Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı, komisyon üyelerinin İmralı’ya gittiği haberleri üzerine yazılı bir açıklama yaptı. TBMM Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada komisyon üyelerinin İmralı’ya gittiği doğrulandı, “Görüşme neticesinde; toplumsal bütünleşme, kardeşliğin pekiştirilmesi ve bölgesel perspektife yönelik sürecin pozitif ilerletilmesi açısından olumlu sonuçlar alınmıştır” denildi.
CHP İmralı’ya gitmeme kararı aldı. Grup Başkanvekili Murat Emir, İmralı’ya gidecek komisyon heyetine üye vermeyeceklerini ancak komisyonda bulunmaya devam edeceklerini söyledi.
AKP’li Kürşad Zorlu toplantıya katılmadı; ancak onun dışında AKP’nin bütün komisyon üyeleri “Evet” oyu verdi. MHP ve DEM Parti ile komisyonda birer temsilcileri olan EMEP ve TİP de İmralı’ya gidilmesine “Evet” dedi.
Bahçeli’den “devlet kararı” vurgusu
Ruşen Çakır’ın konuğu Mümtaz’er Türköne, komisyonun İmralı ziyaretini değerlendirdi. Türköne, Bahçeli’nin grup konuşmalarında kullandığı “devlet kararı” vurgusuna dikkat çekti:
“Meselenin özü şu: Öcalan çözüm sürecinde Kürt siyasetinin temsilcisi olacak. Komisyon Öcalan’ın talebiyle kuruldu. Devlet bu işi en kestirme yoldan çözmek istiyor. Bunun için de karşısında 26 yıldır konuştuğu kişi Öcalan.”
Bölgesel dengelerin özellikle Suriye’nin süreci zorunlu kıldığını belirten Türköne, “Hem devlet hem Kürt siyaseti hem de bölgesel aktörler Türkiye ile çözümden yana. Öcalan da bunu stratejik olarak görüyor” dedi.

“Öcalan’ın liderliği tartışmasız hale geldi”
Mümtaz’er Türköne, İmralı görüşmesi ve sonrasında yaşananların Kürt siyasetinde Öcalan’ın konumunu daha da pekiştirdiğini öne sürdü. Selahattin Demirtaş da dahil olmak üzere tüm aktörlerin Öcalan’ın belirleyiciliğini kabul ettiğini söyleyen Türköne, “Bu hamleden sonra Selahattin Demirtaş’ın yapacak bir şeyi kalmadı. Öcalan’ın liderliği tartışmasız hale geldi” diye konuştu.
Kamuoyunun İmralı sürecine verdiği tepkileri değerlendiren Türköne, bunun doğal olduğunu söyledi. Fakat süreci manipüle eden grupların tehlikesini vurguladı:
“Toplumun %65’i İmralı’ya gitmeye karşı olabilir. Bu çok doğal ama ‘çözüm için gerekiyormuş’ diye sorulduğunda bu oran %90’a çıkar. Sorunu nasıl sorduğun önemli.”
Çözüm sürecinin kaderinin iktidarın siyasetiyle çatıştığını belirten Türköne, “Çözüm süreci iktidarın aleyhine. İktidar kendi iktidarına tutunmak için hukuku askıya alıyor ama çözüm için hukuka ihtiyaç var. Türkiye tam suyu geçirirken at değiştiriyor” dedi.
Kaynak: medyascope.tv

