Basına ve Kamuoyuna
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen ve Din İşleri Yüksek Kurulu’nun onayını almayan Kur’an meallerinin toplatılıp imha edilmesini öngören yeni düzenleme; düşünce, inanç ve ifade özgürlükleri açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
Oysa Anayasa Mahkemesi, 7 Aralık 2023 tarihli kararıyla, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Diyanet İşleri Başkanlığı’na verilen “İslam dininin temel niteliklerine aykırı” bulunan meallerin basımının, yayımının, dağıtımının ve erişiminin engellenmesine ilişkin yetkiyi iptal etmişti. Bu iptal, din ve vicdan özgürlüğünün devlet müdahalesinden bağımsız bir alan olarak korunması gerektiği ilkesinin açık bir ifadesidir.
Yeni düzenleme, AYM kararını yok sayarak aynı müdahaleyi bu kez yasama eliyle yeniden hayata geçirmeyi hedeflemektedir. Bu durum, yalnızca anayasal denetim mekanizmalarına meydan okumakla kalmamakta; aynı zamanda hukuk devleti ilkesini ve kuvvetler ayrılığını zedelemektedir.
Devletin dini metinlerin yorumları üzerindeki denetleyici ve tasfiyeci yaklaşımı, İslam düşüncesinde tarih boyunca var olan çoğulculuğu görmezden gelmekte; tekçi bir dini anlayışı kurumsallaştırma riskini taşımaktadır. Oysa din, devletin kontrolü altına alındığında; vicdanları harekete geçiren, toplumu uyandıran asli niteliğini yitirir.
Bu mesele yalnızca bir insan hakları ihlali değil; aynı zamanda devletin sivil alan üzerindeki tahakkümünü genişletme çabasıdır. Sivil alana ait olan dini düşünce ve ifade özgürlüğü, iktidarın ideolojik sınırlarına sıkıştırılamaz.
Hak İnisiyatifi olarak, bu özgürlük karşıtı yasal düzenlemenin derhal geri çekilmesini; dini metinlerin yorumlanmasında çoğulculuğun, özgür tartışma ortamının ve hukuk devleti ilkelerinin korunmasını talep ediyoruz. Tüm toplumu, vicdan özgürlüğüne ve sivil alanın özerkliğine sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Kaynak: Hak inisiyatifi