Sait Alioğlu değerlendirdi:
MAZLUMDER, TBMM’de oluşturulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun toplantısına katılarak görüş ve önerilerini paylaştı.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş başkanlığında yapılan toplantıya MAZLUMDER adına genel başkan sıfatıyla Av. Kaya Kartal ile genel başkan yardımcılarımız Av. Semih Biten ve Aziz Oğuzhan Karaman katıldı.
Av. Kaya Kartal, konuşmasına sürecin hayırlara vesile olmasını temennisiyle başladı.
Biz de, Av, Kaya Kartal’ın ilgili komisyon toplantısında yapmış olduğu “tarihi” konuşmayı haberdurus.com’da yayınladık.
Bu yazıda ise, o konuşma metninde öne çıkan konuları ve başlıkları, çözüme katkı sadedinde özet bir şekilde okuyucumuzun istifadesine sunuyoruz…
Av. Kaya Kartal konuşmasında birkaç konuya temas etti. Onları şöyle sıralayabiliriz:
>sivil toplumun, konuya ilgi duyup mecliste ilgililer tarafından dinleniyor olması,
> Sürecin hukuki metinlerle taçlandırılması,
> Kürt sorununun insan hakları alanını zehirleme potansiyeli taşıması,
> Devletin topyekûn, adaleti gerçekleştirme cesaretiyle hareket etmesinin gerekiyor oluşu,
> Kürt sorununun çözümünün birinci şartının konuşulamaz alanlar, kırmızı çizgiler, değiştirilemez maddeler gibi sınırlardan uzaklaşmak olduğu kanaatinin oluşması gerektiği,
> Ana dilde eğitim ve Kürt kimliğinin tanınması ya da en azından yok sayılmaması anlamında gerekli düzenlemelerin yapılması aciliyet kesbediyor oluşu,
> Oluşturulan bu Komisyona, bütün insan hakları meselelerinin, Türkiye'nin bütün sorunlarının boca edilmemesi gerektiği,
> Tarihi açısından bakıldığında, esasen yaşanılan mevcut durumun cumhuriyet sonrası gündeme gelen ve ulusçuluk kaynaklı bir kırılma olduğuna kanaat getirmek,
> Türkler ve Kürtler açısından bakıldığında çok temel birleştirici unsurların var oluşu, bunlar içerisinden en önemlisinin belki bu insanların ciddi akrabalıkları oluşturmuş olmalarının “yeniden” bir ve beraber olmaya katkısının önemi,
> Eşitlik ve adalet bağlamında en büyük sorun olan ana dilde eğitim ve kamu hizmetlerine ana dilde erişiminin sağlanması olduğunu ifade etmenin gerekliliği,
>Kimlik inkârının izlerinin silinmesi,
>90'lardan bugüne kat edilmiş mesafelere rağmen Anayasa'da "Türk devleti" vurgusu çok baskın, eğitim müfredatında Kürtlere dair olumsuz vurgular hem Kürt hem Türk çocuklarının zihnini aslında zedeleyecek düzeyde çok baskın olmasına dikkat çekmek,
> Yeni bir bakış açısıyla Kürtlerin, sadece zararlı cemiyetler ya da İngiliz destekli isyan hareketleri bağlamında bir unsur olmaktan çıkarılabilmesi,
> İfade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması bu meselenin bütün boyutuyla konuşulması açısından önemlini vurgulamak,
> Türkiye siyasi yargılamalarına ve infaz rejimine yönelik eleştiriler,
> Terörle Mücadele Kanunu’na yönelik tespitler. Bunun Kürt sorunu üzerinden okunması mevzuu, (Hasta mahpuslar konusu)
> Türkiye'de son yıllarda çok yoğun yaşanılan ve aslında halka "Siz iyi seçememişsiniz, biz daha iyisini atayabiliriz." demek anlamına gelen kayyum uygulamalarına son verilmesi gerekliliği,
> Müfredatla alakalı olarak İlkokuldan üniversiteye kadar ülkede yaşayan etnisite ve kültürlerin kendilerini bulabileceği bir müfredat oluşturulması,
>Yakın tarih konularında yanlış bilgilendirmeler ve ideolojik yönlendirmeler yerine adil, kuşatıcı ve çok boyutlu bir tarih anlatımın gerekliliği,
>PKK’nin ileriye dönük olarak sembolik silah yakma çabasından sonra geri dönüşünün olmaması dileği. Bu noktadan tekrar geriye dönülürse, bunun hepimiz için hem bir utanç olacağı ve hem bir aydın sorumluluğunu yerine getirme anlamında bir eksikliğin ortaya çıkabileceği gerçeğinin görülmesi,