Kur’ân-ı Kerim’de sevgi

Mustafa Çağrıcı, Kur’an’da sevgi(rahmet) kelimesinin dilimize “acımak” olarak çevrilmesinin yanlışlığına dikkat çekip kitapta sevgiye dair yer alan kavramlara atıfta bulunuyor.

Kur’ân-ı Kerim’de sevgi

Kur’an’da “sevgi” anlamını içeren üç kavram var: Muhabbet, meveddet, rahmet. Kur’an’da Allah’ın insana sevgisi her üç kavramla da ifade edilirken, insanın Allah’a sevgisi için rahmet kavramı kullanılmamıştır. Daha açık olarak söylemek gerekirse:

Muhabbet: Allah’ın insanı sevmesi, insanın Allah’ı sevmesi, insanın insanları ve diğer şeyleri, varlıkları sevmesi için kullanılır (ör. Âl-i İmrân 3/31, 92, 119).

Meveddet: Allah’ın insanı sevmesi, insanların birbirini sevmeleri ve daha çok inkârcıların müminler hakkındaki kötü temennileri için kullanılır (ör. Hûd 11/90; Mâide 5/82; Hicr 15/2).

Rahmet: Allah’ın insanı sevmesi, insanın insanı ve diğer varlıkları sevmesi için kullanılır (ör. İsrâ 17/24; Rûm 30/121; Tevbe 9/128).

Bu yazımda özellikle “rahmet” kavramının anlamı üzerinde duracağım.

***

Tefsir profesörü merhum Salih Akdemir, uzun zamandır savunduğu bir tespitini, KURAMER’in yayımladığı (İstanbul 2017) Kur’an’a Dilbilimsel Yaklaşımlar başlıklı kitabında da tekrar etmişti. Akdemir’in –bana da ikna edici gelen- tezine göre Arapça, İbranice, Süryanice, Aramca gibi dilleri kapsayan Sami dil ailesinin ortak bir kavramı olan “r-h-m” (İbrani harfleriyle “ ”) kökünün asıl anlamı “sevme/sevgi” olduğu halde sonradan “acıma/merhamet” anlamına kaymıştır.

Akdemir’e göre bu anlam kayması İslam teolojisi bakımından bir talihsizliktir. Allah’ın insana olan derin sevgisini anlatan ayetleri acıma boyutuna indirgemek, vahiy sürecini anlamamak demektir. Zira “acıma eylemi”, Yüce Yaratıcıya da insana da yaraşmayan, karşı tarafı acınacak durumda sayması itibariyle “olumsuz bir eylem biçimidir.” Gerçekten, acımanın konusu olmak istemeyiz. Birinin bize acıdığını söylemesinden rencide oluruz. Çünkü acınacak durumda olmak bir zavallılıktır. Böylesine olumsuz bir eylemin, hem de –bir ayete göre (Rûm 30/30)- bizi “kendi fıtratı üzere” yaratmış, –bir kudsî hadise göre- bizi sevgisinden yaratmış olan Yüce Yaratıcıya isnat edilmesi yanlıştır.

Muteber kaynakların aktardığı bir hadise göre Hz Muhammed (a.s.) Rahmet etmeyene rahmet edilmez” buyurmuştur. Benzer kayaklarda geçen başka bir ifadede onun bir muhatabına, “Allah rahmeti kalbinden çekip almışsa ben ne yapabilirim!” dediği aktarılır.

Hz. Peygamber’in bu sözlerini daha iyi değerlendirebilmek, özellikle buradaki “rahmet” kavramının anlamını doğru tespit etmek için onun bu sözleri hangi ortamda söylediğini, sözün söylendiği bağlamı bilmek gerekir. Bu bilgi, Kur’an’da “rahmet” kavramının geçtiği ayetleri doğru anlamamıza ışık tutacağı için de önemlidir: Söz konusu hadislerin bütününde anlatıldığına göre, Resûlullah torunu Hasan’ı sevip öperken yanına bir kişi gelir. Onun torununu öptüğünü görünce adam şaşırır ve kendisinin on çocuğu bulunduğu halde o vakte kadar hiçbirini öpmediğini söyler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, ona yukarıdaki zikrettiğimiz sözleri söyler.

Her ikisinin de aynı ortamda söylendiği anlaşılan bu sözler, eski ve yeni kaynaklarda genellikle “Merhamet etmeyene merhamet edilmez / Acımayana acınmaz”; “Allah merhameti / acıma hissini kalbinden çekip almışsa ben ne yapabilirim!” şeklinde anlaşılmıştır. Merhum Akdemir –bize göre de çok haklı olarak- bu çevirileri yanlış bulmuştur. Çünkü bir baba normal şartlarda çocuğuna acımaz ama onu her zaman sever. Şu halde söz konusu ibarelerden ilkini “Sevmeyen sevilmez”; ikincisini de “Allah sevgi duygusunu kalbinden çekip almışsa ben ne yapabilirim!” şeklinde anlamamız gerekir. Nitekim –Akdemir’in tespitine göre- eski ve yeni Aramca sözlüklerde, “r-h-m” ( ) kavramının kök anlamı olan “sevme” manası korunmuştur.

Bu açıklamalar gösteriyor ki, –şimdiye kadar yapılan baskın yorumların aksine- mesela “Vemâ erselnâke illâ rahmeten li’l-âlemîn” ayetini (Enbiyâ 21/107) “Biz, seni ancak âlemlere sevgi (elçisi) olarak gönderdik”; “Ketebe alâ nefsihi’r-rahmete” ayetini (En‘âm 6/12, 54) “Allah, kendisine sevgiyi yazmıştır”; “Ve rahmetî vesi‘at külle şey” ayetini (Aʿrâf 7/156) “Sevgim her şeyi kuşatmıştır” şeklinde anlamamız gerekir. Kur’an’da 324 kez geçen “rahmet” kavramlarının tamamını da böyle anlamalıyız.