T24’ten Namık Durukan’ın, “konu ile ilgili” haberi…
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Ofisi Eş Başkanı İlham Ahmed, The New York Times'a yazdığı yazıda, Şam yönetimi ile Kürtler arasında yürütülen görüşmeler, talepleri ve bölgenin geleceğine dair önemli detaylar verdi. Yeni Suriye’nin nasıl şekilleneceği konusunun ülkedeki etnik kimlikler arasında endişe kaynağı olduğunu belirten Ahmed, geçici anayasanın Suriye’nin toplumsal çeşitliliğini yansıtmadığını söyledi. Kuzeydoğu Suriye’de çok etnisiteli, çok inançlı bir sistem bulunduğuna dikkat çeken Ahmed, sistemin mevcut yapısıyla Suriye’nin tamamı için örnek olabileceğini anlattı.
The New York Times için kaleme aldığı yazıda Esad yönetiminin geçtiğimiz yıl aralık ayında yönetimden uzaklaştırılması ve sonrasındaki gelişmelere dikkat çeken Ahmed, bu durumun Suriye’de birçok kişi için özgürlük ve sevinçle karşılandığını, ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptırımları askıya almasını ise halkın yaşadığı yıllarca süren acıların hafiflemesine yardımcı olacak önemli bir adım olduğunu ifade etti.
Bu gelişmelerin olumlu etkisinin yanı sıra özellikle kuzeydoğudaki Kürtler gibi azınlıklar için belirsizlik ve risklerle dolu bir dönemi de beraberinde getirdiğine vurgu yapan Ahmed, Yeni Suriye’nin nasıl şekilleneceğinin temel bir endişe kaynağı hâline geldiğini anlattı. Ahmed yazısında, Şam’la yapılan müzakereler, yeni Suriye anayasasına yapılan itirazlar, Kürtlerin talepleri, Kuzeydoğu Suriye’deki yönetim sistemi ve ülkede nasıl bir yönetim istediklerini şöyle aktardı:
Yeni anayasa nasıl olmalı?
Yeni Suriye'nin demokratik mi otokratik mi, haklara saygılı mı baskıcı mı olacağı belirsiz. Bu soruların yanıtı, Kuzey ve Doğu Suriye'de kurulan çok etnisiteli doğrudan demokrasi modelinde aranmalı. Geçici Anayasa, Suriye’nin toplumsal çeşitliliğini yansıtmıyor. Azınlıklar ve kadınların haklarını tam korumuyor, tüm ulusal yasaların kaynağı olarak İslam hukukunu kabul ediyor ve merkeziyetçiliği sürdürüyor. Suriye’nin tek etnik grup temelli baskıcı geçmişi başarısızlıklarla dolu. Yeni anayasa; güç paylaşımı, siyasi özgürlükler, yerinden yönetim ve kapsayıcı katılım ilkelerini içermelidir.
“Suriye’nin tamamı için örnek olabilir”
Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi (Rojava), 2012’de özerklik kazandı. Bölge yalnızca Kürtlere değil; Arap, Alevi, Ermeni, Dürzi, Çeçen gibi birçok etnik gruba ev sahipliği yapıyor. Rojava’da Şii, Sünni, Êzidî, Süryani, Asurî, Keldani ve seküler kesimler bir arada yaşıyor. Yönetim modeli, çok etnisiteli ve çok inançlı yapısıyla Suriye’nin tamamı için örnek olabilir.
Üç resmi dilde eğitim
Demokrasiye ve kadın haklarına bağlılık, Rojava'ya IŞİD’e karşı direnme gücü verdi. 14 bin genç kadın ve erkek bu uğurda hayatını kaybetti. Bu mücadele, sistemin gücünü ortaya koydu. Rojava’da Arapça, Kürtçe ve Süryanice olmak üzere üç resmi dilde eğitim veriliyor.
“Geçici anayasa kazanımları tehdit ediyor”
Mart ayında Şam yönetimiyle imzalanan anlaşma, kurumsal ve askeri entegrasyonu, tüm Suriyelilerin temsiliyetini, ülke genelinde ateşkesi ve mültecilerin dönüş hakkını içeriyor. Bu anlaşma ülkede istikrar açısından umut verici. Ancak geçici anayasa bu kazanımları tehdit ediyor. Yeni anayasa, eski isyancı grup HTŞ’ye yakın kişilerce hazırlandı. Geçici Anayasa’da dini haklar, kamu düzenini bozduğu gerekçesiyle kısıtlanabiliyor. Yürütme, yargıçları ve yasamanın üçte birini atama yetkisine sahip, denge-denetim mekanizmaları zayıf.
“ABD katkı sunabilir”
Mart ayında 1600’ü aşkın Alevi sivilin katledildiği kıyı şeridindeki saldırılar ve Şam yakınlarındaki Dürzî topluluğa yönelik şiddet, demokratik bir anayasal sürece olan ihtiyacı netleştiriyor. Yeni Suriye, tüm halkların eşit temsil edildiği bir yapıyla kurulmalı. ABD yönetimi bu tarihi süreçte destek vererek yalnızca Suriye’ye değil, tüm Orta Doğu’ya örnek olabilecek bir sistemin inşasına katkı sunabilir.