Tarih: 30.09.2021 18:43

Hediye Levent: Isınan İdlip değil Türkiye’nin Suriye politikası

Facebook Twitter Linked-in

İdlip ısınmaya başladı” değerlendirmelerine bağlı olarak yine, yeniden, bir kez daha İdlip’i konuşuyoruz. 

İdlip’te sahada yıllardır belli yoğunlukta devam eden karmaşa ve Rusya’nın zaman zaman artan hava saldırıları dışında değişen bir şey yok. 

Şam ve Rusya cephesindeki duruma bakılırsa ufukta İdlip’e yönelik topyekün operasyon sinyali yok. Hatta yıllardır İdlip çevresinde konuşlanmış olan Suriye ordusunda da dikkat çekici bir hareketlenme olmamasına bakılırsa geçtiğimiz yıllarda birçok kez gerçekleştirilen kısmi/sınırlı operasyon ihtimali de görünmüyor.

Fotoğraf: Uğur Can/DHA (Arşiv)

 

Rusya’nın hava desteği ile Suriye ordusunun İdlip’e yönelik kara operasyonu başlatması pek olası olmadığı gibi Şam’daki değerlendirmelere göre böylesi bir operasyon pek mantıklı da değil. 

Çünkü;

Peki İdlip’te sahada ‘ısınma’ olarak yorumlanabilecek bir gelişme yoksa ısınan ne?

Cevap basit; Türkiye’nin Suriye politikası!

Diplomatik ortamları ısıtan da Şam ve Rusya’dan çok bizzat Türkiye’nin kendisi…

Çünkü, 2011’de girişilen ve ısrarla aynı kulvarda yürütülmeye çalışılan Suriye politikasını şekillendiren ‘gerekçelerin’ inandırıcılığı eridikçe eridi.

Mesela; 

Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gibi açıklamalar yapan ama aynı zamanda Suriye topraklarına yüksekokul açıp kaymakam atayan Türkiye’nin Suriye’den beklentisi meçhul!

Suriye’de kalma ısrarının kısa veya uzun vadede Türkiye’ye ne kazandıracağı, yıllardır devam eden askeri operasyonların maliyetine değebilecek kazanımlar sağlayıp sağlamayacağı oldukça şaibeli. Yukarıda en çok duyduğumuz birkaç tanesini sıraladığım gerekçeler de artık işlevsiz.

Türkiye’nin Suriye politikasının ısınması da bundan…

Rusya’nın son günlerde yoğunlaştırdığı hava saldırılarının hedefi İdlip’teki cihatçılar değil Türkiye’nin desteklediği silahlı gruplar… Rusya ve Şam Türkiye’nin Suriye’den çıkmasını istiyor. Son Soçi görüşmesinin temel sebebi bu.

Reklam

 

Türkiye’nin giderek ağırlaşan faturalara rağmen kalma ısrarı akla sadece iki senaryoyu getiriyor;

  1. .Suriye içinde Türkiye’nin desteklediği grupların kontrolündeki bölgelerde yeni bir Hatay sürecine taşıyıp ‘ülke topraklarını genişletenhükümet’ olarak yeni bir rüzgar yaratmak…
  2. Suriye’deki askeri varlık üzerinden Rusya ile ‘bana bir şeyler vermezsen çıkmam’ pazarlığına girişmek. Ki, bu Rusya ile doğrudan anlaşma da olabilir, Libya’daki veya Akdeniz’deki enerji mücadelesine dair bir şeyler de olabilir… 

Bekleyip göreceğiz ancak Biden döneminde Türkiye’nin ABD ve iyice yıpranan NATO üyeliği kartından beklenenin çok altında destek gelebilir. Bu da Türkiye-Rusya pazarlıklarında Rusya’nın elini güçlendirecek (bir kez daha). 

Ayrıca Türkiye, Suriye’ye çok ‘yatırım yaptı, çekilmez’ diyenler de var ki, Rusya’nın Suriye üzerinden bütün bölgeye yatırım yaptığını unutuyorlar muhtemelen.

Türkiye açısından yapılabilecek en sağlıklı hamle İdlip’teki cihatçıların Türkiye’ye de tehdit olduklarını kabul etmek, şimdilerde Milli Ordu olarak adlandırılan silahlı grupların hamiliğinden vazgeçmek ve Şam ile doğrudan görüşmeler için zemini hazırlamak…

 

Kaynak: Farklı Bakış




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —