Tarih: 21.08.2020 06:53

İşin aslı: Hz. Peygamber’in vefatı ve Kırtas olayı

Facebook Twitter Linked-in

Hz. Peygamber Veda Haccı’nda rahatsızlanmıştı. Tarih Zilhecce (Mart), 632.

100.000 den fazla Müslümana son hutbesini irad edip Medine’ye döndü.

Rahatsızlığı çok olmadığı için önem verilmemişti ama Medine’ye döndükten sonra hastalığı daha da arttı.
O’nun rahatsızlığıyla ilgili olarak ‘zehirlenme’ olabileceğini ifade edenler de oldu. Hatta bu konuda hadis rivayeti bile vardır.

‘Ey Ayşe. Hayberde yediğim yemeğin acısını hep hissediyorum. Şimdi onun tesiriyle sırtımın (Şah damarı) koptuğunu hissediyorum’. (Buharî, Magazî, 83; İbn Hacer, 8/131)

Hz. Peygamber’in zehirlenmesi ve zehir sebebiyle vefat etmesini umanlar çok. Eskiden de vardı, şimdi de O’nun zehirlendiğine inananlar vardır.

Belki bu hadis bile o sebeple uydurulmuş olabilir. Olabilir diliyorum, çünkü kesin değil.

Peygamber’in zehirlenerek öldürülmesi, özellikle diğer din ve milletten olanlara karşı düşmanlığı başlatan bir ilk nokta olacaktı. Bu yüzden de Müslümanlar bunu arzulamış olabilirler.

Neden bunları açıkça ifade ediyorum?

Çünkü vefatı sürecinde yaşanan ‘Kırtas olayı’ da bunun bariz delili.

Kırtas olayı: Kağıt, kalem ve divit hadisesi.

Hz. Peygamber hastalığının ağırlaşmasıyla yatağında yatar iken kalem-kağıt ister.

‘Bir kağıtla kalem getirinsize bir şeyler yazayım ta ki benden sonra dalalete düşmeyesiniz’ der.

Sahabelerden bazıları Peygamber’in ne yazacağını merak ettikleri için kağıt-kalem temin etmek isterler.

Hz. Ömer müdahale eder: ‘Resulullah hasta. Aramızda Allah’ın kitabı var o bize yeter’. Ve tartışma çıkar. Hz. Ömer’in bu tepkisine karşı çıkan sahabeler ve Ömer tartışmaya girerler.

Böyle olunca da Hz. Peygamber bu düşüncesinden vazgeçer.

Bu olay hadis ve siyer kitaplarında da yer alır:

‘Abdullah İbn Abbas’dan rivayet edilmiştir: ‘Peygamber (son hastalığında) ağrısı şiddetlenince: Yazı yazacak şey getiriniz, size öyle bir kitab (vasiyet) yazayım ki, ondan sonra hiç dalalete düşmeyesiniz’ buyurdu. Ömer: Peygamber’in hastalığı ağırlaştı. Bizim elimizde de Allah’ın Kitâbı vardır. O bize yeter, dedi.  Bunun üzerine oradaki  sahabiler  ihtilafa  düştüler. 

Sözleri  birbirine  karıştı. 

Rasulullah: ‘Yanımdan çıkın; benim yanımda tartışmak olmaz’ buyurdu.

İbn Abbas, bu sözleri ravi Ubeydullah ibn Abdillah’a nakl ettikten sonra odadan çıkmaya davranıp: Ah ne büyük musibettir  o  musibet  ki,  Rasulullah  ile  yazmak  istediği  kitab  arasına  engel  oldu’ diyerek dışarı çıktı.  (Buhârî, İlim,114; Müslim, Vasiyet, 1637)

Hz. Peygamber’in neler yazacağını bilemiyoruz. Bu konuda çok rivayetler ve düşünceler var.

Kabile asabiyetina bağlı farklı politik çıkarlar sebebiyle her fraksyon kendini ön plana çıkaran düşüncelere sahip.

Belki de böyle bir olay yaşanmamıştır.

Belki de Hz. Peygamber yüksek ateş sebebiyle böyle bir istekte bulunmuş olabilir.

Hz. Peygamber, Veda Haccı’ndan iki ay sonra Haziran ayının sekizinde (632) vefat ediyor.

Onun vefatını kabullenmeyenler çok.

Bunlarında başında da Hz.Ömer geliyor. Peygamber’in ölmediğini söylemeye başlıyorlar.

Ebu Bekir bunun üzerine Mescid’e giderek şu açıklamayı yapıyor:

Ey İnsanlar.

Muhammed’e tapan varsa bilsin ki Muhammed ölmüştür. Allah’a tapanlar ise O’nun ölümsüz olduğunu unutmasınlar.

‘Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür ya da öldürülürse, gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz?…) (3/Ali İmran, 144)

Resulullah’ın cenazesi Abbas’ın oğulları Fazl ile Kusem ve Üsame b. Zeyd’in yardımıyla Hz. Ali tarafından salı günü yıkandı ve bulunduğu odada muhafaza edildi. Önce erkekler, ardından kadınlar, daha sonra çocuklar gruplar halinde içeri girip münferiden cenaze namazını kıldılar. Naaşı, Ebu Bekir’in Resulullah’tan naklettiği bir hadise dayanılarak vefat ettiği yerde kazılan mezara Hz. Ali, Fazl, Kusem ve Üsâme tarafından indirildi…

Hz. Peygamber’in mezarı Medine’deki mescidde, yani vefat ettiği yerde defnedilmiştir.

Bu uygulamadan şunu da çıkartırız: ‘İslam’da kişi vefat ettiği yerde defnedilir’.

Peki o halde Avrupa’daki cenaze firmaları İslam’a uymayan bir uygulama ile ticaret mi yapıyorlar?
Evet.

Müslümanları kandırarak yapılan bu kazanç helal midir?

Cevabı da siz verin derim…

Sevgi ve Bilgiyle kalın




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —