Tarih: 19.08.2021 00:06

Küresel ısınma: Kürt illerini hangi tehlikeler bekliyor?

Facebook Twitter Linked-in

K24' Türkçe'den Cesim İlhan, son döemlerde artarak devam eden birçok felaketle ilgili olarak, konunu Kürt illeri ve Tükiye boyutunu uzmanlarla sordu...

Son zamanlarda Kürt kentlerinde ve Türkiye’de yangın, sel, heyelan ve su taşkınlarının en çok görülen afetlerin başında yer alması yanlış yapılaşmayı gündeme getirdi.

Önce Bingöl, Dersim, Elazığ, Urfa ve Diyarbakır’ın bazı bölgelerinde çıkan orman yangınları, daha sonra Van'ın Başkale ve Erciş ilçeleri başta olmak üzere Hakkâri’nin bazı ilçe ve beldelerinde ve Erzurum, Kars ve Bingöl’e bağlı ilçelerde yaşanan sel sonucu onlarca ev ve bina yıkıldı, yüzlerce hayvan öldü.

Ayrıca öncesinde Akdeniz bölgesinde çıkan orman yangınlarında 200 bine hektara yakın alanın yanmasından sonra, Karadeniz Bölgesi'nde yaşanan seller nedeniyle şimdiye kadar çok sayıda kişi yaşamını yitirdi, onlarca ev, bina ve köprü yıkıldı. 

Uzmanlar, sel, heyelan ve su taşkınları sonucu meydana gelen felaketlerin imardaki hatalara dikkat çekerek, bu hatalardan dönülmesi gerektiğini söylüyor.

DR. İMAMOĞLU: BÖLGEDE BÜYÜK HORTUM BEKLİYORUM 

K24’e konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Dr. M. Şefik İmamoğlu, yanlış imarın nedeniyle sel sularının büyük yıkımlara yol açtığını ifade ederek, “Derenin içinde akan sel sularının hacmini göz ardı etmemek gerekiyor. Evler, yapılar dere kenarlarında yapılırsa o zaman yanlış imarlarla sel felaketine davetiye çıkarılmış olunur. İmara dikkat etmek gerek. Ayrıca yol güzergâhlarında yapılacak olan binalarda, yapılarda mutlak surette bu biçimsel küresel iklim değişikliğini göz önüne almak lazım. Bir küresel iklimin neden olabileceği heyelan olur,  sel olur, göllerde büyük çamur birikintisi olur. Bütün bunlara dikkat etmek gerek” dedi. 

Kürt kentlerinde sel ve kuraklık dışında büyük hortum felaketlerinin olabileceğini vurgulayan İmamoğlu şöyle devam etti:

“Eğer çok büyük bir sel yaşanırsa Cizre bölgesi tehlikededir. Geçtiğimiz yıllarda Diyarbakır’da baraj kapanı koptu bir anda Dicle’nin seviyesi 3 metreye yükseldi. 10 gözlü köprü neredeyse kapanıyordu. Can kaybı yaşanmadı ama oradaki iş yerlerinin çoğu su altında kaldı. Bölgede buna benzer şeyler yeniden meydana gelebilir. Bir anda aşırı bir şekilde yağmur, daha o yağmur yer altına sızmadan olduğu gibi sellenme yapıp gider. Buna benzer olayları bölgede çok göreceğiz. Ayrıca bölgede sadece sel ve kuraklık gibi durumlar değil, büyük hortumlar da bekleyebiliriz. Yıllar önce de bölgede oldu, seraları yıktı. Küresel ısınma hem dünyada hem de Türkiye’de hem de bölgemizde kendisiyle birlikte bu tür afetleri getirebilir. Sellenmeler bazı kayaların altını oyduğundan, bu sefer kaya düşmesi riskini de oluşturuyor. Bölgede bunların yaşanma ihtimali çok yüksektir.”

“YANLIŞ İMAR DEVAM EDERSE FELAKETLER SÜRER”

Diyarbakır Ekoloji Derneği Başkanı Güner Yanlıç da İmamoğlu gibi yanlış imara dikkat çekerek, yeni felaketlerin yaşanabileceğini söylüyor:

“Türkiye’de ve Kürt kentlerindeki sel ve orman yangınların asıl sebebi tarım ve imar politikalarında doğan yanlışlardır. Bu politikalar sonucu dere ve nehir yataklarında hatta deniz kıyılarında hesap yapmadan insan hayatını hiçe sayarak yapılaşmaya izin veriliyor. Bundan dolayı sel, heyelan ve su baskını gibi durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Kürt kentlerinde de mesele çok farklı değil, eğer bölgemizde de tarım, imar ve su politikası sağlıklı bir şekilde yaşama geçirilirse bu tür durumlar yaşanmaz.” 

İmar, tarım ve su politikalarının insan hayatının yaşanması için kullanılması gerektiğini belirten Yanlıç, sözlerine şunları ekledi:

“İklim değişikliği ve küresel ısınma gibi durumlar ortada olan gerekçeler ama benim kastettiğim küresel ısınmanın sebebi sistemin kendisidir o da tarım, imar ve su politikalarıdır. Kar üzerine odaklı politikalardır. Bu tür politikalar tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de ve Kürt kentlerinde de var. Bu politikalar olduğu sürece sel, heyelan ve su taşkınları gibi doğal afetler başımıza gelmeye devam edecektir. Çünkü doğa bu noktada kendini var edecek ve en ufak bir sıkıntıda kendisini onarma üzerine kurulduğu için bundan sonraki süreçte elbette olacaktır. En çok gündem olan Karadeniz’de dere ve nehir yataklarında yapılaşma devam ettiği sürece felaketler de olacaktır. Aynı şekilde Kürt kentleri için de geçerli, imar, tarım ve su politikalarını insan hayatı için en iyi şekilde kullanılmazsa önümüzdeki süreçlerde canımız çok yanacaktır.” 

“ŞİDDETLİ KURAKLIK YANGINLARA SEBEP OLACAK”

K24’e konuşan Greenpeace İklim ve Enerji Proje Sorumlusu Gökhan Aksoy, meteoroloji raporlarından örnekler vererek yağışların azalmasıyla birlikte Kürt kentlerinde kuraklığın artabileceğini öngördüğünü belirterek şunları söyledi: 

“İklim krizi ülkenin farklı coğrafyalarını değişik hava olayları ile baskı altına alacak ve tehdit edecek. Bölgelerimizde gördüğümüz hava olaylarındaki tek ortak nokta iklim krizi temelli aşırılık faktörü olacaktır. Sıcak hava dalgalarına karşı kentleri soğutacak ve halk sağlığı sorunlarının önüne geçecek uyum planları ülkenin her yerinde olduğu gibi Doğu ve Güneydoğu için de çok önemli. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) yağış indekslerinin hazırladığı kuraklık haritasına göre ise 2020’de Mardin’in şiddetli kuraklıktan etkilendiğini görüyoruz. Güneydoğu Anadolu’da ise bir önceki yıla kıyasla yağışlarda bölgesel azalmalar söz konusu. Geçtiğimiz haftalardan öğrendiğimiz bir şey varsa o da şiddetli kuraklık ve azalan yağışlarla birlikte söz konusu olacak bir sıcak hava dalgası bölgeyi yangınlar bakımından risk altına alacaktır. Yıllarca mitigasyon politikalarına odaklanırken, kapımızı kırarak içeri giren kriz ile birlikte yaşayacak uyum politikalarına gereken değeri vermeyi unuttuk. Bugün uzmanlar iklim risk planlarının altını çiziyor. Doğu ve Güneydoğu bölgesi için de karakterine uygun bir iklim uyum ve risk planının hazırlanması gerekir.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —