6 Temmuz 2025 Pazar günü Fatih Saraçhane Parkı’nda “İsrail’in Soykırımının 21. Ayında Filistin’in özgürlüğü İçin Açık Kürsü” adı altında düzenlenen programda, İslamcı ve sol cenahta bulunan ve Filistin’in özgürlüğünü talep edeni savunan ve bu konuda çaba ve çalışmalar içerisinde bulunan değerli katılımcıların konuya dair yaklaşımları öne çıkmış oldu.
Programda, Siyonist çetenin işlemiş olduğu ve ABD ile batının da desteklemiş olduğu katliamlara, idrak ettiğimiz Muharrem ayında olmamız sebebiyle Kerbela hadisesi ile kıyaslanma suretiyle dikkat çekilmiş oldu.
Bu konuda; görüş belirten katılımcılar tarafından, Kerbela hadisesi üzerinden; “Gönlüm Ali’den, ama kılıcım Muaviye’den yana” esprisinin günümüzde ise; “gönlüm Gazze’den/Filistin’den, ama kılıcım Siyonist’ten yana yaklaşımına evrildiğine dikkat çekildi.
Moderatörlüğünü Nimet Kaplan ve Fatma Örgel’in yaptığı “açık kürsü” programında Fatma Akdokur ve Tuna Erdem ile birlikte birçok katılımcı konuya dair görüşlerini dile getirdiler.
Açılış konuşmasını Hak inisiyatifi’nden Av. Mehmet Ali Devecioğlu’nun yaptığı programda, yine aynı gruptan Fatma Ünsal Bostan hanımefendi de programın sonuna doğru bir konuşma gerçekleştirdi.
Ayrıca eğitimci yazar Nurettin Kalgı Şenol Karakaş ile birlikte birçok arkadaş, konuya dair kısa ve öz açıklamalarda bulundular.
Programda birbiriyle bağlantılı birçok konu gündeme geldi. Bunlardan birisi ve en önemlilerinden olup BM’ye bağlı birkaç ülkenin birlikte kurmuş olduğu “Lahey Grubu”” adlı kuruluşun yapıp edeceklerine dair bilgiler olduğu öne çıkmaktaydı.
Program esnasında, başta Mersin olmak üzere Türkiye’ye ait birçok limana giriş yapıp İsrail’e “askeri mühimmat” taşıdığından şüphelenilen ve direkt İsrail’e bağlantılı olduğu belirtilen ZİM ve Maersk Line gemilerinin bizim limanları kullanmamaları ve İsrail’e tüm ekonomik ilişkilerin kesilmesi adına AK Parti iktidarının dikkatini çekmek için, onlara iletilmek üzere katılımcılardan hazırlanan bir belgeye imza atmaları istendi.
Kısa bir süre içersinde, elden ele dolaştırılan belgeye ad, soy ad, yaşadığı şehir ismi belirtilmek suretiyle, katılımcılar, yetkililere ulaştırılacak olan belgeye imzalarını atmaya çalıştılar.
Program devam ederken “Filistin’e Özgürlük” bağlığı altında bir bildiri dağıtıldı.
Bildiride şu ifadelere yer almaktadır:
“Türkiye Lahey Grubu’nun Parçası Olmalıdır
İsrail’in Gazze’deki cinayetlerini soykırım olarak niteleyen ve Belize, Bolivya, Kolombiya, Küba, Honduras, Malezya, Namibya, Senegal ve Güney Afrika’nın bir araya gelmesiyle oluşturulan Lahey Grubu çok önemli bir hedefe sahip.
Lahey Grubu, tüm ülkeleri Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını desteklemekte ve İsrail işgalini sonlandırmaya yönelik mümkün olan tün adımları atmaya davet ediyor.
İsrail’e silah ve mühimmat transferinin engellenmesi konusunda anlaşan ülkeler, insani hukuk ihlalleri ve soykırım riski taşıyan durumlarda silah transferi yapılmaması gerektiğini savunuyor.
Devletlerin soykırımı önleme yükümlülüğü çreçevesinde İsrail’e askeri yakıt ve silah taşıyan gemilerin kendi karasularında demirlenmesini yasaklama kararı ala grup üyeleri İsrail’e bir dizi yaptırım uygulamayı hedefliyor.
Bizler, Türkiye’nin Lahey Grubu’na katılmasını ve İsrail’e tam kapsamlı bir ambargo uygulamasını talep ediyoruz.”