İzmir Bayrağı ve parası polemiğine Prof.dan cevap: İyonya Devleti Kurulamaz (*)

CHP’li İzmir belediye başkanı Tunç Soyer’in, İzmir bayrağı ve İzmir parası söylemi de dil sürçmesi değil, bu projeyle ilgili. Tunç Soyer’in İyonya Cumhuriyeti projesinin bağlılarından bir olduğu anlaşılıyor. Nedir bu İyonya Cumhuriyeti?

20 Ocak 2020'de tehlikeye dikkat çeken Profesör Anıl Çeçen... İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, yanılmıyorsam 8 Haziran’daki turizmciler toplantısında “İzmir bayrağı ve İzmir parası İzcoin’den söz etti” Ortalık 15 gün gecikmeli olarak birbirine girdi.

CHP’liler, “Öyle demek istemedi. Sözleri yanlış anlaşıldı” falan diye Soyer’i savunmaya ve meselenin üzerini şimdilik örtmeye çalışıyor.

Ama mesele ciddi. Hem de çok ciddi. Tarihte bir İyonya Cumhuriyeti oldu. İzmir merkezli olarak 30 Temmuz 1922’de kuruldu. Bir ay 10 gün sonra 9 Eylül 1922’de yıkıldı. Şimdi sıkı durun. Bu projeyi 100 yıl sonra yeniden canlandırma girişimleri var. CHP’li İzmir belediye başkanı Tunç Soyer’in, İzmir bayrağı ve İzmir parası söylemi de dil sürçmesi değil, bu projeyle ilgili. Tunç Soyer’in İyonya Cumhuriyeti projesinin bağlılarından bir olduğu anlaşılıyor. Nedir bu İyonya Cumhuriyeti?

Konu ile ilgili Profesör Dr. Anıl Çeçen şunları söyledi:


“İkibinli yılların başlarında Egeli işadamlarının, kamuoyuna kapalı olarak yaptıkları bir toplantıda, Avrupa Birliğinin Türkiye Cumhuriyeti’ni içine almayacağı, bu nedenle  Ege bölgesinin Türk devletinden koparak İyonya  Cumhuriyeti adı ile Avrupa Birliği içinde yer alması açıkça teklif edilmiş ve tartışılmıştır.

Avrupa’ya girebilmek için Türk devletinden kopmayı bile göze alabilecek derecede hırslı davranan bu Egeli iş adamlarının hukuken Türk vatandaşları olmalarına rağmen bir Türk gibi hareket etmedikleri anlaşılmaktadır. Kendi çıkarları ve kazançları için ülkelerinden kopmayı, devletlerini parçalamayı, Türk kimliğinin ötesinde bir gayrimüslim kimlik ile Avrupa ile bütünleşmeyi hayal eden bu oportünist işadamlarının öncülüğünde, Ege bölgesinde gündeme gelmiş olan yeni İyonya projesinin Yunanistan devleti ve Rum lobileri tarafından da destek gördüğü anlaşılmaktadır.

Özellikle, Amerika ve Avrupa ülkelerinde zengin ticaret yapılanmaları içerisine girmiş olan  bu bölgenin eski Rum ahalisinin bugünkü torunlarının, dedelerinin yaşadığı bölge olan batı Anadolu’yu yeniden İyonya olarak görmeyi arzuladıkları anlaşılmaktadır. Batı Anadolu’yu yeniden İyonyalaştırma hedefi doğrultusunda dünyanın çeşitli ülkelerinden Ege bölgesine sermaye akışı hızlanmıştır.

Yunan Kilisesi Vakfı’nın denetimindeki bir banka, Türkiye’nin önde gelen bankalarından birisini satın alarak Ege bölgesinin ekonomisinde öne geçen bir ekonomik yapılanmayı ısrarlı bir biçimde tırmandırmaktadır. Ege ve Trakya köylüsüne yarı fiyatına  kredi açan bu banka, daha sonra da borcunu ödemede zorlanan Türk köylüsünün elinden tarlalarını / arsalarını alarak bölgenin yeniden Rum inisiyatifinin denetimine geçmesini bankanın ekonomik ağırlığı üzerinden sağlamaktadır. Yunan ticaret odaları ve şirketleri de Ege bölgesindeki ekonomik kuruluşlarla ortaklıklarını artırarak, İyonya yolunda önemli bir adım daha atmaktadırlar. Özellikler Yunan sermayesi ile kurulan ortak içki şirketlerinin fabrikaları hep  Ege  bölgesinin çeşitli ilçelerinde  fabrika sahibi olmuşlardır.

Yunanistan devleti, Rum lobileri ve Egenin gayrimüslim ahalisi ile  kıyılarda yerleşmiş olan Lövanten burjuvazi öncelikle şunu bilmek zorundadır; Türk ulusal kurtuluş savaşı önce Ege bölgesinde başlamıştır… Bu aşamadan sonra Ege bölgesi de Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları içerisinde hak ettiği yeri almıştır. Tarihin akışı tıpkı ırmaklar gibi ileriye doğru olduğu için, tarihi gelişme çizgisini kimsenin geriye çevirme hakkı olamaz. Geçen yüzyılın başlarında bir büyük işgal ve kurtuluş savaşına sahne olan Ege bölgesinin, yeniden  yirmi asır öncesi gibi bir İyonya yapılanmasına dönmesi mümkün değildir.

Ancak Megalo İdea gibi hayaller peşinde koşan Helen emperyalizminin duygusal yandaşları bu tür rüyalar görebilirler . Rüya görmek de yeni bir devlet oluşturabilmek için yeterli  olamaz. Batı emperyalizminin güdümündeki küresel sermaye bütün dünyaya yayılırken, ulus devletleri ve üniter yapıları parçalamayı hedeflemekte ve bu doğrultuda, bir küresel Balkanizasyon sürecini dünyanın her köşesine taşımaktadır. Yeni Sevr haritaları da bu doğrultuda Türkiye’nin payına düşen  planlardır. Doğu Anadolu’da Büyük Ermenistan ile beraber Kürdistan ve Pontus devletlerini oluşturmayı düşünen küresel emperyalizm, Türkiye’nin batısında da bir Trakya, İyonya, Anzak  ve Bizans devletçikleri oluşturabilmenin arayışı içindedir.

Egede ulusal kurtuluş savaşının ilk adımlarını atmış olan Türk milletinin, böylesine haçlı planlarına alet olması düşünülemez . Yunanlılar ve Rum lobilerinin,  Türkiye’nin Ege bölgesinde yeni bir İyonya kurabilmenin arayışından önce giderek azalmakta olan nüfus yapılarını düzeltmeleri gerekmektedir. Hızla azalmakta olan nüfus yapıları nedeniyle Yunanlıların kendi ülkelerini ve Ege adalarını ellerinde tutabilmeleri gelecekte  pek mümkün görünmemektedir. Bu durumda, Helen ulusunun yeni İyonya projesi iflas etmektedir ama benzeri bir projeyi Türkiye’de yaşamakta olan Yahudilerin ya da  Sabatayların devreye sokmaları ihtimali de bulunmaktadır. Özellikle son zamanlarda ülkenin giderek İslamcı bir çizgiye kayması, Türk Yahudilerini çok rahatsız ettiği için, onlar da ülkenin batısına çekilerek bir yeni İyonya devletinin çatısı altında kendi kimliklerine uygun bir yaşam düzeninin arayışı içindedirler. Türkiye’yi bugün yönetenlerin ve yetkili makamların bu gibi oluşumları izleyerek gerekli önlemleri almaları ülke bütünlüğü açısından zorunlu görünmektedir. Türkiye Cumhuriyeti yaşadıkça, İyonya devleti kurulamaz, kurulursa o zaman da Türkiye Cumhuriyetinden söz edilemez…” 

(*) Profesör Dr. Anıl ÇeçenAnkara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalı Başkanı