Tarih: 09.10.2022 12:06

Kim patlattı?

Facebook Twitter Linked-in

Rusya’dan Avrupa’ya doğal gaz ileten “Kuzey Akım1” ve “Kuzey Akım2” boru hatlarına yapılan sabotajların kim ya da kimler tarafından gerçekleştirildiği henüz belirsizliğini koruyor. Analizciler, İngiliz yazar Agatha Christie’nin polisiye romanlarıyla şöhret kazanan, “bu cinayet kimin işine yarıyor” sorusundan yola çıkarak bir ‘olağan şüpheliler” listesi yapıyorlar.

20 milyar dolara mal olan boru hatlarının tahrip edilmesinden tabii ki en büyük zararı Rusya görüyor. Rusya, “Büyük kaybeden” oluyor. Rus gazının ana alıcısıysa Almanya. Böylece ikinci büyük kaybeden, Almanya oluyor. Doğalgaz, Avrupa ekonomisinin motoru olan Almanya’nın endüstriyel enerji tüketiminin yüzde 70’ini oluşturuyor. Bu yüzden analizciler enerji darlığı sebebiyle çıkacak bir ekonomik krizin ”domino etkisi” yapabileceğine dikkat çekiyorlar.

Rusya’nın ihracatınınsa yüzde 80’ini enerji teşkil ediyor. Rusya’nın en büyük müşterisinin Avrupa olduğu düşünülecek olur ise, boru hatlarının tahrip edilmesinin stratejik önemi daha iyi anlaşılır. Enerji hatlarındaki kısıntılar, Rusya’nın Avrupa Birliği’nin kilit ülkesi olan Almanya üzerindeki en önemli kozunu kaybetmesi anlamına geliyor. Ukrayna’nın işgali sebebiyle ağır yaptırımlara maruz kalan Rusya için “enerji kozu” stratejik bir kaldıraç sağlıyordu. Rusya bu kaldıraçtan bir süre mahrum kalacak. Tahrip edilen hatların onarılmasınınsa aylarca süreceği söyleniyor. Kış mevsiminin de etkisiyle Avrupa’nın enerji krizinin derinleşmesi muhtemel.

Peki Avrupa ihtiyaç duyduğu enerjiyi nereden, nasıl tedarik edecek? Bu noktada işin içine, sıvılaştırılmış gaz zengini olan ABD giriyor. ABD Trump döneminden itibaren Avrupa’ya sıvılaştırılmış gaz satmak için girişimlerde bulunuyordu. ABD’nin Avrupa’daki en büyük destekçisi, Polonya. Rus gazından çok daha pahalı olmasına ve tankerlerle yapılan tedarikin hayli uzun sürmesine rağmen Amerikan gazının ilk müşterilerinden birisi de yine Polonya idi.

ABD, Avrupa’nın Rus gazına bağımlılığını artıracağı gerekçesiyle “Kuzey Akım-2”ye karşı çıkıyordu. ABD Başkanı Joe Biden da bu projenin muhaliflerinden biriydi. Biden, Almanya ile ilişkileri soğutmamak amacıyla Trump döneminde Kuzey Akım-2’ye getirilen yaptırımları askıya almıştı. Biden, 7 Şubat 2022’de Beyaz Saray’da Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir araya geldi. Görüşme sonrasında yaptığı basın toplantısında Biden, gazetecilerin “Rusya Ukrayna’ya girerse Kuzey Akım-2 projesi iptal edilecek mi” sorusuna “Söz veriyorum bunu yapacağız” demişti. Ancak Biden bunu nasıl ve hangi yolla yapacakları konusunu es geçmişti.

Bu yüzden analizciler saldırının olağan şüphelileri arasında ilk sırayı ABD’ye veriyorlar. Amerikalı şahinlerse saldırının failinin Rusya olduğunu iddia ediyorlar. Rusya’nın kendi hatlarına neden sabotaj yaptığı sorusuysa cevapsız kalıyor. Dünyaca ünlü Amerikalı ekonomist Prof. Jeffrey Sachs ise baş şüphelinin ABD olduğuna dikkat çekiyordu. Rus karşıtı şahinlere göre bu yorumlar “temelsiz bir komplo teorisi” veya “Rus dezenformasyonu”dur.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ise sözkonusu saldırının kimsenin çıkarına olmadığını savunuyordu. Blinken’a göre bu durum Avrupa açısından alternatif enerji kaynaklarının tedariki bağlamında çok önemlidir ve gelecek yıllar için muazzam bir stratejik fırsat sunuyor. Blinken Avrupa’nın doğalgaz tedariki için yegane alternatifin ABD olduğunu da söylüyordu.

Sabotaj ile ilgili ilginç bir yorumsa Polonya’nın Savunma ve Dış İşleri eski Bakanlarından Radoslaw Sikorski’den geldi. Sikorski Twitter’da yayınladığı mesajında gaz sızıntısının fotoğrafını paylaşarak “Teşekkürler ABD” diyordu. Sosyal medyada geniş yankı bulan mesaj daha sonra Sikorski tarafından silindi. Halen “Avrupa Parlamentosu” üyesi olan Sikorski “Kuzey Akım-2”nin şiddetli muhaliflerinden biriydi. Diğer yandan Sikorski, şahin Neo-liberaller ve Neoconlar’ın sesi olarak nitelenen Amerikalı gazeteci-yazar Anne Applebaum ile evlidir.

Birçok Amerikalı stratejist, Sikorksi’nin alaycı bir dil kullandığını, ABD’nin saldırının arkasında yer aldığını kastetmediğini savunuyorlar. American Enterprise Institute’dan Elisabeth Braw ise “son derece aptalca” diye nitelediği mesajın Ruslara ‘etki oyunu’nda üstünlük sağladığını belirtiyordu. Braw, sosyal medya kullananların daha sorumlu davranmasını salık veriyordu. Ne var ki bu tartışmalara yol açan Sikorski’nin kendisiyse ‘sessiz’ kalmayı tercih ediyordu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —