Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Köşe başlarında içtihat trafoları!

Yusuf Ziya Cömert, biz Müslümanlar açısından, beliren sorunlara yönelik ictihad olgusunun yolunun kapanmadığını, aksine ona, ehliyet içerisinde işlerlik kazandırılması gerektiğini belirtiyor.

Köşe başlarında içtihat trafoları!

Bir vakitler okumuştum müçtehitliğin şartlarına dair. Aklım kesmemişti herhangi bir kimsenin o şartları taşıyabileceğine.

Kur’an-ı Kerimle ilgili bütün ilimleri bileceksin.

Sahihiyle, haseniyle, mürseliyle mütevatiriyle merfuuyla, mevzuuyla bütün hadisleri bileceksin. Bu yaklaşık 700 bin hadis ediyor.

Ezberlenebilir mi bu kadar hadis?

Sahabeden bugüne kadar yapılmış bütün içtihatları da bileceksin.

Böyle birkaç önemli şart daha var.

Bir de Allah vergisi bir zekaya, muhakeme kabiliyetine sahip olacaksın.

Büyük müçtehit imamlar taşıyor muydu o anlatılan şartları?

Bugünden günümüze intikal eden miraslarına, fetvalarına, getirdikleri metodolojilere, hayat hikayelerine bakarak şunu söyleyebiliriz.

Listelenen şartların tamamını taşımıyorduysalar bile -çünkü o şartlar müçtehitlerden sonra tadat edildi- içtihada ehildiler.

‘Müteahhirin’ (sonraki alimler) her önüne gelen müçtehitlik iddiasında bulunmasın diye çıtayı yükseltmek istemiş olabilir.

Verilen listelere bakılırsa bütün şartların bir kişide toplanması hemen hemen imkânsız.

Belki zamane yapay zekâyı kullanarak yapay müçtehitler imal edebilir.

Yükle ayetleri, hadisleri, içtihatları. Bas düğmesine, al fetvayı!

Haydi bakalım şimdi, çıkabilirsen çık işin içinden.

Köşe başlarında içtihat trafoları!

Mübalağa sanabilirsiniz ama gittiğimiz istikamet oralar.

Fakat ya bizim hocalardan daha ahlaklı çıkar da düzgün fetva verirseler?

Kimi hapse atacaklar? Bilgisayarı mı?

Ya da hayvanlara yaptıkları gibi, sahiplerini.

Şu anda müçtehit yok. Bin yıl kadar önce nesilleri kesildi. Bugünkü fakihler, alimler ancak bin yıl kadar önce verilmiş fetvaları aktarma yetkisine sahip. ‘Müftü’ diye ona diyorlar.

Müceddit var mı?

Rivayete göre olması lazım. Her yüz senede bir tane geliyor.

Kim gelmiş? Benim aklımda kalan “Müceddid-i elf-i sani” (ikinci bin yılın yenileyicisi) diye anılan İmam-ı Rabbani. Sonra?

 

Sonra, bilhassa son yüzyılda insanlar meşreplerine göre kendilerine mücedditler tayin etmişler. Benim şeyhim benim müceddidim, benim üstadım benim müceddidim. Ben çok uzak olmayan zamanlarda Sultan 2. Abdülhamit’ten bile ‘müceddit’ diye bahsedene rastladım.

Varsa bile müceddit, müttefekun aleyh birisi yok.

Kur’an-ı Kerim 7. Yüzyılda nazil olmaya başladı ve 7. Yüzyılda nüzul bitti. Sonra biz, hulefaya, fukahaya, sultanlara kaldık.

Daha çok güçlü olanın dediği oldu.

Güçlü olanların ve gücün yakınında duranların inşa ettiği bir dinle hemhal olduğumuzu söylemek abartı sayılır mı?

Bizler, güçlülere saygısı iyilere saygısından ziyade olan nesillerin ahfadıyız.

Hep mi öyle?

Hayır.

“Peygamberimiz’in ümmeti yanlışta ittifak etmez.”

Aykırı fikirler hakikate aykırı olmayabilir. Yanlışta ittifakı bozdukları için onlara minnettarız.

Böyle konular üzerinde düşünürken zihnimi serbest bırakıyorum.

İnsanların zihinlerinin serbest olmasını da seviyorum.

Size de tavsiye ederim. Çünkü zihinlerimizi serbest bırakmazsak hiçbir sorunun cevabını bulamayız.

Hatta soruların cevaplarını arayamayız da.

İmal edilmiş komprime cevapları her gün sakinleştirici ya da tansiyon hapı yutar gibi alır geçer gideriz.

Neyse ki Prof. Dr. Ali Bardakoğlu gibi ilim adamlarımız var.

Çok önemli meseleleri büyük bir sükunetle ve büyük bir sabırla anlatıyorlar.

Bunu Ali Bardakoğlu için bilhassa söylüyorum. En sükunetli hocalarımızdan biri o.

Hocalarımızın bir kısmı bağırmayı, çağırmayı, azarlamayı seviyor.

Benim kulağım bağıranlara kapalı. Doğru bir şey söylüyorsan bağırmaya ihtiyaç duymazsın.

Laf lafı açtı biraz geç kaldık.

Eğer benim kafa karıştırmalarım kâfi geldiyse Bardakoğlu hocamızın “İslam’ı Yeniden Düşünmek” (Kuramer) kitabına geri dönelim.

Kitaptaki anahtar cümlelerinden birisi şu:

“Allah Teala dünya hayatını ve tarihi yedinci yüzyılda dondurmak üzere Kur’an’ı göndermedi. Kıyamete kadar bu din baki olsun diye gönderdi.”

Ama dünya aldı başını gidiyor.

Giderken peşinden bizi de sürüklüyor.

Bir ara Prof. Dr. Ali Köse’nin Dinin Geleceği kitabında gördüğümüz gibi (bu sütunda etraflıca değinmiştik) insanlar dinin çekim alanından gitgide uzaklaşıyor.

Müslüman ailelerin çocukları da ‘deizm’e doğru kayıyor.

Ne yapmamız lazım?

Haftaya buradan devam ederiz inşallah.



Anahtar Kelimeler: başlarında içtihat trafoları!

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER