(KARŞI) TARAFSIZ BÖLGE

Veysi DÜNDAR'IN "KONUYA DAİR" ANALİZİ...

(KARŞI) TARAFSIZ BÖLGE

Programın adı “Tarafsız Bölge”.
Ancak ‘bitaraf olanın bertaraf olduğu düzen’de, tarafsızı siz taraksız ya da parafsız diye okusanız da olur.
Sözcükler uzun süredir manasını yitirdi. Ne demişti baro başkanı: “konu vatansa gerisi teferruattır”. Burada ‘vatan= biz’ dediğinizde “bizden başkası teferruat” diyerek işin içinden çıkan tavır bize ışık tutuyor.
Eğer karşı taraf diye bir şey yoksa tarafsız olmak dünyanın en kolay işi. Taraf olmaya gerek yok, çünkü karşıda zaten taraf yok.

Tarık Bin Ziyad, Fas’tan İspanya’ya çıkardığı ordusuna dönüşün na-mümkün olduğunu anlatmak için kullanmıştı ‘gemileri yakmak’ terimini.
Dönmek isteyen gemi bulamasın istemişti.
Tarafsız Bölge gemileri yakalı çok oldu. Amaç tabii ki Endülüs’ü fethetmek falan değil. Amaç eski Türkiye’nin yarattığı en fiyakalı markalardan birinin üzerinden, bitaraf olanın nasıl bertaraf olduğunu Yeni Türkiye’de uygulamalı göstermek.

Türkiye havuz medyasının spektrumunun uç noktaları var.
Bir tarafta kendini hala Tarafsız Bölgede olduğuna ikna edebilen bir uç nokta, diğer tarafta depremi dahi ahlaki kriterlere bağlayabilen bir uç nokta.

Havuzun içinde dolaşan trenin vagonlarından birine biniyorsunuz, karşınızda Celal Şengör’e laf yetiştiren bir figür buluyorsunuz. O vagondan bir diğerine geçiyorsunuz, bu defa Celal Şengör zaten muhatap değil. Çünkü depremin amili zaten zemin tektoniği falan değil, deprem ahlak yoksunluğunun zavallı halklara bir cezalı ezası.

Özetle tek bir tren var ve bu trenin dolaştığı bölgenin genel adı “Tarafsız”. Çünkü ortada taraf kalmadığı zaman da aslında siz kendinizi tarafsız olarak ifade edebilirsiniz. Hiçbir sıkıntı da duymazsınız.

Tarık Bin Ziyad’ın gemileri yakması gibi havuz treni de diğer tarafla köprüyü atıp kendi bölgesinde dolaşmaya başladığından beri artık tarafsızlıktan bambaşka bir anlam çıkmaktadır. 

Tarafsız; iki taraf arasında ortada olmak değil, karşıda bir taraf olmadığını bilmek manasındadır. Peki bu nasıl mümkün oluyor? Sadece İstanbul’da 800 bin fark yiyen bir iktidarın karşısında taraf olmadığını iddia etmek nasıl oluyor da mümkün oluyor..?

Aslında burada devlete sığınmış, devletin tarafında olmanın konforundan söz ediyoruz. Devleti cisminde temerküz etmiş, parti başkanının aynı zamanda tarafsız bir Cumhurbaşkanının yetki ve haklarını kullandığı düzenin doğal bir sonucunu deneyimliyoruz.

Parti’nin sözcük anlamı dahi kısımlara ayırmak iken, parti başkanından herkesin aynı uzaklıkta olacağının umut edildiği bir Cumhurbaşkanlığı yapısı üretirseniz, elinizdeki ‘Tarafsız Bölge’ de bu olacaktır.
Bununla yetinmek zorundasınız.

Partili (yani Latincesi ile Partiri ‘parçalanmış/bölünmüş’) bir yapının, Cumhurbaşkanı ile özdeşleşmiş devlet ve onunla özdeşleşmiş bir basın.
Bu yuvarlağın neresinde durursanız durun gideceğiniz yer aynıdır.
Dairenin başladığınız yere sizi döndürmek gibi bir hususiyeti vardır.

Kendisiyle bu denli barışık olarak ‘Tarafsız Bölge’ adını (hala) kullanmanın sırrı burada yatıyor. “Tarafsızım, çünkü artık tarafa ihtiyaç duymuyoruz. Taraf eskiden söz konusuydu, artık tek bir taraf var ve bizim varlığımız bu tarafın varlığı ile kaim.”
‘Tarafsız değil (Karşı) Tarafsız…’

Tarafsız Bölge’de 4,5 yılda konuk profilinde yaşanan değişimin bizi şaşırtmaması hatta deyim yerindeyse delirtmemesi ancak bu gerçeği anlamamızla mümkün.
Güçler ayrılığının rafa kalkması derken, 4. güç olan basının da bundan nasibini almamasını beklemek safdillik olurdu. Burada kağıda basılan gazetenin, geleneksel televizyondan haber izlemenin “out” olması işi bozdu. Kimse artık gazete okumak için ithal kağıda (çünkü artık memlekette SEKA yok), haber seyretmek için bandrolu ödenmiş tv setlerine muhtaç değil.

Havuz medyası suya dayanıklı bir tüpün içinde trenini bölgesinde/havuzunda dolaştırıyor. ‘Karşı Taraf’la arasında koca bir deniz ya da göz alabildiğine bir uçurum var.
Ancak bazen sorun gözlükte de olabiliyor.
Sizin koca bir deniz sandığınız aslında ufak bir su birikintisi, uçurum sandığınız mesafe ise bir merdivenin basamağından ibaret.

‘Karşı Taraf’ denizi bitirmiş uçurumu doldurmuş treninizin camından sizi seyrediyor ve “ne yapıyor bu adamlar, bu lunapark treninde?” diyor. Cama yapıştırdığınız görseller sizi yanıltmasın; Transsibirya ekspresinde değilsiniz, en çok Bostancı Lunaparkında oyun treninde gezmektesiniz.

Tarafsız Bölge’sini dağın zirvesine kuranların dikkate almaları gereken risk:
“Zirveler biraz rüzgarlı, biraz dar, biraz da engebeli olur ve illa ki zirveden aşağı inilir.”