Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Yeni Yol Grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Arıkan, “Bugün 2 Temmuz 2025. 32 yıl önce Sivas’ta yaşadığımız acı bir olayın yıl dönümü. Bu coğrafyada neredeyse takvimin her günü büyük bir acının yıl dönümü. Dün Dersim, Çorum, Maraş, Roboski, bugün Madımak, yarın Başbağlar. Tüm kalbimle söylüyorum, inanarak söylüyorum; yaşananların hepsi bizim acımız, kaybettiklerimizin hepsi bizim insanımız. Hakikatle yüzleşmek, muhatabıyla helalleşmek ve milletçe kucaklaşmak gerekiyor. Mütedeyyin-seküler, Alevi-Sünni, Türk-Kürt birbirimizi el üstünde tutmamız gerekiyor. Bu ülkede ne yeni açılan yaralar olsun ne de eski yaralar yeniden kanasın. Birbirimizi dinleyelim, birbirimizi anlayalım, birbirimizi bağrımıza basalım. Siz kuvveti, çoğunluğu, menfaati, imtiyazı öncelerseniz; insan insanın kurdu olur ama önce hak ve adalet dersiniz; insan insanın yurdu olur” ifadeleriyle sözlerine başladı. Arıkan, şunları kaydetti:
İran’a yapılan saldırılardan sonra gelen ateşkes, bizleri memnun etti fakat; geçen hafta da ifade ettim. Bizim sürece dair derin endişelerimiz var. Şunu çok net görüyoruz. Kurulmak istenen yeni Bir Orta Doğu var. Çatışmayla, güçle, göçle, kardeşi kardeşe kırdırarak kurulmak istenen; yeni bir Orta Doğu var! Washington’dan dizayn edilmek, Tel Aviv’den yönetilmek istenen yeni bir Orta Doğu var. Planlar yapılıyor, haritalar çiziliyor, nutuklar atılıyor. Buna da yeni bir isim bulunmuş; Abraham İttifakı. Geçtiğimiz hafta sizler de gördünüz, Tel Aviv sokaklarına dev panolar asıldı. Üzerinde ‘Abraham İttifakı’ yazıyor. Altında ise katil Netanyahu ve Trump, el ele vermiş, ‘Yeni Orta Doğu’nun haritasını çiziyor. Bu kuruluşun adı da ‘Bölgesel Güvenlik Koalisyonu’ imiş. Web sitesini açınca çıkan görüntüyü de sizlere göstermek istiyorum. Fotoğraflarda yok yok. Bütün bölge ülkeleriyle, en stratejik görüşmelerden kareler var. Kimse kusura bakmasın, adı Abraham ittifakı veya değil İbrahim adıyla, Nemrut düzeni kurulamaz. Bu ittifak, Filistin halkının kanı üzerine, işgalci İsrail’e bölgesel meşruiyet kazandırma projesidir. İsrail’le normalleşmek, İsrail’le İttifak kurmak demek siyonizmle normalleşmek demektir.
“Yangınlarda sorumluluğu insana ve rüzgara yükleyerek, işin içinden sıyrılamazsınız”
Sadece haziran ayında bin 516 yangın çıktı. Ama maalesef alevlerle, ihmalleri; geçen yıllarda olduğu gibi bu yılda aynı cümlede kullanmaya devam ettik. Türkiye’mizin dört bir yanındaki yangınlarda, etkilenen tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Yangınla mücadele noktasında, hayatlarını riske ederek, büyük bir fedakarlıkla yangınla mücadele eden, itfaiye erlerimize, orman işçilerine, tüm emekçilerimize teşekkür ediyorum. Yangın ağaçlarımızla birlikte, topraklarımızı, hayvanlarımızı, köylerimizi, evlerimizi ve maalesef umutlarımızı da kül ediyor. Yetkililer yangınlar, ‘İnsan kaynaklı’ diyor. Tamam ama siz üzerinize düşeni yaptınız mı? Mesela, yangın söndürme uçakları başta olmak üzere yeterli ekipmanı oluşturdunuz mu? Yangını söndürmek kadar, yangının çıkmasını engelleyecek tedbirleri aldınız mı? Orman yangınları ile ilgili olarak, uydular marifetiyle uzaydan bir sokaktaki evin kapı numarası bile görüntülenebiliyorken, ormanlık alanları, İHA'lar, uydu ve diğer gözetleme araçlarıyla 7/24 izlediniz mi? Gerekli eğitim ve denetimi sağladınız mı?
Bütün bu soruların hepsinin cevabı, hayır. Bugün ‘şu kadar sorti yaptık, bu kadar ton su döktük’ diyorsunuz. Soruyorum; yangın çıkmadan önce neredeydiniz? Yangının büyüklüğünü şöyle anlatmamız gerekiyor: Bugün 50 bin insan, yangın nedeniyle evlerinden oldu. Her geçen gün bu sayı artıyor. Sorumluluğu insana ve rüzgara yükleyerek, işin içinden sıyrılamazsınız. Böyle büyük bir felaketi sadece 'rüzgarlar' körüklemedi. Sistemsizlik de körükledi. Vurdumduymazlık da hazırsızlık da körükledi. Normalde böyle bir mevsim yok ama, Türkiye için yangın mevsimindeyiz. Yangınların çıktığı alanlar, birilerinin rant planlarına kurban edilmemelidir. Buralar ne olacak? Yangın çıktı, arazi boş kaldı, hadi imar verelim mi diyeceksiniz? Bunu yapacak olursanız, bunun adı imar değil, ihanet olur! Yanan bölgelerin yeniden yeşillenmesi ve imara açılmaması için anayasal güvence sağlanmalıdır.
“Her şeye zam ama ücretlilere zam yok”
Fiyatlara zam yapmaya gelince güncel olan iktidar; asgarî ücrete gelince, kamu işçisine, emekliye gelince dün de kalmayı tercih ediyor. Bu ülkede her 1 saniyede 260 bin lira vergi toplayan ve topladığı bu verginin de yine her 1 saniyede 55 bin lirasını faize aktaran bir iktidar var. Bu iktidar faiz lobisine para transferinde gayet cömertken söz konusu işçi, memur, emekli, çiftçi olunca para bulamıyor. Emeklerin karşılığını almak isteyen özel okul öğretmenlerini kolluk gücüyle karşılamaktan utanmıyor. Sayısı 600 bini geçen, aileleri ile birlikte milyonları bulan kamu işçilerimiz de ne yazık ki ara zam alamıyor. Kömür madenlerinde, kara yollarında, orman yangınlarında, her türlü tehlike altında cansiperane çalışan kamu işçileri, söz konusu zam olunca talepleri karşılıksız kalıyor. İktidara sesleniyorum; bu haksızlığa bir an önce son verin ve kamu çalışanlarımıza haklarını, hak ettikleri şekilde teslim edin.
Kaynak: Independent Türkçe