Linç Sosyolojisine Karşı Cemal Şakar Öyküsü

Usta yazar Cemal Şakar, Post Öykü’nün 63. sayısında (Mart-Nisan, 2025) “Sirenler İçinde” başlıklı bir öykü yayımladı.

Linç Sosyolojisine Karşı Cemal Şakar Öyküsü

Usta yazar Cemal Şakar, Post Öykü’nün 63. sayısında (Mart-Nisan, 2025) “Sirenler İçinde” başlıklı bir öykü yayımladı.

Bir yaz gecesi bir parkta oturup çekirdek çitleyen iki delikanlının (delikanlı dediysek de henüz çocuk sayılabilirler, LGS hazırlık öğrencileri) sohbeti üzerinden sosyolojik çözümlerle ilerleyen öykü, ırkçılık ve lincin yakıcı gerçekliğine varıyor.

Farklı ayrımcılık ve dışlama eğilimleri, delikanlıların sohbetlerinde atıfta bulunulan aile üyelerinin ve tanıdıkların bu mevzudaki söz ve değerlendirmelerinden takip edilebiliyor.

Bir gettodan bahsediyor öykü, delikanlıların aktarımlarından anlaşıldığı kadarıyla yakinen tanık olunmayan, dedikodu ve şehir efsaneleriyle tasvir edilen bir kütleden…  Derme çatma usullerle büyüyen, kulübelerin birbirine eklenmesiyle irileşen evlerden oluşan bir getto…

Ee, kim yaşayacak o gettoda ya da kimler yaşayabilir? Cevabı belli bir soru bu: kötü insanlar!

Peki, kim vermiş bu hükmü?

Tabii ki çocuklarını bu kötülük merkezinden uzak tutmaya çalışan anneler, gençlerin onlar yüzünden iş bulamadığını savlayan her yaş ve kültür grubundaki kişiler!

Korkunç bir koku yayan yangını fark eden delikanlılar, yaz mevsiminin rutinleşen yangın silsilesinin bir halkası olduğunu varsayarlar yükselen alevleri. Yangının yaydığı koku; dayanılmaz, başka bir kokudur:

“İnsan sesleri, siren seslerine karışıyordu. Alevler büyüyordu. Rüzgâr, çıtırdayan alevleri savuruyor, alevlerden kopan minik parçalar yıldız gibi uçuşuyordu. Dayanılmaz seslere, dayanılmaz koku da eklenmişti. Sirenler bıçak gibi delip geçerken beni, dayanışmaz koku midemi bulandırıyordu. Midem ağzıma geliyordu. Lan Arda, dedim, ne berbat bir koku! Hiç bu kadar karışık koku almamıştım! Sustu Arda, bir bildiği var gibi. Küller bize kadar ulaşmaya başlamıştı. Yapışkandı küller. Değdiği yere yapışıyordu. Yağlıydı küller. Annem kızacaktı şimdi bana. Nerede bu kadar kirlendin diye söylenecekti.”

Arda, sosyal medyadan şehir ahalisinden pek çok kişinin hatta tanıdıkların, daha da önemlisi yanındaki arkadaşının abi ve babasının da alevlere teslim olmuş gettoya seğirttiğini görür. Bu seğirtiş, masum bir seğirtiş değildir:

“Görmüyor musun oraya koşanların öfkesini. Ellerinde kova mı taşıyorlar, sopa mı!”  

Gettoda kimin yaşadığına dâir elbette öyküde herhangi bir bahis yok!

Metinde üç noktayla boş bırakılan parantez içlerini, okuyucusu olunca siz hemen dolduracaksınız zaten!

 

Kaynak: tasfiyedergisi.net