Tarih: 11.11.2018 13:21

?Kontrollü Kaos?

Facebook Twitter Linked-in

Trump yönetimi İran ile P5+1 ülkeleri arasında Temmuz 2015´te imzalanan nükleer anlaşmadan çekildikten sonra beklenen adımını attı ve 5 Kasım itibarı ile İran´a yaptırımları uygulamaya başladı. Öncelikle bu kararın İran´ın anlaşma şartlarını ihlal ettiği gerekçesiyle alınmadığının bilinmesi gerekiyor. Çünkü Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu´nun bu yönde açıkladığı hiçbir gözetim raporu yok. Dolayısı ile tamamen siyasi gerekçelerle atılmış bir adım olduğu çok açık. Hal böyleyken ABD´nin bölgesel fay hatlarını canlı tutmak adına bu kararı aldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Anlaşma başarılı bir şekilde yürüyorken, taraflar şartlara azami uyum için hassas davranıyorken bu yaptırım kararlarının alınması, bölgedeki sorunların çözüme kavuşturulmasına engel olma düşüncesinden başka bir anlam taşımıyor.

 

Diğer taraftan Türkiye´nin de aralarında bulunduğu 8 ülkenin 6 aylığına yaptırımlardan muaf tutulması ise tam bir tuzak görüntüsü veriyor. Trump´ın bunun gerekçesini açıklarken dile getirdiği ?petrol fiyatlarının artmasını istemedikleri´ ifadesi ise çok ilginç.

Peki, Trump neden böyle bir açıklama yapmış olabilir. Sebebi aslında net; petrol fiyatları artarsa bundan en başta istifade edecek olan ülke Rusya olur. Bu durumda İran´ı zora sokarken, Rusya´ya destek olmak da ABD´nin istemediği bir sonuçtur. Ayrıca ABD, 8 ülkeyi altı aylığına muaf tutarak, aldığı bu tek taraflı kararı uluslararası alanda meşru bir zemine oturtmaya çalışıyor. Bir anlamda tuzak kuruyor. Biz yaptırımlardan muaf tutulduk diye sevinenlere, 6 ay sonra süre bitti diyecek ve sonrasında o ülkelere karşı eli daha güçlü bir şekilde hareket etmeyi sürdürecek. Biz size süre verip uyarmıştık diyerek sistemde belirleyici olmayı devam ettirmeye çalışacak. Bu durumda herkese düşen hukuku ve anlaşmaları hiçe sayarak tek taraflı olarak hareket eden ABD´ye bu kritik fırsatı vermemektir.

 

Bunun yanında ABD PKK konusunda yeni bir taktiğe başvurdu. 3 üst düzey terör örgütü  yöneticisinin yakalanması için başlarına para ödülü koydu. Aslında bu karara taktik demek de çok mümkün değil. Amerika resmen parmağı göze sokarak, PKK ile PYD/YPG arasına kendince çizgi çekmeye çalışıyor. Bu karar ilan edilince aklıma bu yılın Şubat ayında ABD Savunma Bakanı Mattis´in ?PKK ile YPG´yi savaştıralım? açıklaması geldi. Şaşırmadım doğrusu. Münbiç´te bir taraftan Türkiye ile devriye atan ABD´nin, eşzamanlı olarak YPG ile aynı görevi yürütmesi ile bu alınan para ödülü kararı arasında doğrudan bağlantı var. Amerika Suriye´de açık bir şekilde fiili durum oluşturuyor. Dün Irak´ın kuzeyini ayırmak için PKK´yı kullandı. Bugün Suriye´nin kuzeyine yerleşmek adına dünkü stratejisiyle YPG´yi kullanıyor. Senaryo çok açık; Türkiye´yi olabildiğince yakınında tutmak istiyor, Münbiç´teki devriye atma süreci gibi Türkiye´nin hassasiyetlerine sözde hak veriyor gibi yapıyor ama son tahlilde Suriye´yi de Irak´ın akıbetine uğratmak istiyor.

Türkiye ise bölgede çoğu zaman kafa karışıklığı yaşıyor. Kimi sorumluların ve basın organlarının ABD´nin PKK kararını zafer havasında vermesi de aslında bunu teyit ediyor.

Oysa bu adım resmen oyun içinde oyun kurgulamasından başka bir şey değil.

ABD´nin hem İran´a yaptırım kararları, hem Suriye´deki senaryoları, hem de sözde PKK´yı dışlama kararı ile sürdürmeye çalıştığı ?kontrollü kaos? stratejisine karşı Türkiye ?kontrollü karşı duruş ve engelleme? stratejisini ciddi bir şekilde hayata geçirmek zorundadır. Bölgede cereyan eden bunca gelişmeden sonra kimse bana Türkiye bunu yapmazsa ne olur diye bir soru sormasın. Çünkü cevabı herkes tarafından bilinen bir soruyu sormak lafı güzaftır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —