Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Kayıp Aranıyor!

Edebiyatçı yazar Ethem Erdoğan, şair ve yazar Özcan Ünlü’nün, Çıra Edebiyat’tan çıkan “Benim kayıp Şairlerim” adı eserini değerlendirdi.

Kayıp Aranıyor!

Medeniyet tarihinin önemli şubelerinden biri de edebiyat tarihidir. Bir medeniyet sahasında farklı havzalar, yani farklı milletler olabilir. İslam medeniyeti içinde Endülüs, Osmanlı vbg. Dolayısıyla burada esas olan bir millete ait olan edebiyat tarihidir. O milletin yüzyıllar içinde yaşadığı duygusal ve düşünsel değişmeleri gösteren kişi ve edebi verimleri inceleme işi de edebiyat tarihinin meselesidir. Bir milletin edebiyatı, o milletin ruhunu ve hayatını gösteren önemli ölçütlerdendir. Edebiyat, toplumun bir üretimi-yapısı olup kendisini üreten toplumun diğer yapılarına bağlı ve onlarla uyumludur.

Yukarıda anlatılan tanımlama için elbette bir fail gerekir. O da edebiyat tarihçisidir. Sanatçının istisnai durumlarını ve farklarını, onun dilini, zevkini, edebî karakterini inceler. Sanatçının çağdaşlarından ayrıldığı noktaların tespitini yapar. Çıkan edebî eserlere yönelik araştırmalar yapar. Yazarı eserinden hareketle tanımaya / tanıtmaya çalışır.

Özcan Ünlü edebiyat tarihi bağlamına giren önemli bir eser yayınladı. Önem hem edebiyat tarihi açısından hem de eserin kendiliğinden kaynaklı. Yazar eserin önemini telif sebebinde açıklıyor. Sebebi telif Sezai Karakoç'un, kendi varoluşunu geleneğe saldırmak, bunu da putları devirmek gibi genel geçer bir kılıfa sokmak şeklinde adeta türedi bir güruh için yaptığı şu değerlendirmeler üzerine inşa etmiş: "…Gençlerin kopardığı bu çığlık, gerçekte, çoğu kez, geçmişin büyük şiir gerçeği önünde, kendisinin yeni bir şey yapamayacağı inancı, şuuraltı inancını, kapıldığı korku ve paniği kendisinden bile saklama gayretidir." Yazar, eseri hazırlama sebebini "Benim Kayıp Şairlerim kitabının üstadın altını çizdiği bu kaygının ya da tespitin ürünüdür." Şeklinde açıklıyor.

Şair Özcan Ünlü'nün, öğrencilik yıllarında şiire beraber başladığı ancak zamanla yol ayrımına gelen dostlarını, bir dönem şiir yazıp sonra farklı alanlarda önemli işler yapan, ortalama şiir okurunun hatırladığı şu isimleri teşrih edip şiire geri çağırıyor. Osman Sarı, D. Mehmet Doğan, Mustafa Kutlu, İhsan Sezal, Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Kot, Ahmet Sıvacı, Mehmet Ali Bulut, Âlim Kahraman, Mustafa Çelik, Ahmet Tezcan, Hüseyin K. Ece, Ömer Erinç (Duran Boz), Cafer Turaç, Mustafa Yürekli, Gıyasettin Ekici, Ahmet Veske, Yılmaz Daşçıoğlu, Mehmet Akif Kireççi, İdris Özyol, Bedri Gencer, İbrahim Kiras ve Hakan Albayrak gibi isimleri birer şiiriyle okura hatırlatıyor. Özcan Ünlü kayıp şairlerinin biyografileriyle de hafıza tazeliyor.

Kitabın arka kapak yazısı şöyle: Hayatlarının belli bir döneminde yolu şiirden geçen ustalara, yazmaya şiirle başlayan dostlara bir saygı duruşudur bu kitap...
Dergilerde veya kitaplarda kalmış şiirlerinden tadımlık da olsa örnekler sunmaya çalıştım.
Bu isimlerden bir kısmına 'kayıp şair' demek doğru olmaya- bilir. Şiir yazmıyor ama yaşıyor olabilirler; bu da anlamlı bir şeydir.
Fakat biz okurları olarak onları yeniden şiire davet ediyoruz. Buna hakkımız var...

120 sayfalık kitapta, 23 şairimizin kısa özgeçmişi, edebi yolculuğu ve ilk yayınladığı şiirlerden bazı örneklere yer verilmiş. Kitabın sunuş yazısında ayrıca "Hayatlarının belli bir döneminde yolu şiirden geçen ustalara, yazmaya şiirle başlayan dostlara bir saygı duruşudur bu kitap... Dergilerde veya kitaplarda kalmış şiirlerinden tadımlık da olsa örnekler sunmaya çalıştım." İfadeleri var. İlaveten Ünlü'nün davet cümlesi de kıymetli: "Fakat biz okurları olarak onları yeniden şiire davet ediyoruz. Buna hakkımız var..." Ünlü listedeki bazı isimlerin "kayıp" sayılmaması gerektiğini açıklıyor. Kendi içlerinde şiiri yaşadıklarına değiniyor. Bendeniz de bu kanaatteyim. Şiirden mutlak kopuş yoktur. Hiç olmamıştır. Ona ilham edilen anlam devam eder eğer o şiiriyet veren tarafından geri alınmadıysa. (Bu da müktesep hak sayılsın.) İlham edilen anlamı, şiirize hale getirip getirmemek o kişinin tercihidir. Bu işin diğer tarafı da şudur: bir şairin bir şiir yazmış olması bile ona şair vasfını sağlar. Misal, "Süzme çeşmin, gelmesün müjgân müjgân üstüne / urma zahm-i sîneme, peykân peykân üstüne" gazeli Rasih'in tek şiiridir. Üstelik 1700'lerden beri okunmaktadır. Hatta bazı şairler şiir yürüyüşünü tamamladığı kanaatinde olabilir. Üstelik yazarın da belirttiği üzere bazı şairler kayıp değil. Osman Sarı'nın Taş Gazelini hatırlamayan var mı acaba? "Taş taş değil bağrındır taş senin…" Ömer Erinç'in toplu şiirleri de yenice çıktı. Ayrıca Mehmet Efe'nin şiirleri, Cafer Turaç'ın şiirleri pek çok okurun hafızasında hala…

Özcan Ünlü edebiyatımız için kıymeti harbiyesi olan ama teslim edilmemiş bir değer. Bu eserde edebiyatımızın birçok şair-yazarını gündeme getiriyor yeniden. Kitaba aldığı kişilerle tanışmasını, onlarla yaptığı sohbetleri, onların bir aydın olarak tavırlarını anlatıyor. O yazarların yaptıkları diğer işlere de değiniyor. Bu meseleler aslında edebiyat tarihçisi ve eleştirmenler için çok ciddi kaynak. Çünkü elim kalem tutan herkesin bir gün birilerinde karşılığı olacaktır. Bu karşılık teşrih masasına yatırıldığında zihniyeti de öncelikli meseledir. O kişinin zihniyetinin tespiti sadece yazdıklarından değil aynı zamanda hakkında yazılanlardan da görülebilecektir. Dolayısıyla Ünlü, sorumluluk sahibi bir araştırmacının, bir edebiyat tarihçisinin yapması gerekenleri yapmış oluyor. Dili ve anlatımı arı duru bir kitap var elimizde. Bu durum okuyanla arada kanal sorunu olmayacağını söylüyor bana. 80'li 90'lı yıllara götürüyor, farklı isimler üzerinden bir dönemin kültür ortamı hakkında bilgiler veriyor. Benim Kayıp Şairlerim umalım ki hak ettiği ilgiyi görsün.

Bir zaman dost olduklarımızın başka bir zaman yabancı oldukları malumdur. Bu yabancılığa sebep olabilen hayatın gaileleri hepimizi etkiler. Bu gaileler, siyaset, iş, akademi, bürokrasi vb olabilir. Özcan Ünlü de kitaptaki bazı kişilerle ilgili bu neviden açıklama yapıyor. Bu da hayatın tabiatı gereğidir.

Ahmet Tezcan çok sevdiğim bir adam. Kendisiyle 2016'da tanışmıştık. Ancak öncesi ve sonrası ürettiği pek çok şeyi takip etmişliğim var. Çoğu kişi bilmez, mesela onun Mihrali dizisine güçlü katkıları olmuştur. Sarı, Kafirun ve Abbara gibi önemli romanları vardır. Çocuk kitapları da cabası. Dergi de çıkarmıştır (Çağrışım). Şairliğini gazeteciliğe, tv'ye, dizilere (Yedi Güzel Adam), romanlara dağıtmıştır. (Bu iyi mi kötü mü tartışılır.)

Bir zamanlar çok ciddi takip ettiğim bir başka isim de yer almış kitapta. İdris Özyol. Yeni Şafak kültür sayfasında güçlü yazılar yazar ve bazı haberlerde İ. Ö. Kısaltması kullanırdı. Hatta bazı arkadaşlar bu kısaltmayı İsmet Özel zannediyordu. 28 Şubat döneminde gazetede ve tv'de onun sıkı takipçisiydik. Doğru bildiğini anlatmaktan çekinmeyen biriydi. Ama onun 1992 Varlık şiir ödülü aldığını bilmiyordum. (Bu eserin bana kattıklarından…) İ. Ö nerde? Antalya'da imiş. Niyesini kendi biliyor elbette.

D. Mehmet Doğan merhum ismiyle aşina oldum hep. Lise yıllarımda en çok etkilendiğim iki kitaptan birinin yazarı olarak (Batılılaşma İhaneti (D. Mehmet Doğan) –Diğeri Temellerin Duruşması (Ahmet Kabaklı)'dır.) ve üniversite yıllarımda sözlük yazarı olarak tanıyordum. 2000'lerin bir noktasında şehrime bir konferans için geldiğinde tanıştık. Dönüşte onu Ankara'ya götürmeye gönüllü olmuştum. Onun bazı kitaplarıyla ilgili yazılar da elbette. Rahmetli de başka kitaplar yolladı. Sonra bir gün TYB temsilciliği teklif edildi. İlah.

Kitap bize ne söylüyor o halde? Kitap bize çok şey söylüyor. Bir kere okura bir kültür haritası sunuyor. Yeni okuma listesi veriyor. Bu çalışmada geçen isimleri, o isimler etrafında gelişen kültürel çevreyi, o çevrede üretilen kültürel mahfili değerlendirebilir okur. Bunu yaptığı takdirde 1980-1990 dönemlerine dair edebi mahfilleri görme şansı var ki bu düşünüldüğünden ya da sanıldığından daha değerlidir. O mahfillerde yetişir şair. Bütün bu anlatılanlar bir medeniyet fikrinin oluşmasına giden yoldur. Bu yolun kişiye sağlayacağı birikim az buz bir şey değildir.

Kitap bize kültüre dair bir perspektif veriyor. Bu bakış açısı Yeni Şafak kurulduğunda "bizim de bir gazetemiz oldu" sevincinin süreğidir. Bu sürek "savunan adam" yazısını yıllar boyunca tekrar tekrar okumaktır. Kültür ve medeniyet fikri batının içimizde satılık adam bulamaması idealidir mesela. Yazar bize bu kitapla bir medeniyet fikrine dönük çıkarımlar sunuyor. Eğitim ve kültürde iktidar isteyenler, ey diye sesleneyim. Bu türden edebiyat tarihi ürünü eserlerin okunması, sayılarının arttırılması gerek. Bunu elbette sistematik bir çalışmayla yapmalı. Nihayetinde ulaşmak gereken bir büyük medeniyet var. Medeniyet fikri olan, bunu kültürle beslemeyi düşünenler, edebiyat öğrencileri ve öğretmenleri bu eser tam sizlik.

Benim Kayıp Şairlerim

Özcan Ünlü

Çıra Yayınları

120 sayfa

2024 İstanbul



Anahtar Kelimeler: Kayıp Aranıyor!

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER