Tarih: 28.09.2020 01:51

İnsanlıkla hukukun tekrarlayıp duran trajik hikayesi

Facebook Twitter Linked-in

İnsanlığın değişmez lanetli hikayesi hukuk namına zulmedenler üzerinedir ama her çağda o hikayeye gönüllü yazılmanın arsızlığı da eksik olmaz. İnsanın içindeki kötülük kendini bilhassa kanun gücüyle göstermeyi sever. Böylesi ürkütücüdür, esrarengizdir, belirsizdir ve hepsinden daha iyisi, korunaklıdır. Yalancı, kötücül ve sırıtkan tabiat cübbe arkasına gizlenir. Böylece kanun namına kötülüğün titreyen korkaklığı dışarıdan anlaşılmaz; düşük ahlak, tükenmiş vicdan ve kiralanmış ruh arkasına gizlendiği gücün heybetini kullanır. Hukuku çiğnemeye memur edilen tayfa siyasetten emir ve güç alır. Siyaset ise insan sarrafıdır; yoldan çıkmaya meyilli olanları kolayca bulur ve saptıkları yolda onları nasıl mutlu edeceğini iyi bilir.

İktidarları düşük ahlaklı yargı insanları, yargı insanlarını da iktidarın kural tanımazlığı yoldan çıkarır. Dünyada bundan daha korkunç bir ittifak görülmemiştir.

Siyasi mücadeleyi kanun marifetiyle ve yargıçlar eliyle yapmak iktidara tarifsiz bir keyif verir. İktidar kendisine hizmet edenlere, gerçek hukukun onlara asla bahşetmeyeceği güç ve ikbali altın tepside sunar.

Yeryüzünde hukuku siyasete, güce ve zulme payanda edenden daha adi ve vicdansız bir suçlu bulunmaz. Bir fikri, bir ahlakı, bir hakikati, bir çabayı, bir özgürlüğü, bir vizyonu, bil ilmi, bir inancı, bir dili, bir dini, bir kültürü, bir insanı; sadece o olduğu için, sadece iktidar o’ndan çekindiği yahut hazzetmediği için hukuk eliyle, kanun adına cezalandırmak insanlık tabiatının en düşük halidir. Yaratılmışlık bu kötülükten daha sefil bir hal ile resmedilemez. Kötülüğe niyet ve cesaret eden başka sefildir, o niyete hukuk namına hizmet eden başka.

Kim ne kadar zorlarsa zorlasın bir ülkede hukuku hukukçulardan başka kimse yozlaştıramaz. Hakimler, savcılar vesair yargı insanları istemedikçe, hukuk itibarından zerre kaybetmez. Prensibinin, mesleğinin, vicdanının arkasında duran ahlakı hiçbir güç yoldan çıkaramaz. 

İnsanlığın hukuka dair bu en kötü hikayesi de hazindir ki insanın güç, ikbal ve menfaatle müsabakada mağlubiyete yatkınlığının eseridir. İktidar kudreti sahip olduğu parıltılı güç ile bir yargıç olmazsa diğer yargıcın, bir savcı olmazsa öteki savcının ahlakını mağlup etmeye muvaffak olur. Esasen, hukuk yerine iktidar gücünün bir parçası olmaya arzulu ve zayıf ahlaklar el pençe hep hazırdır. Kuralların böyle işlediği toplumlar da çürümeye mahkumdur. İki yakaları asla bir araya gelmez, arkası kesilmez bozgunlarda büyüklük marşlarıyla avunurlar. Hiçbir zaman olamayacakları şeylerin, ulaşamayacakları hayallerin masallarıyla teselli bulurlar.

Boyun eğmiş hukuk, koskoca bir ülkeyi değersiz sloganların gürültüsüne mahkum eder.   

Oysa, insanın zayıflığı bir felaket olsa da karakteri ve direnci büyük bir zenginliktir. Erdemin kahramanı olmak için yapılacak fedakarlık, kötülüğün askeri olmaya feda edilen itibarın yükünden daha ağır değildir. İyilik adına atılan her adım gibi erdemli olmak da sadece biraz daha sabır gerektirir. Ama boyun eğenler, eğildikleri gücün modası geçtiğinde ya da daha kötüsü artık o gücün işine yaramaz hale geldiklerinde saklanacak delik ararken, erdemlilik hep başı dik gezmeye devam eder.

Hikayeyi trajik yapan da bu acılı finale rağmen, tekrar tekrar yaşanmasıdır. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —