İktidar ‘tweet’ işini abarttı

İbrahim Kiras Analiz Etti... ​​​​​​​"Bir kesimde gördüğümüz hastalık öbür kesimlerde de var. Peki, öyleyse iktidar cenahında olanlar neden daha fazla dikkatimizi çekiyor? "

İktidar ‘tweet’ işini abarttı

Bu ülkede hiçbir toplumsal kesim diğerlerinden farklı bir kültüre sahip değil. Öncelikle bunu belirtelim. Bileşik kaplar gibi.  Bir kesimde gördüğümüz hastalık öbür kesimlerde de var. Peki, öyleyse iktidar cenahında olanlar neden daha fazla dikkatimizi çekiyor? 

Bu sorunun iki cevabı var. İlki, iktidar adına ortalıkta laf yarıştıran zümrenin yaptıklarıyla iddiaları birbirine çok zıt. İslam davası, vatan, millet vs. laflarının arasında muhalif kesimdeki siyasetçi veya gazeteci kadınlarla ilgili tecavüz fantezilerinin dile getirilmesi doğal olarak daha çok dikkat ve tepki çekiyor. Son olarak bir siyasetçinin eşine yönelik ipten kazıktan kurtulmuş cinsiyetçi ifadelerin kullanılması da bu yüzden daha fazla reaksiyon toplamış görünüyor.

İkinci cevap da şu: İktidar cenahında bu işleri yapanların organize görünmeleri. AK Parti sözcüleri bunu yalanlıyor ama kendi düzenledikleri yeşil yuvarlaklı “milli hesaplar” kampanyası gibi hadiseler bu yalanlamayı inandırıcı olmaktan çıkarıyor. 

Aslında olayın hikayesi şu: AK Parti yönetimi ilk önceleri sosyal medyanın öneminin pek farkında değildi. Kendi tabanıyla iletişiminde faydası olacağını düşünmüyordu belki de. İhtiyaç hissetmiyordu böyle bir kanala.

Ne var ki özellikle Gezi Parkı olaylarında muhalif kamuoyunun teşkilinde ve hatta eylemlerin organize edilmesinde Twitter’ın etkili bir şekilde kullanılması karşısında bu yaklaşımını değiştirdi iktidar partisi. Nitekim Fetullahçılar da aynı dönemde sosyal medyanın önemini anlamışlar ve “Peygamber Efendimiz sosyal medyada tweetleri ikiye katlayın buyurdu” gibi rivayetler yayarak adamlarını bu sahaya seferber etmeye çalışıyorlardı.

***

AK Parti yönetimi hem Gezi olaylarında hem de Fetullahçıların saldırılarında daha önce önemini anlamadığı sosyal medyanın gücünün tanığı olmuştu. Bunun üzerine hızla bir sosyal medya organizasyonuna yöneldi. Ama bu sefer de ilgisini abarttı. Sosyal medyada etkin olmayı siyasi iktidarın sigortası gibi algılamaya başladığı için bu alanda vahim yanlışlara kapı araladı. 

Açıkçası, iktidar partisini yönetenler bu işi “trolcülük oyunu”na indirgediler. Böylece siyasetin de trolleşmesi hız kazandı. Trol yaklaşımı ve trol dili neredeyse standartlaştı. Zamanla profesyonel trollerle parti tabanındaki sivil twitter kullanıcıları arasında konulara yaklaşım ve kullanılan dil bakımından fark kalmadı. Partinin tavanı zaten bu dilin patent sahibiydi. 

Buradaki problemin kaynağı zaten AK Parti yönetiminin sosyal medyayı -tanıştıkları günden itibaren- bir “iletişim alanı” olarak değil “kavga meydanı” olarak görmesiydi. İktidar partisinin son döneminde izlediği siyasetin de habercisi olan bir yaklaşımdı bu aslında: “Düşman” olarak kodladığı kesimle kavgayı her daim sürdürerek ve çelişkileri mümkün olduğunca keskinleştirerek kendi tabanında olabilecek dağılmayı engelleme siyaseti...

***

Mamafih “kavga”nın sosyal medya ayağı kontrolü zor bir alan olduğundan zaman zaman birtakım sıkıntılar da çıkıyor. Parti teşkilatı veya bürokrasi veya iş dünyası veya konvansiyonel medya gibi değil burası çünkü. 

Ancak netice itibarıyla burada bir tercih sözkonusu… İktidar partisi sosyal medya imkanlarını toplumla etkili ve verimli bir iletişim kanalı olarak kullanmak, yani kendini daha iyi anlatmak veya taraftarlarını artırmak için bu imkânı değerlendirmek yerine oradaki muhalif seslerin susturulmasını önceleyen bir yaklaşımı tercih etmiş bulunuyor. Bundan da geri adım atmaya niyetli görünmüyor. En azından son hadiseler bunu gösteriyor.

Gelgelelim yeşil toplu kullanıcılar, milli hesaplar falan icat ederek Twitter’da bir tür “vatan cephesi” oluşturma girişimi hem tehlikeli hem de son tahlilde fayda getirmeyecek bir iş.

Sosyal medyanın, özellikle Twitter’ın kullanıcılarının ezici çoğunluğu gençler. Bunların da ezici çoğunluğu yeşil topu falan olmayan ortalama profiller.

Peki, bu gençler AK Parti’ye nasıl bakıyorlar? Nasıl baktıkları ortada. Araştırmalara göre özelikle 2018’den bu yana 18-25 yaş arasındaki seçmen içinde iktidar partisine oy verenlerin oranı 25 yaş üstündekilerin neredeyse yarısı kadar. 

Demek ki trol siyasetinin zararı çok, faydası yok.