Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İmralı Heyeti tehlikede mi? Bir ayda peş peşe “şüpheli olaylar”

2 Nisan’da Sırrı Süreyya Önder’in aracında düzenek bulundu, 11 Nisan’da Pervin Buldan Roma’da şaibeli bir kaza yaşadı, 15 Nisan’da Sırrı Süreyya Önder hastaneye kaldırıldı ve 18 gün sonra hayatını kaybetti

İmralı Heyeti tehlikede mi? Bir ayda peş peşe “şüpheli olaylar”

Independent Türkçe’den Müjgan Halis’in, “konu ile ilgili” haberi…

Pervin Buldan’ın Roma’da geçirdiği şaibeli trafik kazası ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in ani ölümü, kamuoyunda derin soru işaretleri yarattı. Olayların arka arkaya yaşanması, “İmralı Heyeti hedef mi alınıyor?” sorusunu gündeme getirdi. 

Kronolojik olarak bakıldığında, bir ay içinde dikkat çeken olaylar yaşandı:

- 2 Nisan’da İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder, aracında şüpheli bir bomba düzeneği bulunduğunu fark etti. Önder’in ifadesine göre bu düzeneği sürüş esnasında keşfetti ve hemen emniyet birimlerine bildirdi.

- 11 Nisan’da bir başka İmralı Heyeti üyesi, DEM Parti Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Roma’da geçirdiği trafik kazasında ölümden döndü. Buldan’ın içinde bulunduğu araç, şoförün navigasyon yönlendirmesiyle girilmemesi gereken bir yola sapınca karşı yönden hızla gelen bir araçla çarpıştı. Aracın özellikle Buldan’ın oturduğu sağ ön kapısına çarpması ve kazanın navigasyon üzerinden yönlendirme hatası gibi görünen bir zincirle gerçekleşmesi, olayın arkasında başka bir plan olabileceği ihtimalini doğurdu.

- 15 Nisan’da ise Önder, ciddi bir rahatsızlık nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Ertesi gün hayatını kaybeden Önder’in ani ölümü, daha önce yaşanan olaylarla birlikte yorumlandığında soru işaretlerini artırdı.

Roma'da neler yaşandı?

Gelin size Roma’da yaşananları gazeteci bir tanığın da gözlemleriyle en baştan anlatalım.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 11 Nisan günü İtalya’nın başkenti Roma’da katıldığı bir konferansın ardından, Ararat Kültür Merkezi’nde düzenlenen akşam yemeğine katıldı. Yemeğin ardından, saat 21.30 sularında Buldan, yanındaki DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır ve Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından, İmralı Heyeti üyesi Av. Faik Özgür Erol ile birlikte dinlenmek üzere kalacakları yere doğru yola çıktı.

Ancak yolculuk sırasında dikkat çekici bir olay yaşandı. Aracı kullanan şoför, Roma’yı bilmeyen ve başka bir ülkeden gelmiş, ancak güvenilir biriydi. Dolayısıyla navigasyon cihazına güvenmek zorundaydı. Yolculuk sırasında navigasyon, ısrarla girilmemesi gereken bir caddeye yönlendirdi. “Navigasyonlar en güncel ve doğru tarifleri verir” denmesine rağmen, cihaz şoförü yanlış bir yola soktu. Şoför, Roma’yı bilmediği için navigasyonun yönlendirdiği yola girdi.

Araç tam dönüşünü tamamladığı anda, karşı yönden çok hızlı bir şekilde gelen başka bir araç, Buldan’ın oturduğu sağ ön kapıya çarptı. Gazeteci Mahir Üzmez, Independent Türkçe’ye olayı şöyle anlattı:

Araç döner dönmez karşıdan hızla gelen bir araç bize çarptı. Çarpan araç küçük, basit bir araçtı. Şoförü 35 yaşlarında, yarı ayyaş bir İtalyandı. Hemen olay yerinden uzaklaşmaya çalıştı. Polis çağrıldı, tutanak tutuldu. Olay adli bir vaka gibi kapatıldı.

Olayın ardından Pervin Buldan hastaneye götürüldü. Sağ tarafında ezilme tespit edildi; sağ bacağı ve sağ ön kapı olduğu gibi darbe almıştı. Üzmez, “Araba olduğu gibi o tarafa çarpmış. Sağ ön kapı içeri göçmüştü. Araç bir hafta tamirde kaldı. Çarpan araç küçük olmasına rağmen, Buldan’ın tam oturduğu yeri hedef almış gibiydi” ifadelerini kullandı.

Navigasyonun yönlendirdiği cadde normalde girilmemesi gereken, tek yönlü bir caddeydi. Ancak navigasyon ısrarla o yöne döndürmüş ve şoför de yönlendirmeye uymuştu. Üzmez, bu durumu şöyle yorumladı:

Navigasyonla girilmemesi gereken bir yere sokulmak teknik olarak mümkün. Bugünkü teknolojide, uzaktan herhangi bir cihaza bağlanıp üzerinde oynama yapabilirsiniz. İstihbarat servislerinin de kullanabileceği bir yöntem.

Kazanın ardından, İtalyan polisinin olay yerine gelip tutanak tuttuğu ve “Bu yola niye girdiniz?” diye sorduğu öğrenildi. Şoför, “Navigasyon böyle yönlendirdi” cevabını verdi. İtalyan polisleri, “Normalde navigasyon buraya yönlendirmez, bu yola girilmez” dedi.

Üzmez, kaza sonrasında araçtaki Keskin Bayındır ve Av. Faik Özgür Erol ile tek tek konuştuğunu, hepsinin navigasyonun yanlış yönlendirmesinden söz ettiğini belirtti:

“Herkes ‘Navigasyon ısrarla oraya döndürüyordu’ dedi. Şoförün hatası yoktu. Olayda bir kasıt var mıydı? Yönlendirme mi yapıldı? Bunlar konuşulmaya değer. Ama araçtaki herkes aynı şeyi söylüyordu.”

Kaza basına yansımadı. Üzmez, bu konuda şöyle dedi:

O gece hemen telefonla ulaştım. ‘İyiyiz, gelmenize gerek yok’ dediler. Gazeteci refleksiyle ‘Olayı basına vermeyi düşünür müsünüz?’ diye sordum. ‘Hayır’ dediler. Bir adli vaka gibi değerlendirdiler. O gece ve ertesi gün herkesle konuştum. Pervin Hanım ve DEM Parti, olayın kamuoyuna yansımamasını istedi. Konferansın gölgede kalmasını istemediler. Biz de bu hassasiyete saygı gösterdik.

Ancak Mahir Üzmez, kazanın sıradan bir trafik kazası olarak kapatılsa da üzerinde düşünülmesi gerektiğini belirtiyor:

Burada önemli olan, olup bitenleri spekülatif değil, olduğu gibi aktarmak. Olup biteni anlattık. Bugünkü teknik altyapıyla böyle bir yönlendirme mümkün mü? Mümkün. Ama net bir şey söylemek için elimizde yeterli delil yok.

Perinçek de açıklamıştı

Pervin Buldan’ın Roma’daki şaibeli kazası ve İmralı Heyeti üyesi Sırrı Süreyya Önder’in ani ölümü üzerine kamuoyunda suikast iddiaları gündeme gelirken, dikkat çeken bir açıklama da Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’ten gelmişti.

Perinçek, Sırrı Süreyya Önder’in ölümünden kısa bir süre önce kendisini ziyaret ettiğini ve o görüşmede aracına bomba düzeneği yerleştirildiğine dair bilgiyi kendisiyle paylaştığını açıkladı. Ayrıca Önder’in, Abdullah Öcalan’ın kendilerine İsrail veya ABD tarafından bir suikast düzenlenebileceği uyarısında bulunduğunu da aktardı.

Doğu Perinçek, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:

15 Nisan günü beni ziyarete gelecekti saat 15.00’te. Ancak 40 dakika kadar erken, 14.20 gibi geldi. Yaklaşık 3 buçuk saat kadar görüştük. Önümüzdeki sürecin karşılıklı değerlendirmesini yaptık. Bunun tarihi bir süreç olduğunu ama bu sürecin karşısında büyük güçlerin olduğunu konuştuk. Bu büyük güçlerle ilgili olarak Önder, Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmede, Öcalan’ın kendilerine ‘İsrail ve ABD bizi öldürebilir’ dediğini bana iletti. Bu sözlerin devamında bana, kendisine yönelik bir suikast girişimini anlattı. Arabasına bir düzenek yerleştirdiklerini ve bunu aracı kullanırken fark ettiklerini söyledi. Sırrı Süreyya Önder bunu anlatırken telefonunu çıkardı ve o bomba düzeneğinin fotoğrafını bana gösterdi. Bıçağa benzeyen, bir tarafı keskin, madeni bir düzenekti. Lastiğe yerleştirilmişti. Önder, bu durumu emniyete bildirdiklerini de söyledi.

Açıklama yapılmadı

Önder’in ani ve beklenmedik ölümü sonrası kamuoyunda çeşitli spekülasyonlar yapılırken, Buldan’ın kazasının da “şaibeli” olduğu yönünde yorumlar dikkat çekti. Her iki ismin de İmralı görüşmelerinde aktif rol almış olması, bu olayları bir tesadüfün ötesine taşıyan yorumların ortaya çıkmasına neden oldu. Ancak resmi makamlardan ya da ilgili taraflardan suikast iddialarına dair herhangi bir açıklama yapılmadı. Öte yandan kaza ile ilgili ulaşmaya çalıştığımız ve Adıyaman’da Sırrı Süreyya Önder’in taziyesine Pervin Buldan; soruları yanıtsız bıraktı.

 

Kaynak: Independent Türkçe



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER