Tarih: 28.01.2021 11:47

Kâğıttan Kaplanlar: TOBB, TESK, TÜSİAD ve MÜSİAD

Facebook Twitter Linked-in

TESK başkanı Sayın Bendevi Palandöken, Cumhurbaşkanımızın “Fiyat artışlarını engellemek için gerekirse, her dükkâna bir kolluk kuvveti koyarız” dediğini söyledi. 

Bir gün sonra da bu bildiri ortaya çıktı. 

Korktular. 

Sayın Cumhurbaşkanımız kızdı mı, yanlışa doğruya bakmadan, kolluk kuvvetleriyle veya diğer yetkililerle fiyat kontrolleri yapar mı? Yapar. 

Bildiri, Türkiye’nin önceliği fiyat istikrarıdır, yani enflasyonun indirilmesidir diyor. 

Başka? 

Fiyat kontrolleri yapılacaksa özel sektör ve kamu birlikte çalışsın; eğer bir müdahale olacaksa da veriye dayalı olarak yapılsın, keyfi ve zecri tedbirler uygulanmasın. 

Başka. 

Cumhurbaşkanımızın konuşmasında geçen katma değeri yüksek yeni teknolojik yatırımları ülkemize çekmek için yatırım ortamının iyileştirilmesi ve öngörülebilirliğin artırılmasını istiyorlar. 

Klişe doğrular. 

Başka? 

Tüm fiyatların serbest piyasa koşulları içinde oluşmasını istiyorlar. 

Yani brüt kârları % 40 olan firmaları kârlarını 30’a; 30 olan ‘20’ye; 20 olan 15’e düşürsün gibi üyelerinden bir talepleri ve topluma bir vaatleri yok. 

Başka? 

“Küresel ve yerel fiyat dinamiklerinin sektörel bazda yakından izlenmesine ve ürün gruplarında görülen maliyet dinamiklerinin ve arz talep dengesizliklerinin…”  

Son zamanlarda, küresel ölçekte, başta ham yağ, buğday, mısır, şeker, pamuk, vs. olmak üzere pek çok üründe fiyatlar çok yükseldi; bu küresel gelişmeyi dikkate alarak fiyat gelişmeleri değerlendirilsin. 

Demir, bakır, alüminyum gibi metallerde de %50’ye yakın, plastik hammaddesi olan polietilen, PVC, Polipropilen, ABS, vs. gibi hammaddelerin fiyatında da %80’i aşan artışlar oldu.  

Tüm dünyada hammadde fiyatları çok arttı, Türkiye de bu hammaddelerin tamamında net ithalatçı, durum bu olunca, fiyat artışları kaçınılmaz; lütfen bunları görün ve kızmayın Sayın Cumhurbaşkanımız diyorlar. 

Yani üstü örtük olarak, “keşke yükselmeseydi fakat enflasyon yükselecek; lakin bunun sorumlusu biz değiliz” demeye getiriyorlar. 

Bu bildiri ve başka mecralarda ve bu örgütlerin alt düzey mensuplarının talepleri biraz daha somut: Eğer mümkünse, plastik hammadde üreticisi PETKİM ihracat yapmasın, malları bize satsın ve kulağı çekilsin ki, bize ucuza mal satsın. İthalatta, gümrüklerde alınan bazı vergi ve masraflar alınmasın. Keza, Erdemir Ereğli, Murgul Bakır ve Seydişehir Alüminyum vs. gibi kurumlarda bizi kayırsın demeye getiriyorlar. 

Hükümet de vergiler ve yönetilen-yönlendirilen ürünlerin fiyatları konusunda mutedil olsun fazla zam yapmasın vs. ima ediyorlar. 

NİHAİ BAŞARI GÖSTERGESİ İŞSİZLİKTİR 

Enflasyon, büyüme, dış ticaret, krediler, faiz oranları, vergi, iç ve dış borçlar, vs. gibi ilgili bütün verilerin nihai tek göstergesi işsizlik oranıdır. 

TÜİK verilerine göre, Ekim 2017’de, Türkiye’de istihdam edilenlerin sayısı 27.839.000 kişi ve işsiz sayısı da 3.386.000 kişiydi. 

Ekim 2020 verilerine göre çalışan sayısı 1.150.000 azalarak 26.689.000 kişiye düşmüş; işsiz sayısı da 3.976.000 kişiye yükselmiş. 

Gerçek fotoğraf çok farklı. 

2007 -2017 döneminde, her yıl ortalama 910.000 kişi iş bulmuştu. 

Yani Ekim 2020’de gerçek işsiz sayısı: 3.976.000 + 1.150.000 +  2.730.000 (910.000*3=) = 7.856.000 (Yedimilyon sekizyüz ellialtı bin) kişidir. 

Ak Parti’nin işsizliği azaltabileceği veya ekonomiye düze çıkarabileceğiyle ilgili hiçbir umut taşımıyorum. Bu yüksek işsizliğin diğer müsebbibi de yukarıdaki “dört kâğıttan kaplan”ın ta kendileridir. 

Bu kurumların korkutulmuş ve sindirilmiş olduğu çok açık. 

Türkiye’de kredi almış işletmelerin yaklaşık olarak %10’u batmış, %20’si batmakta %20’si sürünmektedir fakat %50’sinin işleri hala iyidir. 

Bu kurumları da işleri iyi giden işletmelerin sahipleri, adeta kaydı hayat şartıyla yönetmektedir. 

Makam ve mevkilerini veya işletmelerini hükümetin hışmından korumak amacıyla sindirilmeye ve eyyamcılığa rıza gösterenler, her zaman kârlı çıkmayabilir. 

Yanlışlara karşı sessiz olmak, bazen çıkarları koruyabilir fakat doğruları savunmak itibar artırır. 

İtibarsızlaştırılmış bir toplumdan yüksek ve makul bir ekonomik performans hasıl olmaz. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —