İŞGALDEN ÖZGÜRLÜĞE GEÇİŞİN 1. YILDÖNÜMÜ...

Afganistan İslam Emirliği, yirmi yıl süren Amerikan işgalini sonlandırıp ülkelerini özgürleştirmenin birinci yılını kutlamaya hazırlanıyor.

İŞGALDEN ÖZGÜRLÜĞE GEÇİŞİN 1. YILDÖNÜMÜ...

Doğru Haber Gazetesi’nden Mehmet Özcan’ın “konu ile ilgili” haberi…

İslam Emirliği, Afganistan’ı ABD işgalinden kurtarmanın birinci yıldönümünü kutlamaya hazırlanıyor. İşgalci ABD, 11 Eylül saldırılarını bahane ederek Afganistan’ı işgal etmiş ve ülkede 20 yıl boyunca zulüm ve katliamlar yapmaktan geri durmamıştı. Ülkeyi 20 yıldır işgal altında tutan ABD’nin hemen hergün katlettiği sivil ölüm haberleri artık gelmiyor.

Taliban, yani talebeler büyüdü, ülkelerini özgürleştirdi ve İslam Emirliğini kurdu. Ülkenin resmi adı, Afganistan İslam Emirliği, bayrağı da Kelime-i Tevhid olarak değiştirildi. Tüm Afganistan topraklarına güven ve huzur, emniyet geldi. İnsanlar, artık hergün iki yüz, üç yüz kişinin, işgalcinin terör saldırılarında veya hırsızlık, kapkaç, cinayete kurban gitmemesinden dolayı mutlu. Afgan halkı ülkelerinin işgalcilerden kurtulmasının sevincini yaşarken başta İslam ülkeleri olmak üzere dünya devletlerinin Afganistan’ın yeni ve yerli yönetimini resmi anlamda tanımaması ülkede büyük sıkıntılara sebep oluyor. İşgalci ABD’nin Afganistan’a ait 10 milyar doları rehin tutması zaten ülkeyi ekonomik anlamda büyük sıkıntıya sokarken, ülkenin resmi anlamda tanınmaması ve ekonomik ilişkilerin başlamaması ise Afgan halkını, yeni yönetimini büyük bir ekonomik ambargo ile karşı karşıya bırakıyor.

ÜLKEDE EMNİYET SAĞLANDI ANCAK ŞER GÜÇLER BOŞ DURMUYOR

Eksikler çok elbette. Emniyetin sağlandığı ülke çapında halkta bir rahatlama olmakla birlikte on yıllardır süren işgal ve çatışmaların silinmeyen kötü hatıraları yine de genel anlamda halkın tedirginliklerini tam anlamıyla giderebilmiş değil. Zira İslam Emirliği’nin ilanı sonrası Camileri hedef alan ve her saldırıda onlarca masum canın şehid olduğu bombalı saldırılar eksik olmuyor. Son 1 yılda özellikle Kandahar, Kabil, Kunduz, Mezar-ı Şerif ve çeşitli vilayetlerde camilerde cuma namazları sırasında 100'den fazla bombalı ve silahlı saldırı düzenlendi. Bu saldırıların çoğunu DEAŞ üstlenirken saldırılarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti.

Bu saldırıların amacının işgalci ABD’nin amacına hizmet ettiği aşikardır. Geçtiğimiz günlerde Başkent Kabil’de işgalci ABD tarafından İHA ile sivil bir eve saldırı yapılmış ve saldırıda ailesiyle oturan 71 yaşındaki Eymen ez-Zevahiri katledilmişti. Özellikle Camilere yönelik yapılan saldırılar gösteriyor ki; işgalcinin mecbur kalarak çıktığı Afganistan’da fitneden vazgeçmeyeceği, Müslümanları karşı karşıya getirene dek her türlü araçla saldırılarına devam edeceğini gösteriyor. Müslümanlara düşen tedbirli olmaları ve aynı düşünmeseler dahi bu onları birbirlerine düşman yapmamalı. Aksine İslam düşmanlarına karşı birlikte hareket edebilme iradesi ortaya koyabilmeliler.

İŞGALCİNİN ENKAZINI TEMİZLEMEK KOLAY DEĞİL

İlan edilen İslam Emirliği ise daha yolun başında ve kurulan geçici hükümet yirmi yıllık işgal ve önceki hükümetlerin enkazını kaldırmanın hesapları içerisinde. Ancak amacı; Afganistan’ın, petrol, linyit, elmas, altın ve daha birçok zenginliğini çalmak olan ve çalan Amerikan önderliğindeki batılı ülkeler, Afganistan’ı adeta taş devrine çevirmiş durumda. Sömürgeci işgalciler; barajların, fabrikaların, sanayinin olmasına izin vermediği, yapıların eski olduğu gelişmemiş şehirler, eğitimde çok geride kalan, fakirleşen ve sürekli dışa bağımlı bir hayat süren bir halk bıraktı geride. Yani zor bir süreç olacak.

İSLAM EMİRLİĞİ UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE İÇİN ULUSLARARASI DESTEK BEKLİYOR

İşgalci emperyalistlerin en büyük tahribatlarından biri de Afganistan’ı, tüm dünyaya uyuşturucu madde tedarikçisi ülke haline getirmeleri oldu. Şu anda ülkede bir milyonu çocuk, bir milyonu kadın, beş milyonu yetişkin olmak üzere yedi milyon insan uyuşturucu bağımlısı. Bu korkunç bir rakam. Şehir merkezlerinin en işlek yerlerinde bile ulu orta uyuşturucu kullanan insanları görmek mümkün.

İslam Emirliği’nin, nisan ayında aldığı bir kararla ülke genelinde alkol, eroin, uyuşturucu hapları, esrar gibi sarhoş edici maddelerin kullanımını, bunların elde edildiği bitkilerin ekimini, ticareti ve her türlü uyuşturucu madde üreten fabrikaların yasaklandığını, bu kararı ihlal eden herkesin yargılanacağı ve cezalandırılacağını duyurdu. Ancak, İslam Emirliği öncesi de yasak olup uygulanmayan söz konusu yasaklar halen uygulanabilmiş değil. İslam Emirliği yöneticileri, uyuşturucu elde edilen haşhaş ve kenevir gibi bitkilerin ekiminin tamamen engellenmesi için çiftçilere alternatif gelir imkanları sunulması gerektiğini vurguluyor ve bunun için uluslararası toplumun desteğini istiyor.

EN ÖNEMLİ ADIMLARDAN BİRİ HERKESE ‘AF’ OLDU

Afgan Müslümanlarının, büyük zafer elde ederek ülkenin kontrolünü ele geçirdikten sonra ilan ettiği İslam Emirliğinin karşılaştığı ağır devlet yükü yavaş yavaş kendini hissettiriyor. Düzenli bir ordu ve polis gücü oluşturmak için çalışmalar sürüyor. Ancak sistemi işletecek yeteri derecede ehil memur ve bürokratın ülke dışına kaçırılması ya da korkutularak kaçırtılması şimdilik en büyük sorunlardan biri. İslam Emirliğinin, halka can güvenliği sözü vermesi ve hiç kimseyle, hiçbir grupla kan davası gütmeyeceğini hatta bilinen katillere dahi af ilan etmesi ülkenin güvenli hale gelmesindeki en önemli adımlardan biri oldu. Bu adım korkutulup yurt dışına kaçışları da durdurdu.

“TANIMAMAKLA HEM HALKIN NAZARINDA HEM ULUSLARASI BOYUTTA ZORA DÜŞÜRME ÇABASI VAR”

Ancak ülkenin çalınan zenginlikleri, el konulan ülkenin varlıkları ve devletin boşaltılan tüm kasaları, işlerin çok ağır yürümesine sebep oluyor. Kurulan geçici hükümetin kurulacak kapsamlı bir hükümetle devam ettirileceği söylemine rağmen ne komşu ülkeler ne de Birleşmiş Miletler’den bir resmi tanımanın daha gelmemiş olması ülke yönetimini hem halk hem de uluslararası kamuoyu nezdinde zora sokma çabası olarak değerlendiriliyor. Tüm olumsuzluklara rağmen çiçeği burnunda İslam Emirliği yöneticileri, kendilerinden emin bir şekilde hareket ediyor.

ABD 20 YILLIK İŞGALİ YENİLGİYLE KAPATMANIN HAYAL KIRIKLIĞINI YAŞIYOR

Dünyanın gözü Afganistan İslam Emirliği’nin üzerinde. İlan edilen İslam Emirliği’nin gözü kulağı ise dünya ülkelerinden gelecek tanıma açıklamasında. ABD’nin Afganistan’dan çıkmak için iki yıl İslam Emirliği yetkilileriyle müzakere ettiğini biliyoruz. Müzakereler döneminde kendince A,B,C planları yapan ABD’nin, İslam Emirliği askerlerinin yirmi gün içerisinde ülkenin kalan son parçası başkent Kabil’i ele geçirmesiyle ters yüz olan planlarının suya düşmesini ve 20 yıllık işgali yenilgiyle kapatmanın hayal kırıklığını yaşıyor. Çünkü işgali sonlandırdıktan sonra ülkede bir iç savaş, kaos beklentisi içerisindeydi. Olmayınca da şimdilerde ülke içerisindeki klikleri harekete geçirmenin çabasını veriyor. Uluslararası kamuoyuna da öyle bir hava estiriyor ki hangi Müslüman ülke, Afganistan İslam Emirliğini tanısa hedef tahtasına oturtulacak gibi bir hava ve batılı medya baskısı var.

ABD’NİN İSTİHBARAT ÖRGÜTLERİNİ YANILTAN GELİŞME

ABD, 20 yılda yıkamadığı Taliban’la anlaşma yoluna giderken aslında inşa ettiği sistemin İslam Emirliğinin gelmesiyle değişemeyeceği ve yine nüfuzunu hükümet, hükümet olmazsa ordu, o da olmazsa bürokrasi ve fonladığı STK’lar üzerinden kullanacağı düşüncesiyle işlettiği planı maalesef suya düşmüş durumda. ABD Başkanı Biden’in ve Pentagonun açıklamalarında destek verdikleri kurulu hükümetin ve eğitilen 350 bin kişilik Afgan ordusunun bu kadar çabuk dağılacağını ‘beklemiyorduk’ itirafı, aslında her şeyi açıklıyor. İşgal döneminde kurulan 4500 STK’nın ve 72 partinin bir anda buhar olması da ayrıca bir şok. Sömürgeci emperyalistlerin işgalle girdikleri ve kuklalarını bırakarak bağımlı hale getirdikten sonra çıktıkları hiçbir ülkede böyle bir örnekle karşılaşmamışlardı çünkü. Afganistan’da son süreçte gerçekleşen olaylar gerçekten çok sıradışı olaylar.

Nitekim ABD basınından Wall Street Journal'ın (WSJ), ülkenin önde gelen 4 istihbarat teşkilatı raporlarının gizli özetlerine ulaşarak hazırladığı haberde, ABD birliklerinin Afganistan'dan çekilmesinden önce ‘Taliban'ın ülkeyi hızlı şekilde ele geçireceğinin tahmin edemediklerinin raporlandığını yazdı.

Görünen o ki ABD, 20 yıllık işgalle yakıp yıktığı ülkede oluşturduğu devlet sistemi, kurduğu ordu ve kukla kişilikler ile yürüttüğü çarkının yirmi günde alt üst olmasının şokunu uzunca bir süre atamayacak. Uluslararası kamuoyu, Şeriatle yönetilecek Afganistan İslam Emirliğinin nasıl bir yönetim modeli ortaya koyacağını merak ederken batı ve batı endeksli medya, algı operasyonu yapmaya devam ediyor.

MÜSLÜMAN ÜLKELER HAREKETE GEÇMEZSE BATININ KAPİTALİST SİSTEMİ DEVREYE GİRECEK

Ancak Batı yine de boş durmuyor. Kabil’de görüştüğümüz kaynaklar, batılı şirketlerin Afanistan’da iş, ihale kovaladığını ifade ediyor. Mesela Çin ve AB ülkelerinin temsilcileri, günübirlik Kabil’e özel uçaklarla inip inip kalkıyorlar. Batılılar, topla tüfekle alamadıklarını bu kez ekonomi silahını kullanarak elde etmeye çalışacaklar. Müslüman ülke yönetimleri ve işadamları ise uyanıncaya kadar yine iş işten geçmiş olacak.

Ancak ticari boyutu bir yana can alıcı nokta ülkede insani durumun felaket boyutunda olması... insanlar içinde bulundukları derin fakirliğe rağmen şükrünü eksik etmiyor ve isyan etmiyor.

BM raporlarına göre, ülke nüfusunun yarısından fazlası yardımlara muhtaç durumda. Benzer şekilde, yetersiz beslenme, kızamık, çocuk felci gibi birçok hastalıkta artış meydana gelirken sağlık kuruluşları da imkansızlıklarla boğuşuyor.

Komşu Müslüman ülkeler, yanısıra İnsani yardım kuruluşları, yeni kurulan ve devlet alt yapısı çökmüş, bankaları boşaltılmış, varolan tüm sermaye ve zenginlikleri çalınmış savaş yorgunu Afgan halkına yardım elini uzatmalı. Kurulan İslam Emirliği, devlet olarak tanınarak ekonomik, siyasi ve askeri anlamda işbirliği anlaşmaları imzalanmalı. Hatta Afganistan’ı ilk olarak, Afgan halkının dilinden düşürmediği Türkiye tanımalıdır. Burada kimin ağzını açıyorsanız ya kardeşi, ya abisi ya babası ya da farklı bir akrabası Türkiye’de yaşıyor ve çalışıyor. İki halkın geçmişe dayanan çok derin bir tarihi birlikteliği ve herşeyden öte İslam kardeşliği bulunuyor.           

Sonuç olarak; Afgan halkını bu hale düşüren başta batılı şer güçler ve zalim kukla rejimlerin, on yıllar geçse de amaçlarına ulaşamadıklarını, bu son süreç ortaya koymuş oldu. Ülkelerini işgal edebilirler, evlerini yıkabilirler, canlarını alabilirler ama yürekten iman eden bu insanları yenilgiye uğratmak öyle kolay değil. Görüştüğümüz Afganlar ve İslam Emirliği yetkilileri de bu durumu teyit eder açıklamalar yapıyor; ‘Onların tankları ve uçaklarına karşı Allah’ın yardımıyla imanımız galip geldi’ diyorlar.

Şehadetle taçlandırılan ölümü, ölümsüzlüğe bir geçiş olarak gören iman dolu yüreklere kim ne yapabilir ki...