Tarih: 22.08.2020 02:12

İnsan nedir?

Facebook Twitter Linked-in

Hukukçu yazar Abbas Pirimoğlu Analiz Etti...

Modern dünyada, hayatın pek çok alanı ile ilgili çeşitli konularda kitleler halinde fikir sahibi oluyor ve birbirimizle didişiyoruz. “Ekonomi” tıpkı “din” gibi herkesin rahatlıkla görüş serdettiği alan. Ya o “siyaset”, ekonomiden kalır yanı mı var?

Her birimiz ülkenin gidişatı hakkında kesin kanılara sahibiz.

Bunun tabii bir neticesi olarak modern teorileri ezberliyor ve birbirimizi bunlar vasıtasıyla yargılıyoruz. Örnek mi? Mesela demokrasi; demokrasinin olmazsa olmazı denilen kuvvetler ayrılığı konusu; yönetim biçimi ise partilerimizin hâlâ gündemini oluşturuyor; “hangisi daha tercihe şayan, parlamenter sistem mi yoksa başkanlık sistemi mi?” gibi.

Hele o insan hakları, modern dünyanın dilinin pelesengi. Üstelik doğuştan gelen insan hakları... Tükete tükete bitirilemeyen bir kaynak.

Benim dikkat çekmek istediğim husus başka. Hani o doğuştan hakları ile gelen “insan” var ya, işte o ne? Yani nedir bu “insan” denilen varlık?

Modern insanın ıskaladığı netameli soru “İnsan nedir?” sorusu. “Nedir” sözcüğü ontolojik muhteva taşır. Yani varlığın mahiyetini sorar. Dolayısıyla soru bir varlık olarak insanın mahiyetini, diğer bir ifadesi ile ontolojik gerçeğini sorunlaştırır.

İşte bir an bile tefekkür etmeden ömrümüzü tükettiğimiz hayati soru. “Nedir” sorusu sadece “insan” için mi? Asla! Varlığın künhü için unutturulmuş mahiyete ilişkin bir soru biçimidir “nedir” sorusu.

Adam sende! “Varlık” sadece bir emtiadır, o kadar... Ölçülür, biçilir, paraya çevrilir, vesselam...

Zaten bu nedenle “din” itibarsızlaştırılıp, “felsefe” bilimin gölgesinde güdükleştirilmedi mi?

“Nedir” sorusu gündeme gelmediği için Batılı adam kendisinin üstünlüğü masalını insanlara dayatıyor. En öldürücü silahı üretmenin ve en hedonist eğlencelerin merkezi olmanın ayrıcalığı ile insanlar üzerinde hâkimiyet kuruyor.

Korkutuyor yahut eğlendiriyor... Işıl, ışıl; fıkır, fıkır; cıvıl, cıvıl bir hayat vaadi ile kitleleri avutuyor. Arzularının peşinde koşan nefsinden tasmalı insan kapitalizmin en makbul insanı... Zevkin peşinde ömrünü harcasın ve üretilenleri tüketsin... Bu arada “aklın üstünlüğü” üzerine atılan söylevlere başını sallayarak katılsın.

“Ben kimim?”, “insan nedir?”, “varlık nedir?” soruları, işte bu hengâmede kaybolup gidiyor.

Çünkü insan kuvvetli olana sığınınca kendini güvende; güçlüler gibi taklit hayat yaşayınca özgür olduğunu sanıyor. Varlığını “mış” casına hissediyor... Tüketim bazılarına ideolojik bir konfor bile sağlıyor. Mesela alkol kullanan birisi kendini kullanmayanlara göre çağsıl, ilerici ve aydın olarak görebiliyor... Aman Allah’ım ne büyük bir körlük... Ne basit bir kolaycılık...

Bu beylere sormak lazım: Peki o zaman İnsan alkol tüketen bir varlık mıdır?

Büyük bir ihtimalle “hayır” diyecek ve ekleyecektir: “İnsan düşünen bir varlıktır”. Descartes’tan mülhem “düşünüyorum öyleyse varım” anlamsız önermesinin izdüşümünde.

Aynı mantıkla şunu da iddia edebiliriz: “İnsan ilerleyen bir varlıktır”... Yanlışta değil, ayrıca “ilerleme” gibi sihirli bir kavramı da içinde barındırıyor. Peki ya bu ilerleme neticesi bozulan ekolojik denge; yok olma ile yüz yüze gelen varlıklar; kaynakları hoyratça tüketilen ülkeler, hatta kıtalar... Afrika kıtası... Kara derili insan köle olarak götürüldü, tütün ve şeker plantasyonlarında

çalıştırıldı; sanayi devrimi ile işçinin maliyeti daha ucuz olduğu için hürriyeti bahşedildi...

Sonra oraya Özgür dünya(!) denildi...

Ama o kara derili insan bugün “nefes alamıyorum” diye inliyor. İnsan hakları, demokrasi, özgürlük, hukukun üstünlüğü üzerine atılan palavralar ile insanlığın düşünmesi dumura uğratılıyor.

Neden mi? Çok basit en mükemmelini Batı zaten ortaya koymuş. Sen düşünme, mukayese yapma, gardırobundan, hukukuna kadar tüket. Onlar kazansın sen çapsız ideolojilerin peşinde koş.

Denilenlerin doğru olup olmadığını, kandırılıp kandırılmadığını asla aklına bile getirme. Çağsıl medeniyet seviyesine ulaşmak için sana çizilen yolda emin adımlarla yürü.

Ama asla yeni bir medeniyet iddiasında bulunma...

Bulunma ki Batının merkeziliği tartışılmasın.

Bu nedenle sakın ama sakın “insan nedir” sualini sorma.

Sağına soluna bakmadan çağsıl uygarlık(muasır medeniyet) yolunda uygun

adımlarla yürü.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —