Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kırıkkale Üniversitesi: İsmi Silmek Hafızayı Silmez

Abdurrahjman Boynukara yazdı:

Kırıkkale Üniversitesi: İsmi Silmek Hafızayı Silmez

Bazı isimler vardır, yalnızca bir tabelada değil; fikirde, emekte ve kurumsal hafızada yaşar. Kurumlar gelişir, büyür, dönüşür ama onları var eden emeğin izi silinemez. Kırıkkale Üniversitesi Senatosu’nun 16 Temmuz 2025’te aldığı bir kararla, üniversitenin ana kampüsünden, “Prof. Dr. Beşir Atalay” isminin kaldırılması, yalnızca bir isim değişikliği değil, aynı zamanda bir hafızanın, bir emeğin ve vefanın inkârıdır.

Kırıkkale Üniversitesi, 3 Temmuz 1992 tarihinde kurulduğunda, kurucu rektörlük görevini Prof. Dr. Beşir Atalay üstlenmişti. Türkiye’nin genç üniversiteleri arasında yer alan bu kurum, Atalay’ın vizyonu, akademik birikimi ve göreve getirdiği idealist kadroların çabalarıyla kısa sürede gelişim göstermişti. O dönem henüz taşları dahi döşenmemiş bir üniversite, adım adım inşa edildi. Fen-Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler, Mühendislik, Veteriner Fakültesi, Tıp Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Eğitim Fakülteleri ve Sosyal Bilimler, Fen Bilimleri ve Sağlık Bilimleri Enstitüleri Prof. Dr. Beşir Atalay zamanında açılmıştı. Üniversitenin tüm kadrosu da aynı dönemde göreve başlamıştı. Kısacası, üniversitenin fiziksel yapısına, akademik kadrosuna ve akademik kültürüne kadar birçok unsurda Beşir Atalay’ın emeği var.

Ancak Türkiye’nin çalkantılı dönemlerinden biri olan 28 Şubat sürecinde Prof. Dr. Beşir Atalay, “irtica” iddiasıyla görevden alındı. Atalay, o süreci şöyle anlatıyor: “Üniversite, Millî Güvenlik Kurulu’nun ilk denetlediği üniversite oldu. Bu denetleme sonucunda önlerine ne belge konulursa konulsun zaten akıllarında olan ‘kadrolaşma’ mazeretiyle önce rektörü görevden alıp, sonra kadroları dağıttılar. Anladık ki, ‘Burada büyük kadrolaşma var’ deyip onu araştırmaya gelmişler. Üniversitenin gelişmesi, kampüsü falan umurlarında değilmiş…”

Bu dönemde yüksek yargının bile Genelkurmay’ın gölgesinde hareket ettiği bir ortamda, Atalay’a yönelik bu tasfiye, akademiye değil siyasete dayalıydı. Ne yolsuzluk ne liyakatsizlik… Sadece dönemin ideolojik baskısı.

Tasfiye sonrası Beşir Atalay, siyasete yöneldi. Kurucuları arasında yer aldığı AK Parti hükümetlerinde İçişleri Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı ve Hükümet Sözcülüğü gibi önemli görevlerde bulundu. Beşir Hoca’nın adı en çok, Türkiye’nin yakın tarihinde önemli bir meselelerinden birinin çözümü için başlatılan “Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi”yle anıldı.

2000’li yılların sonunda, Türkiye büyük bir cesaret göstererek, yıllardır çözüm bulunamayan PKK terörü sorununu çözmek amacıyla bir çözüm süreci başlatmıştı. Bu süreçte Beşir Atalay, Türkiye’nin en kapsamlı toplumsal barış projesini hayata geçirme iradesini gösteren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın kurmaylarından biri olarak kritik bir rol üstlendi. Devletin güvenlik aklını, sosyolojik duyarlılığı ve demokratik iradeyi aynı masaya koyan bu sürecin içinde yer aldı.

Kolay bir iş değildi bu. Türkiye’nin yıllardır kanayan yarasına çözüm üretmeye çalışan süreç; saldırılarla, sabotajlarla, provokasyonlarla karşılaştı. Ancak süreç soğukkanlılıkla yürütüldü. Hem çözüm için çaba harcandı hem de sürecin meşruiyeti için devlete yakışan bir üslup geliştirildi. Ülke, o dönemde sadece silahların değil, aynı zamanda karanlık vesayet yapılarına hizmet eden ezberlerin de susturulabileceğini gördü.

Aynı dönemde demokratikleşme adımları da hız kazandı. Kürt meselesinin demokratik yöntemlerle çözümü, ifade özgürlüğü alanındaki ilerlemeler, devlet-vatandaş ilişkilerindeki dönüşüm sürecinde Beşir Atalay’ın katkısı büyüktü. Onun adı, sadece akademik başarıyla değil, demokratik tarihimize düşülen bir notla da anılmalıydı.

Ancak bugün, Kırıkkale Üniversitesi kampüsünden isminin silinmesiyle birlikte sadece bir şahsa değil, bu birikime ve hafızaya da bir çizik atılmak isteniyor. Bu kararı gündeme getiren üniversite yönetimi ve karara evet diyenler, ismi silmenin yapılanları değiştirmeyeceğini ve Beşir Atalay’ın toplumsal hafızadaki yerini ortadan kaldıramayacağını biliyorlar. Aslında üniversite yönetimi hakkında fikir sahibi olmak için resmî web sayfasına bakmak yeterli olur. Sitede, önceki rektörlerin hiçbirine yer verilmemesi, sadece mevcut rektörün görünür kılınması, kararı alan çizginin nasıl bir çizgi olduğunu ortaya koyuyor.

Oysa ilginçtir ki, bugün üniversitenin başında olan Ersan Aslan da Beşir Atalay döneminde bu kuruma yardımcı doçent olarak girmişti. Bugün rektörlük koltuğunda oturan kişinin, o kurucu döneme dair vefa göstermesi beklenirdi. Ama nafile. Beşir Hoca’yı bir kenara bırakalım, geçmişe ilişkin tek bir ismin üniversite web sitesinde yer bulmaması ilginç değil mi? Mevcut yönetimin üniversiteye katkı sağlayan tüm isimler “yokmuş gibi yapması”, vefa, vicdan ve kurumsal hafıza konularında ne kadar duyarsız olduklarını gösteriyor.

Kurumsal yapılar ve kimlikler, hafızalarına sahip çıkarak büyürler. Vefa, kişilere değil, kurumun kendisine duyulan saygıdır. Bir üniversite, geçmişini yok sayarak, inkâr ederek değil; geçmişine sahip çıkarak, onu doğru okuyarak geleceğe yürür. Beşir Atalay isminin kampüsten kaldırılması, bu üniversitenin tarihine karşı bir vefasızlıktır.

Son 10 yıla yakın bir süredir, aktif siyasetten uzak, sivil toplum alanında çalışmalar yapan Prof. Dr. Beşir Atalay’a yapılan bu muamele; sadece bir kişiyi değil, Türkiye’nin yakın tarihine damga vurmuş bir mücadeleyi de yok saymak anlamına gelir. 28 Şubat zihniyetiyle aynı paydaya düşmektir. Oysa Beşir Atalay ismi hem akademik anlamda hem de devlet adamlığı düzeyinde, bu ülkenin mahşeri vicdanında çoktan yerini almış.
Bakın, bir ismi tabeladan silmek kolaydır. Ama ardındaki emeği, hafızayı ve iz bırakmış kişiliği silmek mümkün değildir. Gerçek vefa, bir kurumu kuranlara sahip çıkmakla; hafızaya ve adalete sadık kalmakla mümkündür. Beşir Hoca’nın, 28 Şubatçıların üniversiteye gönderdikleri denetçilerle ilgili söylediği, “Üniversitenin gelişmesi, kampüsü falan umurlarında değilmiş” ifadesi size ne kadar da çok yakışıyor, değil mi?

 

Kaynak: perspektif.online



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER