Literatüre kazandırılan yeni deyim: ‘Mevduat bozdurmak’

Hani işlek yerdeki büfeler yazıyla yazar ya “bozuk para yoktur” (bir de adres sormak yasak maddesi olur genelde altında) diye. Burada da aynen böyle bir benzetmek yapılmaktadır.

Literatüre kazandırılan yeni deyim: ‘Mevduat bozdurmak’

Ocak Medya'dan Veysi DÜNDAR ANALİZ ETTİ... 

Para bozdurmayı biliyoruz da mevduat bozdurmayı yeni duyduk.
Bu deyimi önce ekonomi bakanı sonra Ahmet Hakan kullandı. 
Ben ilk defa duydum bu lafı.
Tam olarak manasını çözemedim. Vadesinden önce vadeli hesabını kapatmak mı? Hesabındaki dövizi TL’ye dönmek mi? Hesabındaki tüm parayı nakden çekip gitmek mi?

Bu biraz sokak dili, kahve muhabbeti çağrıştıran ifadeyi ekonomi bakanının ağzına çok yakıştıramadım. Ama neden bu cümleyi ettiğini az çok tahmin ediyorum.
Diğer taraftan Nişantaşı kafelerinin müdavimi ve yazılarını pencereden bakarak yazan GYY içinse hiç şaşırmadım bu cümleyi kullanmasına.
Gayet yakıştı diline.

Önce Berat beyin bu biraz amiyane cümleyi neden ettiğine dair tahminimi ortaya koyayım.
Bu biraz Sn. Cumhurbaşkanının sıkça yaptığı “trilyon lira” tarzı bir ifade. Malum Trilyon paradan sıfır atılmadan önceki yılların birimiydi. Bunun bir versiyonu da ‘tuvalet 1 Milyondu’ şeklinde olandı. İşine gelince; ‘tuvalet 1 Milyondu biz 1 lira yaptık’ denilerek kavramların içi boşaltılmaktaydı.

Karşınızda sizi sadece alkışlamak isteyen kitlelere konuşurken bu tarz cümleler gayet faydalıdır.
Ekonomi bakanı da kendini alkışlatmak istediğinde ‘özel bankalar mevduat bile bozdurmuyor’ diyerek halka selamı iletmektedir. Bir tür büfede para bozdurmama nobranlığı vardır bu şikayette.

Hani işlek yerdeki büfeler yazıyla yazar ya “bozuk para yoktur” (bir de adres sormak yasak maddesi olur genelde altında) diye. Burada da aynen böyle bir benzetmek yapılmaktadır.

Şöyle bir diyalog düşünün:
-Hanım dün bankaya gittim. Mevduatı bozdurmaya. Ama bozdurmadılar-??

Bu ülkede BDDK’nın bankalar regüle eden kurum olarak yazdığı Bankacılık Kanununda ‘Mevduatı Bozdurmak’ diye bir ifade yer almıyor. Üstelik bakan bey şikayet ettiğine göre ortada ciddi bir mesele olmalı. Buna dair BDDK başkanından bir cümle duyduk mu? Tabii ki duymadık.

Diğer tarafta Fatih Portakal’ın twitinin mürekkebi kurumadan soruşturma açan aynı BDDK. 
Hadi buyrun bakan bey şikayet ediyor. Ahmet Hakan da gazeteci olarak araştırmış köşesine taşımış. Özel bankalar mevduat bozdurmuyormuş.

Reklam

Tabi özel bankaların asıl suçu mevduat bozdurmamak değil. Kredi vermemek. Bunun kaşifi de Dilek Güngör isimli bir hanımefendi
Bu hanımefendi çarpmış bölmüş özel bankaların kamu bankalarından daha az kredi verdiğini ispat etmiş.
BDDK yine ortada görünmüyor.
Bu arada bir de Bankalar Birliği diye bir kurum var. Bununsa zinhar sesi çıkmıyor. Google’a Bankalar Birliği yazdığınızda bu özel/kamu tartışmasına dair ilaç için bir kırıntı bulamıyorsunuz.

Gelelim ‘kamu mu olsun özel mi olsun?’ sorusuna.
AKP’nin özelleştirmediği kamu kurumu kaldı mı sorusunun tek yanıtı bankalar.

Ve bu günlerde gördük ki Kamu iyiymiş Özel kötüymüş.
Madem öyle her şeyin kamusu makbul olsun.
Özelleştirmeden nasibini almayan bankalar el üstünde.
O zaman özelleştirmeden nasibini alan sektörleri sayalım:
Kağıt, Çimento, Krom, Bakır, Tekstil,Et, Süt, Gübre, Liman, Doğalgaz, Tütün, Enerj, Elektrik, Demir Çelik, Petrokimya, Telekom, Limanlar, Şeker, Alüminyum

Özelleştirilmeyen Bankacılık.
Madem kamu bankaları iyiymiş kamu kurumları neden satılmış.
Özelleşen bu sektörler vatandaşın şekerini, demirini bozdurmada zorluk çıkarmıyorlar mı acaba?

İşin trajik yanı kamu bankalarına mesela sermaye diye işsizlik fonu üzerinden kaynak aktarıldığı gerçeği; ki böyle alengirli işler olmasın kamunun sermayesi neticede bütçe demek değil mi? Kamu bankasının verdiği kredi bütçeden vatandaşa borç demek değil mi?
Bu tuhaf ve gayet mantık ötesi projenin vardığı noktaya dair saatlerce konuşulabilir, sayfalar dolusu yazılaibilir.
Adınız Ahmet Hakansa “bankalar mevduatı bozdurmuyor” diye yazıp pencereden dışarı bakmaya da gidebilirsiniz.