçici bir yol ve zorlayıcı bir adım olarak Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkelerinin desteğiyle bir mahkeme kurulabilir ve desteklenebilir"

- "Veto edilme ihtimali bulunmayan bu mahkeme, Filistin topraklarında İsrail tarafından işlenen savaş suçlarını yargı yoluna taşıyabilir. Kararlar bağlayıcı olmasa bile bu yolla en azından farkındalık oluşmasına hizmet edilebilir"

nsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı Kaya Kartal, mevcut yapısıyla Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin İsrail aleyhinde mahkeme oluşturmasının mümkün görünmediğini, ancak "geçici bir yol ve zorlayıcı bir adım olarak" konsey çatısı altında, Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkelerinin desteğiyle bir mahkeme kurulabileceğini söyledi.

Kartal, Mazlumder tarafından hazırlanan "Gazze Raporu 2023: İnsanlığın Gözleri Önünde Yaşanmış Soykırım" başlıklı rapora ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Raporun, İsrail'in Filistinlilere yönelik işlediği soykırım suçunu ortaya koymak için hazırlandığını belirten Kartal, sürece, saldırılardan etkilenen siviller, doktor, akademisyen, avukat, basın mensubu ve hak savunucularının da katkı verdiğini bildirdi.

Raporda, İsrail'in Gazze Şeridi'nde ve Batı Şeria'daki insan hakkı ihlallerinin incelendiğini söyleyen Kartal, uluslararası alanda Filistin'e destek veren basın, sanat, Spor ve akademi dünyasına yönelik baskıların da raporda incelendiğini belirtti.

Av. Kaya Kartal, "Rapordaki incelemelere başlangıç teşkil eden 7 Ekim tarihini ve bu tarihte gerçekleşen işgali yarma operasyonunu, sorunun başlangıcı olarak değil, İsrail işgaline karşı 1967'den beri süregelen direnişin bir aşaması olarak görüyoruz. Gerçekleşen operasyonu da İsrail devletine karşı bir saldırı olarak değil, Filistinlilere dönük sistematik saldırı ve hak ihlalleri sonucu ortaya çıkmış bir direniş olarak değerlendiriyoruz." diye konuştu.

- "İşgale ve İsrail zulmüne karşı direnişin bir aşaması"Dört bölümden oluşan raporda ulaştıkları bulgulara değinen Kartal, 7 Ekim'den sonra başlayan süreci "işgale ve İsrail zulmüne karşı direnişin bir aşaması" olarak gördüklerini anlattı.

İsrail'in "cinnete dönen saldırılarını" da meşru bir savunma olarak değil "işgalin ve zulmün zirveye çıktığı yeni bir süreç" olarak değerlendirdiklerini vurgulayan Kartal, İsrail'in raporun incelediği yaklaşık 2 aylık süre içinde uluslararası kamuoyunun gözü önünde her gün sayısız insan hakkı ihlali yaptığına dikkati çekti."İsrail'in Gazze'de işlediği cürüm, uluslararası sözleşmelere göre açıkça insanlığa karşı suçtur." diyen Kartal, şöyle devam etti:

"İsrail'in Gazze'ye saldırırken başvurduğu yollar, uluslararası sözleşmelere göre açık bir savaş suçudur. İsrail'in Gazze'de yol açtığı ölümler, işlediği suçlar ve uyguladığı yöntemler, uluslararası sözleşmelere göre açıkça soykırım suçudur. Bu çalışmada MAZLUMDER, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 22 Kasım 1967 tarih ve 242 sayılı kararına göre İsrail'in Filistin topraklarında işgalci konumunda olduğunu teyit etmektedir."

- "Sistematik bir soykırım"Fiilen varlığını ilan ettiği günden bu yana uyguladığı politikaları nedeniyle "İsrail'in Apartheid rejimi olduğu" tanımlamasını yapan Kartal; bunun, İsrail'in 7 Ekim'den bu yana yaptığı eylemler ve Filistin halkını "yok edilmesi gerekli insansı hayvanlar" olarak gördüğünü söyleyen üst düzey yetkililerin açıklamalarıyla açıkça ortaya konduğunu ifade etti.

İsrail'in Filistin halkına yönelik yıllardır ötekileştirme, "sistematik bir soykırım" ve yok etme politikası izlediğine işaret eden Kartal, attığı her adımda insanlık onurunu çiğneyen ve uluslararası hukuka riayet etmeyen İsrail rejiminin, "küresel ve bölgesel barışın önündeki en büyük engellerden biri" olduğunu söyledi.- "İsrail'i kınamak isteyen vicdan sahibi insanlar ve kurumlar baskıya maruz kalmakta "Yeri gelince "insan hakları havarisi kesilen" devletlerin, hukuku ve değerleri açıkça çiğnemeye başladığına dikkati çeken Kartal, şunları kaydetti:

"Filistin ve Gazze söz konusu olunca devletler ve uluslararası mekanizmalar körleşmekte, İsrail'e karşı uygulanması gerekince adeta insan hakları ve uluslararası hukuk anlamını yitirmektedir.

Fikir özgürlüğü çerçevesinde Filistin'deki vahşeti protesto etmek ve İsrail'i kınamak isteyen vicdan sahibi insanlar, kurumlar baskıya maruz kalmakta, destekleyenlere yönelik adeta bir "cadı avı" işletilmektedir.

En son Harvard Üniversitesi rektörünün istifa ettirilme süreci bile bu tespiti açıkça teyit etmektedir.İsrail'i kınayan ve Filistin'e destek veren sanatçıların konserleri iptal edilmiş, öğrenciler hakkında soruşturma açılmış, akademisyen ve yazarlar susturulmaya çalışılmış, ticari kuruluşlar baskı altına alınmış, basın ve medyaya sansür getirilmiştir.

7 Ekim sonrası Gazze'de yaşanan katliam ve yıkım karşısındaki etkisiz tutumlar, insanlık tarihine kapkara bir leke olarak geçmekte ve insanlık vicdanında onarılması çok zor yaralar açmaktadır."

 "Zulme karşı çıkan devletler uluslararası mekanizmaları çalışmaya zorlamalıdır"

Yaşananlara ilişkin raporda ortaya konulan çözüm önerilerini de paylaşan Kartal, İsrail'in, işlediği savaş ve insanlık suçları nedeniyle yargılanması gerektiğini vurguladı.Gazze'ye yapılan saldırıların derhal durdurulması, insani yardım koridorlarının açılması gerektiğini dile getiren Kartal, ateşkese ve ardından çözüme zorlamak için Müslüman dünyanın İsrail'e ambargo uygulaması gerektiğini anlattı.

Bu önerilerin hayata geçirilebilmesi için yapılacaklara değinen Kartal, şöyle devam etti: "İsrail zulmüne karşı çıkan devletler bir araya gelmeli; bir yandan yaptırım, yardım ve müdahale imkanlarını seferber ederek İsrail saldırganlığını durdurmaya çalışırken, diğer yandan da çekimser oy kullanan ülkelere ikna çabaları başlatmalı ve uluslararası mekanizmaları çalışmaya zorlamalıdır.

Mevcut yapısıyla BM Güvenlik Konseyi'nin İsrail aleyhinde mahkeme oluşturması mümkün görünmemektedir. Ancak geçici bir yol ve zorlayıcı bir adım olarak BM Genel Kurulu çatısı altında, Afrika, Latin Amerika ve Asya ülkelerinin desteğiyle bir mahkeme desteklenebilir ve kurulabilir.

Veto edilme ihtimali bulunmayan bu mahkeme, Filistin topraklarında İsrail tarafından işlenen savaş suçlarını yargı yoluna taşıyabilir. Alınacak kararlar bağlayıcı olmasa bile bu yolla en azından farkındalık oluşmasına hizmet edilebilir."

Kartal, Güney Afrika tarafından Lahey'de Uluslararası Adalet Divanı nezdinde İsrail'e karşı açılan soykırım davasına verilecek desteğin de önemli olduğunu sözlerine ekledi.

İSA TOPRAK-Anadolu Ajansı