Kenarda oturmak ile olmaz

Dün arkadaşım aradı. “Bir ay kadar önce salgını konuştuğumuzu hatırlıyor musun” diye sordu.

Kenarda oturmak ile olmaz

Dün arkadaşım aradı. “Bir ay kadar önce salgını konuştuğumuzu hatırlıyor musun” diye sordu. 

Nasıl unutabilirim ki?

O konuşmanın ardından acaba başka yerler nasıl görüyor diye merak etmiştim. 

İngiltere ve ABD’deki bazı tanıdığım yatırım uzmanlarına da sormuştum.  Niye kimse kıpırdamıyordu? Devletlerden ciddi bir adım gelmediği gibi, piyasalarda da bir reaksiyon yoktu. 

Dün o arkadaşım yeniden aradı. Piyasaları kastederek “Yahu bu nasıl sert tepki” diye soruyordu. 

Tabii ki kimse bilmiyor.

***

Efendim kolonya  fiyatı şu kadar artmış, sabun fiyatı bu kadar... İyi de tepkimizi sert gösteren tüketicinin de hiç hatası yok mu? 

Ama asıl sorun yönetimseldir. 

Bizim için söylemiyorum bunu. Tabii ki biz de aynı pota içindeyiz. 

Trump ne yaptı? İtalya ne durumda? 

ABD sağlık sistemi bu açıdan en korkulan sistem. Paran yoksa tedavi için salgın ne yazar. Trump sigorta şirketleri ile anlaştıklarını söylüyor. Hadi bunu doğru kabul edelim. Ya sigortası olmayanlar...

Hemen herkes devletlerin bir şeyler yapmasını bekliyor. Bizde de marketler sorgulansın, stokçular cezalandırılsın isteniyor. 

Ama olmuyor.  

Bu hafta iki kez yeni bir değişim sürecine dikkat çeken konuyu ele aldım. “Virüs ekonomide eski dengeyi yıkıyor” ve “Eski kafa sermaye devri bitti” başlıklı yazılar. 

Yeniden söylemek istemiyorum. Bu sadece bir virüs meselesi değil. Burada çok hassas dengeler (belki de dengesizlikler) üzerine kurulu ekonomik ve toplumsal sistem-düzen çatırdıyor. 

Konuştuğum her ekonomi uzmanı “Sorun sadece virüs değil. Bakın Çin, G. Kore, Vietnam gibi ülkeler kontrolü sağladılar. Ama sorun Batı ülkeleri. İran zaten içine kapanık ve sistemi bile olmayan ülke. Ama Batı sistemi sorun. Virüs geçse bile o sürede duran ekonomiye sadece havayolu şirketleri değil, zincirleme reaksiyon ile hangi şirketler ve finans kurumları dayanabilir”. 

Galiba asıl mesele bu. 

İnsanoğlu virüse ne kadar dayanabilir sorusu kadar, bu ekonomiler borçluluğa ne kadar direnebilir sorusu öne çıkıyor. 

Elbette bir can ekonomi ile kıyaslanamaz. Ama şu an piyasalar açısından çok zor sorular aynı eksende yaşanıyor. 

Daha önceki iki yazımda belirttiğim gibi... Kimin batması ile kim batırılmayacak kadar kıymetli arayışları yeniden başlıyor. 

Özel mal - kamusal mal tanımları yeniden şekilleniyor. 

Büyük bir değişim yaşanacağı aşikar. Bu değişim fikirler ve politikalar üzerinden de yaşanacaktır. 

Ama şu anda deprem gibi bir ortam var. Her şey adeta yıkılıyor.   Bu yıkım esnasında kimse değişimleri göremeyebilir. Ama korona virüsü çıktığında bunu ciddiye almayan piyasaların yıkıldığı gibi, yönetimler de yıkılacaktır. 

Kenarda oturmak, seyretmek çare değil. Yeni anlayışları, yeni fikirleri, yeni yol haritalarını çizmek gerekiyor. 

İşte o nedenle ülkemizde de yeni yeni oluşumların ve fikirlerin katkısı önemlidir. Ülkemizin bir an önce kendine çıkış yolları bulacak farklı düşünce politikalara hazırlanması gerekiyor.