Irak siyasetinin önemli aktörlerinin yer aldığı Şii cephesinde, 11 Kasım’da yapılacak olan parlamento seçimleri öncesinde önemli bir dönüşüm yaşanıyor.
2003 sonrası dönemin belirleyici mekanizmalarından olan “Şii konsensüsü” sarsılırken, Koordinasyon Çerçevesi içindeki uyumsuzluklar, çoklu listelerle seçime girme eğilimini ve Şii kesim içinde açık rekabeti beraberinde getirdi.
Bu değişim hem iç siyasi dengeleri hem de bölgesel ilişkileri etkileme potansiyeli taşıyor.
Ekim 2021’deki erken parlamento seçimlerinde Mukteda es- Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi, 73 sandalye elde ederek en büyük blok haline geldi.
Diğer Şii güçler olan Hukuk Devleti İttifakı, Fetih İttifakı, Ulusal Hikmet Hareketi, Yüksek İslam Konseyi ve birkaç küçük grup ise toplamda yaklaşık 60 sandalye kazanmıştı.
Bu başarı Sadr’ı “ulusal çoğunluk hükümeti” kurma projesine yöneltti; paylaşıma dayalı konsensüs hükümetlerinden vazgeçerek Sünni Takaddüm ve Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile ittifak kurdu.
Bu hamle, 2003’ten beri Irak siyasetini biçimlendiren Şii konsensüsü ilkesinin kırılması olarak değerlendirildi ve Tahran yakınlığı bulunan bazı Şii aktörlerin tepkisini çekti.
Buna karşılık eski Başbakan Nuri Maliki öncülüğünde bir araya gelen Şii parti ve ittifaklar, “Koordinasyon Çerçevesi”ni kurdu.
Koordinasyon Çerçevesi bünyesinde, Nuri Maliki’nin liderliğindeki Hukuk Devleti İttifakı, Hadi Amiri liderliğindeki Bedir Örgütü, Kays Hazali liderliğindeki Asaib Ehli-Hak, Ammar Hakim liderliğindeki Ulusal Hikmet Hareketi ve Ulusal Sözleşme ile Yüksek İslam Konseyi liderlerinin yar adlığı aktörleri barındırıyordu.
Koordinasyon Çerçevesi, kurulur kurulmaz seçim sonuçlarını şiddetle reddetmekle işe başladı. Çerçeve, oyların çalındığını iddia ederek yeniden sayım talebinde bulundu ve Sadr’ın “ulusal çoğunluk” projesinin önünü kesmeye çalıştı.
Çıkmazın derinleşmesi ve parlamento krizleri
Sadr Hareketi, hükümet kurma girişimleri sırasında üçte iki çoğunluğu sağlama hedefiyle hareket ederken, Koordinasyon Çerçevesi üçte birlik gücü ile parlamentoyu “engelleme” yoluna gitti.
Bu sayede, parlamentodaki oturumlarda Anayasa’nın gerektirdiği yeterli mevcudiyet sağlanamadı, Cumhurbaşkanlığı ve diğer başkanlıklara dair seçimlerin yapıldığı oturumlar sekteye uğradı. Sonuç; ülkeyi sekiz aydan uzun bir siyasi çıkmaza sürükledi.
Haziran 2022’de Mukteda Sadr, parlamentodaki milletvekillerinin çekildiğini duyurdu ve meydanı Koordinasyon Çerçevesi’ne bıraktı.
Koordinasyon Çerçevesi, en büyük blok olarak Kürt ve Sünni partilerle müzakerelere başlayıp Ekim 2022’de Muhammed Şiya es-Sudani’yi yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi.
Sudani, sadece üç sandalyeye sahip Furatayn Hareketi milletvekili olmasına rağmen, ortak bir konsensüs adayı olarak kabinede yer aldı; hükümeti, yeniden tesis edilen Şii konsensüsünün temsiliyeti olarak tanımlandı.
İran-İsrail çatışması çelişkileri derinleştirdi
Koordinasyon Çerçevesi geçen dönemde hükümetin aldığı tüm önemli kararlarda ittifak içinde çıkmış görünse de, bu uyum zamanla bozuldu. Özellikle Nuri Maliki ile Başbakan Sudani arasında gerilimler belirgin hale geldi.
Maliki, sık sık Sudani hükümetini ve onu destekleyen yapıları eleştirdi; yürütmede “bazı tarafların hegemonyasını kırma çağrıları” yaptı.
Bu uyumsuzluk, Haziran 2025’te yaşanan 12 günlük İran-İsrail çatışması sırasında daha görünür hale geldi.

