Kürt Meselesinde Doğru Sorular

Sedat Doğan yazdı;

Kürt Meselesinde Doğru Sorular

Êvar baş gellî heval û hogirân. Rojî û fitarê we gişa pîroz bimbarek bi.Hun giş bi ser sera û ser çava hatin…

Değerli dostlar,

Bu meseleye dair doğru soruların ortaya çıkabilmesi için bu akşamki sohbetimizi üç bölüm halinde ele alacağız.

  1. Kürt tarihini kaba hatları ile özet olarak gözler önüne sermeye çalışacağız.
  2. Bu tarih eşliğinde meseleyi tanımlamaya çalışacağız.
  3. Bu tanımla birlikte, günümüzde çok diri bir şekilde yaşanan Kürt meselesinin yansımalarını ele alacağız.

Sizler de doğru sorular ve katkılarla mevzuyu zenginleştirirsiniz inşallah. Böylece verimli, güzel bir sohbet gerçekleştirmiş oluruz diye düşünüyorum.

1. Kürt Tarihi- Özet:

Tarihçiler Kürtlerin tarihini bu coğrafyada günümüzden 6-7 bin yıllara kadar eskiye götürürler. Bazıları Kürtleri Hz. İbrahim ve Hz. Nuh’a kadar götürüyorlar.

Tarih ilmi, tarihi iddiaların kabulünü somut belge ve kanıtlara dayandırır elbette. Bu konuda belki elimizde somut belge ve kanıtlar olmayabilir ama somut yaşanmışlıklar ve onların günümüze yansımaları var. Hz. İbrahim ve kavgalı olduğu Nemrut ve Hz. Nuh Adıyaman- Urfa- Cizre hattında yaşamışlar. Her üç ilde bu gün bile izleri mevcut. Üçünün de vatanları Kurdistandır. Bunu somut bir veri olarak kabul etmek mümkün.

Doğu bilimciler Gutti, Hurri, Mittani, Karda, Kırti, Kardoka, Bahti, Kimmer, Kassit ve Medleri Kürtlerin ataları olarak kabul ederler. M.Ö.6.Y.Yılda Medlerin yıkılışı ile birlikte Perslerin egemenliğine girerler.

Pers kralı Dehhak ile olan efsanevi savaşlarının başarı ile sonuçlanması üzerine binlerce yıldır geleneksel bir özgürlük ve diriliş bayramı olarak kutlanan Newroz Bayramını doğurmuştur. Yaşam şekillerinden dolayı Kürtlere dağ kavmi denir.

Dilleri Hint-Avrupa dil gurubundadır. Dil lehçeleri Kurmanci, Kırdkî- Dimilî, Gorani, Sorani, lori. Ari ırktandırlar. İrani kavimler ile akrabadırlar. Bu toprakların otokton, yani yerleşik milletlerindendir.

İlk dinleri, Zerdüştilik, Şemsiliktir. Sonra Hristiyan olurlar. Hz. Ömer zamanında Müslüman olmaya başlarlar. Müslümanlığı kabulleri ile siyasi birliklerini de büyük oranda sağlarlar. Müslüman olmadan önce Bizans ve Perslerin egemenliğinde bölünmüşlerdi.

Kürdistan ismi ilk defa Selçuklular zamanında kullanılmaya başlanmıştır. Kürdistan, 500.000 Km2 Genişliği ve 2.000 km uzunluğu olan bir topraktır. Çok zengin su, yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarına, madenlere, petrol, doğal gaz. Meşe ormanları, Her türlü Tarım ve hayvancılığa çok elverişli, güneşi ve toprağı bol bir coğrafyadır.

Pek çok kavim, millet ve gücün kesişme noktasındadır. Jeo stratejik bir öneme sahiptir. Bu yüzden tarih boyunca hep saldırılara ve maruz kalmış, büyük savaşlara mekân olagelmiştir… Kürtlerin bu günkü nüfusları 50-60 milyon civarı olarak telaffuz ediliyor.

Kürtler İslam tarihinde en büyük tanınma ve sıçrayışı Eyyubi sultanı, Kudüs fatihi Selahaddin Eyyubi ile gerçekleştiriyorlar. Selahaddin Müslüman coğrafyanın tarihinin akışını değiştiriyor. Eğer Haçlıları durdurmasaydı, Kudüs’ü almasaydı bugün bu coğrafya çok farklı bir şekilde yönetiliyor olabilirdi

Kürtler Selahaddin sayesinde hem orta doğuya yayıldılar hem de nüfuz ve güç sahibi oldular. Selahaddin tarihte kahramanlığı, adaleti ve onurlu duruşu ile adından söz ettirdi…

Kürtler 1071’de Selçuklu Türk hakanı Alpaslan’a destek vererek birlikte Bizanslıları yendiler. Böylece Türklere Anadolu’nun kapıların açmış oldular.

1600’lü yıllarda Sünni Osmanlı Türk sultanı Yavuz ve Şii, İran fars şahı, Şah İsmail arasında yaşanan rekabet savaşlarında Kürt toprakları yine ikiye bölündü. (1639 kasrı şirin antlaşması).

Ahmedê Xanê, bu bölünmenin Kürtlere olan kötü yansımasını ve bundan kurtuluş çarelerini Mem û Ziyn adlı manzum eserinde son derece lirik ve didaktik bir dil ile ele alıyor.

Kürtlerin Osmanlı ile ilişkileri Tanzimat fermanları ve Meşrutiyete kadar otonom, yarı otonoma mirlikler şeklinde bir hukuk ile yaşanıyor.

Kürtlere, diğer Müslüman ve gayrimüslim milletlere ilk ciddi asimilasyon, ötekileştirme ve devşirme politikaları Sultan Abdülhamit zamanında yaşanıyor.

Birinci Dünya savaşı sonrasında Osmanlının dağılmasının en büyük ceremesini Kürtler çekiyor. Toprakları 5 ülkeye dağıtılıyor. Bu parçalar Türkiye, İran, ırak, Suriye ve Rusya arasında bölüşülüyor.

Bu ülkelerin her biri kendi ırki özelliklerine göre Kürtlere türlü türlü Asimilasyon ve zulümleri resmi politikalar halinde dayatıyorlar. Bu da Kürtleri çok rahatsız ediyor. Ve bu ülkelerin hemen hepsi ile amansız kavgalara tutuşuyorlar. Bütün bu kavgalar ortalama 100-150 yıldır devam ediyor ta günümüze kadar

Kürtler Kurtuluş savaşında Anadolu’da ve Kürdistanda Türkleri destekliyorlar. Bu desteğin karşılığı olarak güya kurucu unsur olarak kabul edilip her türlü haklarına saygı gösterilecekti. En başta dil ve kültürleri yasaklanmayacaktı.

Fakat maalesef savaş bitip genç cumhuriyet kurulduktan sonra verilen bütün sözler unutuluyor. Hayatın her alanında Kürtlere adeta vebalı bir öcü muamelesi yapılıyor.

Bu da Kürt meselesini bugün Ortadoğu’da artık acilen barışçıl bir zeminde çözülmesi gereken büyük bir mesele haline getiriyor.

 

2. Kürt meselesi neleri kapsıyor?

  1. Kürtler Dil, Kültür ve değerleri ile kendilerine özgü bir yaşam kurmak istiyorlar. Topraklarının kendi dilleri ile tanımlanmasını istiyorlar.
  1. Topraklarında söz sahibi olup bu parçalı halin ortadan kaldırılmasını istiyorlar
  2. Topraklarındaki zenginlik ve gelir kaynaklarından adil olarak faydalanmak istiyorlar
  3. Bu çağda kendilerini yöneten devletlerden insan onuruna yakışan bir gerçek bir adalet, hukuk, eşitlik ve özgürlük istiyorlar.

Bu başlık altında saydığımız maddeler ışığında söz konusu ülkelerin tümüne baktığımızda, ne yazık ki bu maddelerin hiç biri Kürtlerin yaşamlarında pozitif bir şekilde yer alamıyor. Tam tersine son derece negatif ve çok rijit bir şekilde yaşamlarını olumsuz etkiliyor. Bu da Kürtleri sürekli isyana, infiale sürüklüyor.

Bu isyanlar sonucunda Dersim, Piran, Ağrı, Bitlis, Sason, Zilan, Çarçıra, 33 Kurşun, Halepçe, Enfal, Roboski, Şengal, Kobani, Hendek katliamları, Afrin, Serê Kanîyê işgalleri.  1980’lerden bu yana Kürt topraklarında aralıksız süren Hava ve kara operasyonları. Yakılan, boşaltılan 4-5.000 köy, mezra. Zorunlu göçe maruz kalıp alık, sefalet ve işsizliğe sürüklenin 3-4 milyon Kürt tanımsız bir fakirliğe mahkûm edildiler…

3- Kürt meselesinin günümüze yansımaları- Özet

  1.  Kürtlerin, Kürdistan haritasının parçalı hali bugün çok daha trajik ve travmatik bir hale ile yaşanıyor. En kötüsü de Kürtler bunu özgür bir ruh ve dil ile dile dahi getiremiyorlar. Bu konuyu konuştukları, bu zulmü dile getirdikleri vakit, isterse bir peygamber kadar dahi masum olsunlar, hemen bölücü, terörist, örgüt elemanı, hiçbir şeyi yoksa da onlarla iltisaklı damgası ile dünyaları kararıyor.
  2. Kürt Dil, Kültürü ve Kürdistan ismi, Kürdistan haritası ile birlikte çok ağır bir tahribat ile tarih ve coğrafyadan bütünüyle kazınmaya, yok edilmeye çalışılıyor. Bunun için meşru gayri, meşru, oyalamaca, dejenerasyon… Her türlü yol deneniyor.

Kürtlere dayatılan bu asimilasyon politikaları sonucu bugün Kürt evlerinde faklı kuşaklar kendi aralarında kendi anadilleri ile anlaşamıyorlar. Dede-Nene-Anne-Baba-Amca-Dayı-Hala-Teyze, yenge…  İle yeğenler, torunlar ve diğer küçük çocuklar birbirleri ile konuşamıyorlar. Kürtler bu hengâmede 3-4 nesillerini bu asimilasyona kurban verdiler.

  1. Yaşanan zorunlu göç ve diğer sosyal çalkantılar sonucu Kürtler sahip oldukları varlık ve sermayelerini büyük oranda kaybettiler. Doğal olarak daha çok fakirleştiler.

 Herkesin çok dindar olarak kabul ettikleri Kürtlerin coğrafyaları ve Kürtlerin batıda yaşadıkları semt ve mahalleler bugün adeta Afrika kökenli zenci mahalleleri gibi her türlü uyuşturucu ve adi suç batağına dönüşmüş durumda. Bu da bir tesadüf olmasa gerek.

  1. Kürtlere yönelik işlenen bireysel suçlar ve kolluk kuvvetleri, devlet görevlileri tarafından işlenen suç ve hak ihlalleri devlet tarafından zımni bir cezasızlık hali ile ödüllendiriliyor. Bu da Kürtlere yönelik işlene gelen bir ırkçılığı tetikliyor.
  2. Kürtler artık meşru bir siyaset de yapamıyorlar. Seçildikleri makam ve unvanlar ya kayyım ya da hapisler ile hemen ellerinden alınıp gasp ediliyor. Gerekçe bölücülük, terör örgütüne yardım ve yataklık, ama temelsiz ithamlar…
  3. Kürtler, kendilerini yöneten devletlerin hiçbir konuda onlara adil davranmadıklarına inanıyorlar.
  4. Kürtler, Dil ve kültür hizmetleri açısından aşağıdaki konularda tamamen mahrum bir hayata mahkûmlar. Adeta yaşamıyorlar.

Temel eğitimde, kreşte, anaokulu, ilkokulda, Hukuk, Sağlık, Hava, Kara ve Deniz ulaşımı, Şehir içi ulaşımda, askeriye ve polisiye hizmetlerinde resmen yasak…

4. Çözüm:

  1. Medeni dünyanın üzerinde uzlaştığı millet tanımının doğurduğu bütün meşru haklar üzerinden barışçıl, empatiye dayalı bir söylem ve uzlaşma ile çözmek mümkün.
  2. Kürt coğrafyasındaki sorunun çözümü için Kürtlerin toprakları üzerinde hükümran olan Türk, Arap, Fars ve Ruslar hangi haklara sahiplerse aynı haklar Kürtlere de verilmeli.
  3. Eğer bir ümmet mozaiği, din kardeşliği ve halkların kardeşliği gibi bir metafordan söz edeceksek İslam coğrafyasında şu anda 47 İslam devleti ve 23 tane halkı çoğunlukla Müslüman olan milli devlet var. Yeryüzünde ise 200 adet milli devlet var. Bütün bunlara helal olan şey ve şeyler neden Kürtlere haram olsun?

Bu durumda yapmanız gereken en ahlaki şey ya bütün bu statükoları fesh etmeniz ya da Kürtlere de aynı statükoyu sağlamalısınız. Böylece herkes arasında adalet ve eşitlik sağlamış olursunuz…

Yapılması gereken asıl şey bütün millet ve farklılıkların kendi dil, kültür ve değerleri ile yaşamlarını organize edip, herkese adil ve eşit bir hukuk sunan bir model.

Sınırların tıpkı AB modellerinde olduğu gibi barışçıl bir zemin ile gevşetildiği. Hiç kimsenin öldürülmediği, ötekileştirilmediği, herkesin adil bir şekilde kazandığı bir model mümkündür. Yoksa mevcut durum hepimize kaybettirir…

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      Kaynak: Farklı Bakış