Kremlin’in lideri

Putin, kendi rejiminin dahada “Franco”laşmasını tasarlıyor. Fakat Francisco Franco en azından halef olarak Kral Juan Carlos’a sahip iken,diğer taraftan Putin böyle bir şeye sahip değil, ki bu da Rusya için kaos anlamına gelebilir.

Kremlin’in lideri

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, rejiminin asıl niyetinin ne olduğunu gösterdi. Kendisinin 2036’ya kadar makamda kalmasına izin verecek şekilde anayasayı değiştirerek ve yeni bir muhafazakâr dili benimseyerek, sallantıda olan demokratik meşruiyet maskesini çıkardı. Fakat Putin bir yanda hükümdarlığını daha da sağlamlaştırmayı ararken rejimi her zamankinden daha zayıf gözüküyor.

Habarovsk şehrinde geçtiğimiz haftalarda, on binlerce protestocu “Putin istifa!” sloganlarıyla sokaklara döküldü. Üstelik yalnız da değiller. Putin’in onay oranı yüksek gözüktüğü halde, aslında Rusya standartlarına göre düşük. Kendisinin son aylardaki yüzde 59-60’lık onay oranı yeni başbakan olduğu Ekim 1999’dan bu yana en düşük oranı. Ve basit bir sebepten dolayı bunun artması mümkün değil: Putin’in geçmişte destek kazanmak için denediği ve test ettiği yöntemler etkinliğini kaybetti.

COVID-19 salgını, hem halk sağlığı hem de ekonomiye verdiği zarar yönünden Rusya’yı sert vurdu. Rusya ekonomisinin başlıca dayanağı petrol ihracatı hızla düştü, hükümetin bütçe gelirleri azaldı. Sonuç olarak, Kremlin’in halk ile sessizce yaptığı, biz temel sağlığınızı temin ediyoruz ve siz de şikayet etmeyin anlaşması çökmeye başlıyor.

Putin yönetimi, uzun zamandır toplumun dikkatini ülke içindeki sorunlardan, dış politika zaferlerini ve rejimin içerideki “beşinci kol”a karşı boyun eğmeyen mücadelesini överek başka yöne çekmeye çabalıyordu. Putin, 2014’te Kırım ilhakıyla birlikte, uzun zamandır halk desteğini güvenceye almak için kullandığı en etkili yöntemlerini geliştirdi: yabancı düşmanlığı, Batı karşıtı histeri ve muhteşem geçmişin yakarması. Putin’in onay oranı birdenbire yüzde 85’den daha yukarıya yükseldi.

Yine de, tartışmaya açık bir şekilde, Putin için geniş halk desteği izlenimi desteğin kendisinden daha önemli. Anayasal değişiklikler hakkında yapılan 1 Temmuz halk oylamasının pratikte az bir anlam ifade etti. Çünkü değişiklikler, Duma (meclis) ve bölgesel yasama organları tarafından aylar önce zaten onaylanmıştı.

Fakat halk oyu Kremlin’e Rusya’nın vatandaşlarının neredeyse yüzde 78’inin değişiklikleri desteklediğini iddia etme imkânı verdi. Resmi rakamlara göre karşı oy veren yüzde 21 -Avrupa Birliği’nin de katıldığı- oylamanın hileli olduğu gibi pek çok suçlamanın aksini ispatlamak için kullanılabilir.

Seçime yüksek bir katılım olması dışarıya karşı iyi bir fotoğraf verdi. Ancak birçok seçmen kez işverenlerine oy verdiklerini rapor etmek zorundaydılar ve pek çok insanın baskı altında mecburen seçimlere katılmış olması, federal parlamento seçimlerinin de ayrıca gerçekleşeceği bu yıl ve 2021’de Putin’in canını yakabilir. Halk oylamasındakinden farklı olarak insanlar bu sefer protesto oyu kullanabilirler.

Kremlin’in ağırlıklı olarak kullandığı diğer favori taktiği olan işten çıkarma, tutuklama ya da bunun dışında ideolojik muhalifleri çıkarma da ayrıca geri tepebilir. Temmuz ayı başlarında yetkililer Putin’in kendi yönetimini uzatmak için yaptığı planlara karşı kampanya yapan iki aktivisti tutukladı. Bunlardan biri sürgün oligark Mikhail Khodorkovsky’nin demokrasi yanlısı hareketi olan Open Russia’nın yönetici müdürü Andrei Pivovarov’du. Diğer dört kişinin evleri de defalarca arandı.

Son haftalarda terörizmi kışkırttığı iddiasıyla ceza alan Svetlana Prokopyeva ve vatana ihanetle suçlanan Ivan Safronov da aralarında olduğu birçok gazeteci ayrıca hedef alındı. Rusya’nın adalet sistemindeki suistimalleri belgeleyen haber sitesi Mediazona’nın yayıncısı Pyotr Verzilov’un evi defalarca arandı.

Benzer şekilde Stalin’in suçlarını açığa çıkaran çalışmalarıyla Kremlin hagiografisine karşı şüphe uyandıran tarihçi Yuri Dmitriev, reşit olmayan kimseye karşı cinsel şiddet yüzünden hapis cezası aldı. Ve geçtiğimiz ay, bağımsız tiyatroya son vermek çabasıyla meşhur tiyatro yönetmeni Kirill Serebrennikov yolsuzluktan suçlu bulundu.

Bunlar kanıtlanmış taktikler olsa da aynı zamanda çok bariz yöntemler. Ve toplumun eskiden sadık kesimi onaylasa da  diğerlerinde geri tepiyor. Habarovsk protestolarını popüler Vali Sergei Furgal’ın ani tutuklanması tetikledi. Furgal’ın o zaman ticarette iken 2004-2005 yılına dayanan cinayetlere karıştığı iddia edilmişti.

Furgal liberal değil; kendisi Duma’da “kukla muhalefet” partisi olan milliyetçi Liberal Demokrat Parti’nin üyesi. Ama kendi pozisyonunu 2018’de Kremlin destekli adayı yenerek  kazandı. Kremlin, Furgal’ı tutuklayarak, büyük ihtimalle COVID-19 krizi süresince merkezi hükümetin başarısızlıklarından faydalanmayı deneyebilecek yerel liderlere mesaj göndermek istedi. Ancak bunun yerine tutuklama, halk oylaması sonuçlarıyla verilmeye çalışılan ulusal birlik imajını zedeledi.

Şüphesiz, tek başına Habarovsk protestoları Putin’in yönetimine bir tehdit oluşturmuyor. Protestoların etkisi ancak Moskova başta olmak üzere diğer şehirlere yayılırsa ülke çapında hissedilecektir. Ama protestolar Kremlin’i yine de endişelendirmelidir. Çünkü önceki örneklerin aksine Habarovsk’da protesto edenler sadece profesyoneller değil. Çoğu protestocu Moskova veya St. Petersburg tarafından güçlükle siyasallaşmış aydınlar sınıfı olarak düşünülebilir. Önceden sokaklarda olanlar Putin’in toplumsal tabanının bir parçası olurdu. Şimdi ise sokakta olanlar diğer bölgeler için bir örnek teşkil ediyorlar.

Tüm bunlara rağmen Putin’in katılaşmış rejiminin aynı yaklaşımlara güvenmekten başka çaresi yok. Kremlin’in desteklediği güvenlik görevlileri, kolluk kuvvetleri, bürokratlar, diğer devlet çalışanları ve buna ek olarak sadık oligarklar ile desteklemedikleri -neredeyse diğer herkes- arasındaki çizgi daha keskinleşiyor.

Yine de, hali hazırda rejimin erozyonunu hızlandıracak net bir siyasi ya da sosyal güç bulunmamaktadır. Eğer ölümcül darbe gelirse, bu beklenmedik bir kaynak tarafından gelecektir. Habarovsk protestolarının gösterdiği gibi, beklenmedik direniş dalgaları da ihtimal dışı değil.

Her halükârda, Putin’in gücü korumak için mevcut olan bütün imkanları kullanma stratejisi, Rusya’nın pek çok sorununu çözmeyecek ve hala kendisinden sonra sisteme ne olacağı sorusu ortada duruyor. Tanık olduğumuz Rus siyasal rejiminin daha da “Franco”laşmasıdır: İspanya’da Francisco Franco’nun 1947 halefiyet hukuku ile yaptığı gibi, Putin ömür boyu devlet başkanı kalmanın zeminini hazırlıyor. Ama savaş sonrası dönemde Avrupa’nın zenginleştiği gibi, Franco’nun giderek daha çok uyuşturucu yönetim şekli altında yıllarca İspanya köreldi. Putin -siyasette, ekonomide ve toplumda- aynı seviyede bir ataleti yakalamayı aklına koymuş görünüyor.

Ama en azından Franco’nun aklında bir halef vardı. Franco’nun ölümünde monarşinin restore edilmesiyle, Kral Juan Carlos tahta çıkabilirdi. Oysaki Putin, Rusya’yı çıkmaza sürüklüyor. Neticede, kendisi Çar’ı geri getiremez. Bu yüzden tek kelimeyle halefiyet sorununu erteledi. Après lui, le déluge (Benden sonra tufan).

ANDREI  KOLESNİKOV KİMDİR? 

Carnegie Moskova Merkezi’nde kıdemli olarak Rus İç Politika ve Siyasal Kurumlar Programı’nın başkanı olarak görev almaktadır. Kolesnikov’un araştırmaları ayrıntılı olarak Ukrayna krizinin yansımaları ve Rus toplumundaki ideolojik değişikliklere odaklanarak, Rusya iç politikasını şekillendiren başlıca akımlara odaklanmaktadır. Kolesnikov aynı zamanda Gaidar Ekonomi Politikası Enstitüsü için çalışmakta olup, Vedomosti, Gazeta. ru ve Forbes.ru’nun devamlı yazarıdır.

Bu yazı 6 Ağustos 2020 tarihinde Carnegie – sitesinde yayınlanmış olup Elif Beyza Karaalioğlu tarafından Perspektif için çevrilmiştir.

Andrei Kolesnikov

Kaynak: perspektif.online