Tarih: 17.06.2020 17:43

Kadınlarımıza yapılan örgütlü namussuzluk

Facebook Twitter Linked-in

Sosyolog yazar Ergun Yıldırım Analiz Etti...

Kötülükleri yarıştırmak gibi bir huyum hiç olmadı. Kötülük, kötülüktür. Kime yapılırsa yapılsın fark etmez. Şimdi medyada “organize kötülükle” karşılaşıyoruz. Burada kadınlar kurban seçiliyor. Doğrudan toplumun namus duyarlılığı kaşınıyor. “Cüret et” nihilizmiyle hareket ediliyor. Kadınlarımıza ağza alınmayacak en berbat ve en aşağılık laflar söyleniyor. Siyasal ve kültürel kutuplaşmayı kadın cinsiyeti üzerinden yapıyorlar. B. Demirtaş’a yapılan hakaretle birçoğumuz yanıldık. Ak Partili ve muhafazakar birisinin yaptığı algısı üretildi. Bütün Ak Parti ve muhafazakar karşıtı mahalle ayağa kalktı. Hatta muhafazakar kesimden insanlar da bu yanılgıya kısmen katıldı. Adalet Bakanımız Gül, zamanında tepkisini ortaya koydu. Sanki sadece hakarete uğrayan ve aşağılanan kadınlar HDP’liymiş gibi bir algı yükseldi. Muhafazakar kesim kadınlara bütün hoyratlığı ve taşra cehaletiyle yükleniyormuş gibi bir anlayış pohpohlandı.

Kadın cinsiyeti etrafında üretilen bu utanmaz siyaset, kısa sürede ortaya çıktı. Tivitleri atan şahıs, daha önce de Demirtaş’a özgürlük mesajları atmış. Bir oyun sahneye konulmaya çalışılmış. Toplum yine muhafazakarlara karşı bir kadın imgesinin aktörlüğünde linçe sevk edilmeye çalışılmış. İktidar ve muhafazakarlar, kadın düşmanı ve her çeşit hakareti yapmaktan çekinmeyen ırz ve namus düşmanı gösterildi.

Hakikaten sadece hakarete uğrayan kadınlar HDP’li ya da CHP çevresinde mi? Sadece laikçi kesimlerin kadınları mı “organize kötülükle” karşılaşıyorlar? Hiç de öyle değil. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın annesi FETÖ’nün gazetecileri tarafından ağıza alınmayacak hakaretlere uğramıştı. Yine eşi Emine Erdoğan ve kızları birçok iftiraya uğradılar. Biz muhafazakârlar, laikçi kadınlara yapılan aşağılanma ve küfürleri eleştirdik, yine eleştireceğiz. Peki bu konuda laikçi veya CHP çevresinde Erdoğan’ın ailesindeki kadınlara yapılan hakaretleri eleştiren oldu mu?

Muhafazakar kadın gazeteci arkadaşlarımıza yapılan hakaretleri dehşet içinde okuyorum. Merve Şebnem Oruç, Halime Kökçe, Fadime Özkan ve Meryem Gayberi ile ilgili burada yazmaktan haya duyacağımız hakaretler ve küfürler ediliyor. Onların namuslarına her çeşit dil uzatılıyor. Kadın gazeteci çevreden kaç kişi bunları mesele yaptı? Meslektaş hanım arkadaşlarına sahip çıkan oldu mu? Bir kadın STK’sı olan KADEM ile ilgili atılan küfürbaz ve namussuz mesajları okuyunca yine utancımdan yerin dibine girdim. Hangi laikçi kadın STK’lar bu arkadaşlara sahip çıktı?

Feministler kadın kadın diye bağırıp duruyorlar. Laikçi ve CHP mahallesinde her çeşit kaleme ve kudrete sahipler. Bir gün de bu kendi hemcinsleri olan gazeteci ve sivil toplum çalışanlarına destek verdiklerini gördünüz mü? Bunlar da kadın. Üstelik sık sık kadın sorunlarına da eğilen ve onları çözme konusunda çaba gösteren insanlar. Feministler nerede? Sadece kendi ideolojilerini benimseyenler mi kadın oluyor?

CHP ve HDP neden muhalefet partileri olarak kadınlarımıza yapılan bu aşağılık iftiralar konusunda kendi camialarında ve çevrelerinde bir girişlimde bulunmuyorlar? Neden kadınlara yapılan bu “örgütlü namussuzluğa” bir son verelim demiyorlar? Bir özeleştiri yapmıyorlar. Türkiye’de kadınlarımıza yapılan bu aşağılık iftira ve küfürlere karşı topluca hareket etmiyorlar. Kendi mahallesinin kadınlarını savunma çabasındalar. “Karşı mahalle kadını”na her çeşit iftiranın atılmasına karşı sessizlik içinde duruyorlar. Yöneticilerinden hakaret edenleri uyarmıyorlar.

Feminizm Türkiye’de laikçi, batıcı ve modernist kadının bekçiliğini yapıyor. Onun sözcülüğüne soyunmuş. Onun için bağırıp çağırıyor. Muhafazakâr ve dindar kadınlarımıza yapılan bu kadar “örgütlü namussuzluğa” karşı tek kelime edilmiyor. Oysa bizim için bütün hanımlar, hatunlar, kadınlar ve kızlar namusumuzdur. Onlar üzerinde konuşurken daha titiz, daha dikkatli ve daha nezaketli davranırız. Annemiz, eşimiz, kızımız, ablamız olan kadınlarımız. Onlar bizim namusumuz, temel normumuz. İlişkilerimizin adabı da edebi de bu norma dayanır. Bu norma söz edene karşı her çeşit mücadeleyi vereceğiz.

Ak Parti, İyi Parti, MHP, HDP veya CHP fark etmiyor. Sosyalist, laikçi, İslamcı ya da ülkücü de fark etmez. Kadınların ideolojisi ve siyaseti ne olursa olsun onlara yapılan hakaretler ve küfürlere karşı durmak zorundayız. Bizim mahalle veya onların mahallesi fark etmiyor. Bu meseleyle ancak bu şekilde başa çıkabiliriz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —