Tarih: 06.01.2021 17:47

Katar’a ambargo bitti.. Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör tepkisi.. MSB’den ilginç açıklama..

Facebook Twitter Linked-in

Suudi Arabistan, yanına diğer Körfez ülkelerini de alarak, 2017 yılı haziran ayında, 17 maddelik bir gerekçe eşliğinde ambargo uygulamaya başladığı Katar’la barıştı. İki ülke sınırlarını dün yeniden açtı.

Konuya ilişkin haberleri bizim gazetelerde okurken gelişmenin en ilginç yönüne hiç temas edilmediğini görüyorum. 

İki ülkeyi barıştıranın, Donald Trump’ın damadı da olan danışmanı Jared Kushner olduğu yönüne.

Böyle bir gelişme bekleniyor muydu? 

Kendi hesabıma bu soruya cevap verebilirim: Evet, bekliyordum.

16 Ağustos tarihli yazımdan bir bölümü aktarayım:

“Türkiye’nin en yakın olduğu Arap ülkesi hangisi? Katar değil mi? Şu günlerde Katar ve İsrail arasında da daha önce pek farkına varılmamış temaslar sürdürülüyor.

İsrail istihbarat örgütü Mossad’ın başındaki Yossi Cohen ülke yöneticileriyle görüşmek üzere birkaç gün önce Katar’ın başkenti Doha’daydı. Bu onun oraya ilk gidişi de değil. Geçtiğimiz Şubat ayında İsrail ordusunun Gazze’den sorumlu komutanı Herzi Halevi ile birlikte Doha’daymış Cohen.

Gerçi müzakere tek maddeliymiş; Mossad, Hamas görevlilerine maaşlarını ödeyebilsin, ihtiyaç sahiplerine yardım yapabilsin ve en önemlisi Gazze’nin enerji ihtiyaçları karşılanabilsin diye Katar’ın yapmakta olduğu para yardımını devam ettirmesini istemekteymiş

Müzakeredir, ‘Tamam, yardıma devam edelim’ cevabından sonra neler konuşulduğunu bilemezsiniz.”

Jared Kushner ile Avi Berkowitz geçen ayın ilk günleri Doha ile Riyad arasında mekik diplomasisi yaptılar ve sonuca ulaşıldı. Mike Pompeo’nun bölgeye yaptığı veda gezisinin Suudi Arabistan bölümüne İsrail başbakanı Benjamin Netanyahu da katılmıştı.

Ambargo kaldırma kararı alınırken Katar’a karşı iki konu ön plandaydı. El-Cezire TV kanalının yayınları ile Emir’in İran ve Türkiye ile yakınlığı… 

Pazarlıklarda bu iki konuyla ilgili mutabakatın ne olduğunu bilmiyoruz. Bizim dışişleri bakanlığı gelişmeden duyulan memnuniyetini duyurdu. İran dışişleri bakanı da Twitter üzerinden benzer bir açıklama yaptı.

Erken olabilir bu açıklamalar.

Boğaziçi’ne yeni rektör ve tepkiler

Ekonomide ve hukuk alanında ‘reformlar’ yapılacağı duyurulan ülkemizde en itibarlı eğitim kurumlarından Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör ataması tepkilere yol açtı. AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından rektör atanan Melih Bulu’nun siyasete meraklı biri olduğu anlaşılıyor. Kendisinin AK Parti’den milletvekili olmak üzere başvurusu var; ama aday gösterilmemiş…

Tepkiler siyasi kimliği açık böyle birinin atanmasına…

Siyasetin 24 saat yaşandığı bir ülkede herkesin bir partiye ilgi duymasını doğal karşılamak gerekir. Melih Bulu’nun durumu bu yönüyle fazla özel sayılmaz. Eminim diğer rektörlerin de kendilerini yakın buldukları bir parti vardır. Keşke üniversitelerin başına partizanlık yapabileceği düşünülebilecek kişiler atanmasa. Şu anda tam 10 üniversitenin rektörü daha önce AK Parti’de milletvekilliği yapmış hocalar…

Melih Bulu bir yıl önce bir vakıf üniversitesine rektör atandığında hiçbir yerden tepki gelmemişti. Bir özel üniversitesinin de kurucu rektörlüğünü yaptığı YÖK tarafından açıklandı. Aynı açıklamada kurucularının elinden alınıp kapatılan Şehir Üniversitesi’nde dekanlık yaptığı bilgisi de var.

ODTÜ mezunu, yüksek lisansı ve doktorası Boğaziçi Üniversitesi’nden… 

Melih Bulu’yu tanımam, adını atanması sonrası başgösteren tepkiler sırasında duydum; rektör olarak atanmasına itiraz için kendisinin şahsıyla ilgili bir sebep göremiyorum.     

Yine de tepki çekiyor. 

Üniversitenin öğrencileri, öğretim üyeleri ayakta. Toplumun önem verilmesi gereken kesimlerinden de tepkiler geliyor. 

Sanki tepkilere sert mukabelede bulunulmasa, işin içine güvenlik güçleri karıştırılmasa, üniversitenin kapılarının kelepçelerle kapatılması garipliklerine başvurulmasa bir süre sonra yumuşayıp sona erebilecek gösteriler, bu aşırı müdahaleler yüzünden hiç sona ermeyecekmiş görüntüsü veriyor.

Boğaziçi Üniversitesi’nin bir önceki rektörü Prof. Mehmed Özkan da atandığında üniversite dışından olduğu için “Kayyım olarak atandı” yolunda tepkilerle karşılaşmıştı, ama dört yıl boyunca rektörlük görevini sürdürdü. 

“Tepkiler -hatta tepkilerin büyümesi- isteniyor mu?” diye düşünmeden edemiyorum.

Eğer birilerinde böyle bir arzu varsa, o arzunun sahiplerine, toplumsal hareketlenmelerin kimseye -ülkeye de- yararı olmadığını hatırlatmak isterim.

Milli Savunma Bakanlığı’ndan açıklama

Milli Savunma Bakanlığı (MSB), bu sabah, ‘gündemdeki tartışmalarla ilişkili’ olduğunu özellikle belirterek şu açıklamayı yaptı:

“Millî Savunma Bakanlığı, tüm birlik ve kurumları ile başta FETÖ, PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleri olmak üzere;
 
Her türlü tehdit ve tehlikeye karşı; asil milletimizin sevgisi, güveni ve duasından aldığı ilhamla, ‘Ölürsem şehit kalırsam gazi’ anlayışıyla yurt içinde ve sınır ötesinde görevlerini kahramanlık ve fedakarlıkla ifa etmektedir.
 
Peygamber Ocağı olarak da bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri, binlerce yıllık şanlı tarihimizden süzülüp gelen milli, manevi ve mesleki değerleriyle;
 
-Aklın ve bilimin ışığında,
-Anayasa çerçevesinde,
-Yasalar ve Sn. Cumhurbaşkanımızın direktifleri doğrultusunda,
-Sıralı amir ve komutanların emir ve komutasında,
-Milletinin emrinde, görevinin başındadır.
 
Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizin ve milletimizin güvenlik ve bekasını hedef alanlara ve her kim olursa olsun millet iradesini hiçe sayarak anti-demokratik arayış içinde olanlara karşı mücadelesini azimle sürdürmekte kararlıdır.”

Açıklama hangi güncel tartışma ile ilgili? Kime cevap? Böyle bir açıklamaya neden ihtiyaç duyuldu?

Doğrusu bu sorularıma kendim cevap bulamadım.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —