Tarih: 31.01.2023 12:21

Kur’an’ın kadrini bilmek

Facebook Twitter Linked-in

Dünyadaki bütün şehirleri, köyleri, evleri, işyerlerini ve bütün yolları aydınlatan elektrik direkleri ve ampulleri gerçekten bize ışık tutan ve gözlerimizi de süsleyen parıltılardır.

Bütün bu aydınlıklar, güneşin olmadığı zamanda çok değerlidir. Güneş çıkınca sokak lambalarının hiçbir anlamı kalmaz.

Gündüz yanan lambaları kimse görmez.

Ancak elektrik idaresi görür ve “Güneş karşısında senin aydınlık yarışına girmen olmaz” diyerek merkezden elektriği keser.

Tarih boyunca gelen ilim adamları, şairler, filozoflar, beyinlerine beş duyularından akan bilgileri birbirine çarparak meydana getirdikleri fikir kıvılcımları da gece karanlığında yolları aydınlatan lambalar gibi iş görmüştür.

Bazı fikir kıvılcımları da aydınlatmak yerine yangınlar çıkmasına sebep olmuştur.

Şeyh Sadi Şirazi anlatır: “Ateş böceğine sormuşlar: ‘Geceleri seni görüyoruz. Gündüzleri nerelerdesin? Göremiyoruz’ demişler. Ateş böceği: “Ben gündüzleri de buradayım ama güneşin ışığında benim ışık yok oluyor” demiş.

Mevlana da bu manayı mumu dile getirerek anlatır. Mum da ateş böceği gibi, “Ben gündüz de ışık veririm ama güneş doğunca var iken yok olurum” dermiş. (Mesnevi, Tahir-ül Mevlevi tercümesi, 1328)

Kur’an-ı Kerim’in ayetleri yanında insanların akıllarından ürettiği sözler, kurallar, değerler, kanunlar, güneş karşısındaki mum gibi, elektrik ampulü gibidir.

İnsanlığın serveti ve kültürü arttıkça yiyecek ve giyeceklerinde tabii olanlara yöneldi.

Bundan kırk yıl önce naylon gömlekler çıktığında ülkenin zenginleri ile artistleri giyerdi.

Bizim gibi fakirler de yünlü ve pamuklu elbiseler giyerdik.

Zamanla Batılı bilim adamları, sentetik giyecek, içecek ve yiyeceklerin insan vücuduna zararlı olduğunu söyleyince tekrar tabiata dönüş başladı.

İnsanların evlerinde göz zevklerini tatmin etsin diye plastik çiçekler üretti ama yine de maddi durumu iyi olanlar tabii çiçekleri almaya devam ettiler.

En kaliteli fabrikada üretilen plastik çiçek, hiçbir zaman kır çiçeğinin yerini tutmayacaktır.

İnsanlık, dünyanın her metrekaresini elektrik ışığıyla aydınlatsa bile, güneşin ışığının yerini tutmayacaktır.

Tarihin ilk devirlerinden bu yana gelen bütün ilim adamlarının buluşları, Rabbimizin daha ilk yaratılışta meydana getirdiğini keşfetme işlemidir.

İşte bütün düşünürlerin fikir parıltılarının toplamı da Rabbimizin Kur’an-ı Kerim’deki bir tek ayetine denk değildir.

Onun içindir ki, Rabbimiz, Kadr Sûresi 3. ayetinde,

“Kadir Gecesi bin aydan hayırlıdır” buyurmuş.

Kadir Gecesi’nin kadrü kıymetini artıran, o gecede inmeye başlayan Kur’an’dır.

Bin ay, seksen dört yıl eder.

Şu anda dünyanın her tarafında yaşayan insanların tamamı, insanlığın mutluluğu için kurallar, kanunlar koymaya çalışsalar, bütün lambaların, güneşe eş olamadığı gibi, altı milyar insanın hepsinin bulduğu kurallar da Rabbimizin koyduğu kurallara eş olamayacaktır.

Güneş ışığının olmadığı gecelerde, mağaralarda mumun ve elektriğin işe yaradığını biliyoruz.

Kur’an’ın bilinmediği, tanınmadığı bölgelerde insani fikirlerin aydınlatmasına ihtiyaç vardır.

Aklı yaratan Allah celle celalühtür.

Her akıl, yaratanının kelamından ışık almalıdır.

Bu günlerde Kur’an-ı Kerim’imizi çokça okuyalım, manasını anlayalım, Sevgili Peygamberimiz’i örnek alarak hayatımızı ona göre düzenleyelim.

Bütün dünyada çok iyi niyetlerle insanlığın kurtuluşu için çıkış yolları arayanlara ışık tutabiliriz.

Ömrünün büyük kısmını komünizme hizmette geçiren ve dünyanın en gözde komünistleri arasına giren ve bir gün Kur’an-ı Kerim’i okuyunca “İşte aradığım bu idi” diyerek Müslüman olan Roger Garaudy gibi dönüş yapanlar olacaktır.

Her gün namazınızda “İza câe nasrullahi…” diye okuduğunuz Nasr Sûresi’nde “Allah’ın yardımı ve fethi geldiğinde insanları bölük bölük İslâm’a girdiğini göreceğimizi” haber verir Rabbimiz.

O günlerin gölgesi üzerimize düşmüş durumda...

Öyle ise biz de görevimizi yapalım.

Kur’an’ı okuyalım, anlayalım, anlatalım ve yaşayalım.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —