Tarih: 26.01.2023 11:51

Kuzey Avrupa ülkelerinde siyasal paganizm

Facebook Twitter Linked-in

Kuzey Avrupa ülkelerinde Kur’an yakma seanslarına yenileri ekleniyor. Danimarkalı bir siyasetçi İsveç’in başkenti Stockholm’de Türk Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’i yaktıktan sonra Hollanda’da da benzer bir rezalet ortaya çıktı. İsveç devleti, bir dinin en temel kitabına yönelik bu kasıtlı hareketi koruma altına alarak hedefe ulaşılmasını sağlamıştı. Ardından Hollandalı bir siyasetçi İslam karşıtlığı gösterilerine katılarak Kur’an’a yönelik saldırıları genişletmiş oldu. Bu şahıs da Kur’an-ı Kerim’i Hollanda parlamentosu önünde yırtarak devlet ve siyaseti başka milletlerin dininin karşısına koymuş oldu. Ortaya çıkan tablo oldukça vahimdir. Birkaç devletin temsilcileri bir araya gelerek başka milletlerin dinine düşmanlık gösterme yarışına giriyor ve buna da devlet desteği sağlanıyor. Benzer olayların devam edeceği yönünde işaretler var. Üzerinde çokça düşünülmesi gereken bir durum ile karşı karşıya olduğumuz açıktır.

Bir dinin temel kaynağına yönelik kin ve nefretin devlet ve siyaset eliyle körüklenmesi büyük bir hadisedir. Bu, yeni bir durumdur. Bunu oryantalist bir tutum olarak kategorize etmek kolay değildir. Belki oryantalizmde yeni bir safha olarak görülebilir. Kuzey Avrupa ülkelerinde İslam’ın temel kaynağına yönelik çirkin saldırı Türkiye ile doğrudan ilişkilendirildiği için siyasî ve toplumsal sonuçları bizi çok daha yakından ilgilendirir. Bilindiği gibi Kur’an yakma ayini Türkiye karşıtı terör örgütü üyelerinin İsveç’ten talep edilmesini müteakip Stockholm’deki Türk Büyükelçiliği önünde yapılmıştı.

Türkiye’de belirli çevreler Kur’an yakma seanslarını hafifletebilmek için İslam coğrafyasında ortaya çıkan terör örgütlerini gündeme getirdi. Dünya görüşünün merkezine Batı’yı yerleştirenlerin büyük bir çaresizlik içinde olduğunu gösteren bu tür yaklaşımlar gerçeklikten kopuşun derecesini de gösterir. Bunlar İslam’ın kötü temsillerini (!) de bu olay dolayısıyla gündeme getirmeyi ihmal etmediler. Böylelikle Kuzey Avrupa ülkelerinin seviyesizlik ittifakından Müslüman dünyanın suçlanması gibi tuhaf bir durum ortaya çıktı. Taha Akyol gibi pagan ayinlerinde Kur’an yakma seanslarından Putin’i ve Rusya’yı sorumlu tutanları kayda geçirmek gerekir. Bu vesile ile liberal muhafazakârlar da İslam dünyasını suçlama yarışına girdi. Burada nedensellik ilkesi bir süreliğine mi göz ardı edildi yoksa bu bir alışkanlık mı sorusunu mutlaka sormamız gerekir.

FETÖ meselesi, Türkiye’de etraflıca tartışılmadı. Bu durum PKK için de geçerlidir. Bu da doğal olarak 15 Temmuz’un muğlak bir zemine kaydırılması sonucunu doğurdu. Buna rağmen paganların Kur’an yakma seanslarında Türkiye düşmanlığının bariz bir faktör olarak öne çıkması muğlak zeminin sorgulanmasına yol açabilir. Türkiye, terör örgütü üyelerini İsveç’ten talep ettikten sonra Kuzey Avrupa ülkelerinde pagan ayinleri başladı. Nedensellik ilkesinin bir gereği olarak bu iki örgütün gündeme gelmesi gerekirdi. Yani İslam dünyasının geriliği, kötü temsiller ve birlik olunamaması gibi gerekçelerle pagan ayinleri arasında kurulan yapay nedensellik ilişkisinin aksine FETÖ ve PKK, ayinlerin doğrudan içindedir. Peki, olaylar bu iki örgüt üzerinde ne tür bir tesir bırakacaktır? Olaylara dışarıdan bakan biri için Putin’i sorumlu tutmak rahatlatıcı olabilir fakat Kur’an yakma seansının bir parçası olmanın sonuçları üzerinde muhakkak düşünülmesi gerekir. Olaylara kitlesel bir boyut katmak ve siyasal paganizme yol açmak istediklerini söyleyebilirim.

Taha Akyol, “gerilimi tırmandırmak PKK’nın ve İslamofobiklerin ekmeğine yağ sürer” diyor ve “siyasal İslamcılar” adıyla tanımladığı “Batı hukukunun eşitlik, özgürlük ve insan hakları normlarına” karşıtlık oluşturmaya kalkan kesimleri uyarıyor: “Batı İslam düşmanı” diyerek genelleme yapmayın. Akyol bunları söylemekle yetinse iyi ama o, gidin Çin ve Hindistan ile uğraşın, Rusya’ya kafa tutun demeyi de ihmal etmiyor. Bu sözlerden Batı ile uğraşmayın, Doğu ile mücadele edin anlamlarını çıkarmak için metin tahlili uzmanı olmaya gerek yok. Çünkü bunlar doğrudan ifade edilmiş.

Siyasal paganizm kavramını ilginçlik olması için kullanmıyorum. Kuzey Avrupa ülkelerinde ortaya çıkan yeni durumu Hıristiyan Avrupa genellemesi içinde muğlaklaştırmak da doğru değildir. Hadiselerin merkezinde İslam ve Türkiye karşıtlığı vardır. Bunu Hristiyanlık içinde dinî bir hareket olarak tanımlamak da doğru değildir. Paganizmin siyasallaşması olayını din-bilim çatışması gibi Aydınlanma döneminden kalma ezberlerle de izah edemeyiz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —