Tarih: 27.05.2025 18:03

İktidar çevresinden baş döndüren haberler, yorumlar, tezler…

Facebook Twitter Linked-in

İktidara ve üst düzey bürokrasiye yakın bir gazete yazarı, Cem Küçük, bir süredir çeşitli mahfillerde kulaktan kulağa yayılan bir söylentiyi, dün, köşesine taşıyıverdi: Bürokraside ve iş dünyasında AK Partili bilinenlerden bazıları son zamanlarda Ekrem İmamoğlu’na, CHP’ye yanaşmış…

‘Erdoğan-sonrası döneme’ hazırlık olarak…

"AK Parti döneminde bir yerlere gelip, Erdoğan sonrasına hazırlık yapanlar!" başlıklı yazısı ile, AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’nın, bunları bildiğini ve günü geldiğinde hepsini tasfiye edeceğini duyurdu Türkiye gazetesi yazarı…

Tam bu bilgiyi hazmetmeye çalışırken bir başka haber karşıma çıktı.

Kaynağı, kamuoyu araştırma şirketi MAK Danışmanlık’ın yöneticisi Mehmet Ali Kulat…

 

Bilen bilir, M. A. Kulat, siyasi gelişmeleri yakın gözetiminde tutar, elde ettiği verileri değişik ortamlarda kamuoyuyla paylaşır.

O da, hükümetin bayram sonrasında büyük çaplı değişikliğe uğrayacağını, iki yeni bakanlık daha ihdas edileceğini, yeni iki bakanın Meclis’ten, diğerlerinin de dışarıdan atanacağını duyurdu.

İnsan ister istemez, “Acaba bu iki duyuru birbiriyle irtibatlı mı?” diye düşünmeden edemiyor…

Akla bu sorunun gelmesi şundan: “AK Parti döneminde bir yerlere gelmiş” diye tanımlanan ihanet içindeki kişilerin zamanı geldiğinde tasfiye edilecekleri bilgisi ile, hükümette köklü bir değişikliğe gidileceği bilgisi birbirini tamamlar gibi…

Öyle anlaşılıyor ki, CHP muhalefetinin sokaklara taşıdığı tepkilerin meydana getirdiği kamuoyu yoklamalarına da yansıyan sarsıntı, iktidar cephesinde artçılara yol açmış…

“Beklenen olmuş” diyebiliriz…

Siyasetin evrensel kurallarından biri, iktidarın aşırı kullanımının onu zayıflattığı tespitidir.

“Pil gibidir güç, kullanıldıkça azalır, aşırı kullanıldığında daha çabuk azalır” denmesi bundandır.

Bir başka evrensel kural da, güç azalmasının iktidarda aşınmalara ve kaçışlara yol açacağı tespitidir.

Geçmişte bu tespitlere uygun ortamlar çokça yaşanmıştı.

Anavatan Partisi (ANAP), Doğru Yol Partisi DYP), Demokratik Sol Parti (DSP) iktidarlarının son dönemlerinde, liderlerin etraflarının boşalmaya yüz tuttuğu görülmemiş miydi?

Partiye halk desteği iktidarın elden gideceği görüntüsü verecek kadar azalmaya başladığında, sarsıntının ilk alametleri yakın çevreden belli olur.

Daha da önemlisi, siyasetteki yol arkadaşları, bizzat atadığı bürokratlar ve yağlı ihalelerle zenginliklerine zenginlik kattığı iş insanları arasındaki en sadık destekçilerini bile ‘ihanet içerisinde’ görme eğilimine girer liderler…

Liderlerin tasfiye işlemleri iktidarları daha da zayıflatır.

Örnek pek çok…

İlk askeri darbe olan 27 Mayıs (1960) sonrasında kapatılan Demokrat Parti’nin yerine kurulmuş Adalet Partisi (AP), siyasi hayatın önü açılınca yapılan ilk seçimde iktidara geldi.

Liderliği ele geçiren Süleyman Demirel parti içi iktidarını pekiştirmek için tasfiye mekanizmasını uygulamaya koyma ihtiyacı duydu, bunu iki milletvekilini ihraç ederek gerçekleştirmeye kalktı.

Sonrasında, AP içerisinde yeni bir parti -Demokratik Parti- doğacak ve Demirel ilk seçimde -1973- iktidardan düşecekti.

Benzer bir süreç, Anavatan iktidarının da sonunu getirdi. Kendisi cumhurbaşkanlığına çıktıktan sonra eşinin partide etkili bir yere gelme hevesinin önüne geçmeyen Turgut Özal, Semra Özal’ın yardımıyla genel başkan olan Mesut Yılmaz’ın gerçekleştirdiği tasfiyeleri izlemekle yetindi.

Tasfiyeler, ANAP’ın tek başına elinde tuttuğu iktidarı önce iki partiyle paylaşmaya sürüklenmesine, sonra da baraja takılmasına sebep oldu.

Günümüz o olayların yaşandığı dönemlere, AK Parti de önceki partilere benzemiyor ama, yine de bizde tarihin tekerrür etme alışkanlığını göz ardı etmemekte yarar var.

Bakanlar değişse iktidarı zayıflatan politikalar aynen kaldığı sürece ne değişecek?

Yeni sistemde politikaları bakanlar belirlemiyor ki…

AK Parti’ye yakın bir gazetede -Yeni Şafak’ta- AK Parti’ye strateji de üreten bir kalem -Yusuf Kaplan- dün, “Darbe hazırlığı mı var? (1)” başlıklı yazısında şaşırtıcı bir tez seslendirmiş.

Okuyalım:

“İki asırdır bu ülkede 'ipler' bizim elimizden alındığı ve son asırda da ülke içeriden ele geçirildiği ve bu ülkenin direnç noktaları teker teker yok edildiği için Türkiye her tür darbeye her an açık sahipsiz bir ülke hâline getirildi.”

100 yıllık Cumhuriyet’in dörtte birine yakın bir süredir iktidarda bulunan AK Parti için ağır bir tez bu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —