Tarih: 29.12.2021 15:15

İstirahatımız, istikametimizle orantılıdır

Facebook Twitter Linked-in

Günde beş vakit namazımızda, kırk rekâtta, kırk defa Fatiha süresi okuruz.

Allah’tan başkasına boyun eğmeyeceğimizi, bunu yaparken de yalnız ondan yardım isteyeceğimizi söylüyoruz.

Günde kırk defa Rabbimizden yardım olarak bir tek şey istiyoruz:

“Bizi, doğru yola ilet” diyoruz.

Bu dua, yaşlı anne ve babalarımızın duasında hâlâ vardır.

Köyden veya bulunduğunuz mahalleden uzaklara gitmek üzere hareket ederken baba ve annenin söylediği nasihatler arasında, “Yavrum, doğruluktan ayrılma” nasihati vardır.

“Her şeyin başı doğruluk” derler.

Peki de doğruluk kimin doğrusu?

Yaşlılar için söyleyeyim, Lenin’in doğrusu veya Amerika Cumhurbaşkanı Truman gibi adamların doğruları konuşulurken günümüzde Biden veya Putin doğruları anlatılır.

Namazda her gün kırk defa okuduğumuz duamızın ne dediğini hatırlamadan sağ ve sola ayrılarak parçalanma tarafına gitmişiz.

“Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların ve sapıklarınkine değil” (Fatiha süresi ayet 1/7).

Doğruluk da en değerli bir nimetmiş.

Allah’ın kendilerine nimet verdiği kişileri şöyle açıklar:

“Kim Allah’a ve Resulüne itaat ederse, işte onlar Allah’ın kendilerine nimet verdiği nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle beraberdirler. Onlar ne güzel arkadaştırlar” (Nisa süresi ayet 4/69).

Hazreti Adem aleyhisselamdan Sevgili Peygamberimize kadar bütün peygamberler, en doğru işi yapmışlar.

Allah, o doğruluk nimetini onlara vermiş.

“Sıddık” deyince hemen akla Hazreti Ebubekir gelir. Bütün peygamberlerin sıddıkları, şehitleri ve salihleri olmuştur.

Biz, Kur’an ve sahih sünnette bize bildirilenlerin yolundan yürüyeceğiz.

Bu dünyada ve ahirette istirahat etmenin yolu, Rabbin bildirdiği doğru yolda Sevgili Peygamberimizi örnek ve önder alarak yürümektir.

Rabbimiz buyurur:

“Şüphesiz ‘Rabbimiz Allah’ dedikten sonra, dosdoğru olanlara korku yoktur, onlar üzülmezler de.

Onlar cennet yaranıdırlar. Yaptıklarının karşılığı olarak orada ebedi kalıcıdırlar” (Ahkaf süresi ayet 46/13, Fussılet 41/30)

Başka yollar var mı?

Olmaz mı, insan sayısınca yol vardır.

Yaratanın koyduğu yoldan sapanların, dünya genelinde akla hayale gelmez suç çeşitlerini gazeteler ve televizyonlar her gün aktarıyorlar.

Birey olarak bu suçları işleyenlerin yetkili bir makama geldiğini düşünün ne olur?

Son yüz yıl içinde Almanların beş yılda beş milyon insanı öldürdüğünü kitaplar, filmler, arşivler anlatıyorlar.

Amerika’nın, Amerika’da 25 milyonluk Kızılderili’yi yok etmesi, Asya’da, Filipinler’de, Güney Amerika’da öldürdüğü insan sayısı İslam devletlerinin 1400 yılda ulaşamadığı rakamdır.

Rusya’nın, Moğolistan’dan Yugoslavya’ya kadar yetmiş milyon inim inim inlettiği insanlar yol bulamamanın görüntüsüdür.

Afganistan, Irak, Suriye’de aynı cinayetleri ve hıyanetleri işlemeye devam ediyorlar hatta ülkemize yüz yıldır yaptıkları kötülükler yüreklerini soğutmamış ki hâlâ kuşatmaya devam ediyorlar.

Bu yolunu kaybetmiş, sapıtmış insanların yolundan çıkmanın ve Rabbin yoluna dönmenin çalışmalarını yapmaya devam.

Onlara da faydamız olur.

Faydamızın olması için onları kendimizden üstün görmekten vazgeçeceğiz.

Namazda Fatiha süresinin son bölümünde:

“Kendilerine nimet verdiğin (nebiler, sıddıklar, şehitler ve salihler) kimselerin yoluna ilet, gazaba uğrayanların (Yahudilerin) ve sapıklarınkine (Hıristiyanların) değil” diyoruz ama yol göstermeyi ihmal ediyoruz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —