Hatimoğulları, Bahçeli'den alıntı yaptı: Barış tek kanatlı bir kuş değildir

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Meclis’te partisinin haftalık grup toplantısında konuştu

Hatimoğulları, Bahçeli

“Barış güvercini tek kanatla uçmaz” diyen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, Bahçeli’nin kullandığı  "Barış tek kanatlı bir kuş değildir. Birinci kanat Öcalan'ın çağrısı fesih kararıyla kendisini gösterdi. İki kanadı hep birlikte gövdeye getirmeliyiz" sözlerini hatırlattı

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada demokrasi, adalet ve barış arasındaki doğrudan bağa dikkat çekti. Konuşmasında, daha önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sürece dair kullandığı meşhur ifadelere gönderme yapan Hatimoğulları, sürecin yeniden inşası için toplumsal güvene, hukuka ve demokratikleşmeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi:

Hukuk ve demokrasi barış güvercinin iki kanadıdır. Güvercin tek kanatla uçmaz. Bu iki kanadın birbirini tamamlaması lazım. O yüzden bizler bu iki kanadı tamamlamak için, kimin üzerine görev ve sorumluluk düşüyorsa, bu dönem elini taşın altına koyma dönemidir.

Hatimoğulları'nın bu sözleri, Bahçeli'nin birkaç gün önce ifade ettiği şu ifadeleri hatırlattı:

Barış tek kanatlı bir kuş değildir. Bir kanat 27 Şubat'ta Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrı ve bugün geldiğimiz fesih kararıyla kendisini kesin gösterdi. İki kanadı millet olarak hep birlikte gövdeye getirmeliyiz. Sabırla bekleyip barışın hakim olması ve terörsüz Türkiye hedefimize erişmek için bazı konuların gereksiz yere tartışılmasına mahal yok.

“Türkiye DEM'e hazır, DEM Türkiye’ye hazır”

Konuşmasının sonunda mücadeleye dair kararlılık mesajı veren Hatimoğulları, emek ve demokrasi mücadelesinin ortak zeminde büyütülmesi gerektiğini vurguladı:

Mücadelemiz demini alıyor. Türkiye DEM’e hazır, DEM Türkiye’ye hazır. Bu sorunların çözümünde aktif, geliştirici, ilerletici bir irade koyma kararlılığındayız. Mücadelemizi sonuna kadar işçi, emekçi kardeşlerimizle birlikte sürdüreceğiz. Bu da bütün Türkiye halklarına sözümüz olsun.

“Tweet atmaktan korkulan bir ülkede demokrasi nasıl gelişecek?”

Demokrasi, ifade özgürlüğü ve yargı bağımsızlığına yönelik saldırıların barışa doğrudan zarar verdiğini belirten Hatimoğulları, toplumun en temel sorusunun “barış ve adaletin nasıl tesis edileceği” olduğunu vurguladı:

Bir düşünün; insanlar tweet atarken ‘Acaba gözaltına alınır mıyım?’ diye kaygı duyuyor. Seçtiğiniz belediye başkanının yerine kayyım atanıyor. Belediye başkanları, meclis üyeleri cezaevlerinde. Hukukun ve adaletin olmadığı bir yerde barışa inanç nasıl gelişecek? Bunu bilen var mı? Bu ülkede yüzlerce halk toplantısı gerçekleştirdik. Toplumun en temel sorusu bu: Barış süreci, adaletin tesisi ve demokratikleşme süreci nasıl olacak?

“HDK’li olmak suç değil, kentte ortaklaşmak suç değil”

Hatimoğulları, HDK ve Kent Uzlaşısı çerçevesinde yargılanan siyasetçilerin duruşmalarına işaret ederek, yargıya çağrıda bulundu:

Bakın yarın Çağlayan Adliyesi’nde HDK ve Kent Uzlaşısı’ndan yargılanan arkadaşlarımızın duruşmaları var. Halkların Demokratik Kongresi’nin dediği gibi: Kentte ortak olmak da, HDK’li olmak da suç değildir. Bu şiarla mücadele eden HDK’li yoldaşlarımız yarın adliyeye çıkarılacak. Buradan yargıya sesleniyoruz: Bu sürece katkı için tahliye kararı verilmelidir. Bu atılacak adımın önemi büyüktür.

Kobani Davası’na da değinen Hatimoğulları, yargının gecikmesinin adalet duygusunu zedelediğini ifade etti:

Kobani kumpas davasında hâlâ tutuklu bulunan arkadaşlarımız için bir yıldır gerekçeli karar yazılmadı. Bekliyoruz. Zeynep Karaman, Dilek Yağlı, Pervin Oduncu, Ali Ürküt, Alp Altınörs, Bülent Parmaksız, Nazmi Gür, İsmail Şengül, Günay Kubilay, Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş… Onlar da bunu bekliyor. Onların şahsında, hapishanede bulunan bütün siyasi tutsaklara, bütün mahpuslara buradan selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.

Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2013 tarihinde yaptığı çağrıya atıf yapan Hatimoğulları, o günü “asrın çağrısı” olarak niteledi ve bu çağrının 50 yıllık çatışmayı bitirmek için eşsiz bir fırsat sunduğunu söyledi. Hatimoğulları “27 Şubat’ta Sayın Abdullah Öcalan’ın yapmış olduğu çağrı bir yüzyıl açısından değerlendirdiğimizde asrın çağrısıdır ve tarihin çok önemli bir sayfasıdır" diye konuştu.

Hatimoğulları, PKK'nin 12 Mayıs’ta yaptığı açıklamaya da dikkat çekerek bu beyanın yalnızca Türkiye değil, tüm Ortadoğu halkları için tarihi bir dönüm noktası olduğuna vurgu yaptı:

PKK 12 Mayıs'ta kongre kararını duyurarak bir devri kapatıp yeni bir çağı açtığını açıkladı. Bu karar demokratikleşme ve barış ortamı için alınmış en önemli karardır. Bu karar, bütün Türkiye halkları ve Ortadoğu halkları için büyük bir şanstır.

DEM Parti Eş Başkanı, sahada halktan gelen temel soruları sıralayarak konuşmasını sürdürdü. En çok yöneltilen sorular arasında “Türkiye’de demokrasi nasıl gelişecek?”, “Kürtlerin hakkı, hukuku ne olacak?” ve “Bütün kimlikler eşit ve özgür nasıl yaşayacak?” başlıkları olduğunu ifade etti.

Bu soruların yanıtını bulmak, çözümün kendisidir. Bunun için daha fazla ortak paydada yan yana gelmeye ihtiyacımız var.

Tülay Hatimoğulları, devletin klasik güvenlikçi aklının terk edilmesi gerektiğini savunarak, çözüm süreci için somut ve pratik adımların atılmasının zamanının geldiğini dile getirdi:

Şiddet ve çatışma gerekçesiyle ertelenen adımlar için artık herhangi bir engel kalmamıştır. 86 milyon yurttaşımızın geleceği için hükümetin pratik adımlar atması artık tarihi bir anlam taşımaktadır. Hukuki, siyasi, kültürel adımlar atılmalıdır. Türkiye klasik güvenlikçi aklın kelepçesinden mutlaka ama mutlaka kurtulmalıdır. Yarım asırdır şiddet ve kanla yazılan sayfaları kapatmanın tam da vaktidir. Ortak vatanda eşit yaşamı inşa etme ve demokratik cumhuriyetle taçlandırmanın tam da vaktidir. Bu ülkenin her köşesinde, her dağında, ovasında, adalet ve özgürlük için barışın bembeyaz sayfasını özgürlüğün masmavi mürekkebiyle yazmanın tam da vaktidir. Kaybedecek vakit yok. Vakit barışın vaktidir. Vakit demokrasinin vaktidir. Vakit adaletin vaktidir. Barış, barış, barış! Adalet, adalet, adalet!

“Barışa umutluyuz, ama halk aç ve mutsuz”

Konuşmasının son bölümünde ekonomik krize de değinen Hatimoğulları, halkın derin bir yoksullukla mücadele ettiğini ve iktidarın bu konuda çözümsüz kaldığını ifade etti. “Şimşek programı”na atıfla mevcut ekonomi politikalarının başarısız olduğunu belirtti:

Bir yandan barış ve çözümü konuştuğumuz için gerçekten çok mutluyuz ve umutluyuz. Ama öte yandan halkımız aç ve mutsuz. Halk için çalışan bir iktidar anlayışı yok çünkü. İki yıldır Şimşek programı var. Aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar bekliyorlar. Ama sonuç her seferinde daha beter bir şekilde neticelenmektedir. İnsanlar açlıktan, yoksulluktan kan ağlıyor.

“Ekonomide yeni sözler söylemeye ihtiyacımız var”

Barış süreciyle birlikte Türkiye’nin ekonomi politikalarında da yeni ve cesur bir anlayışa ihtiyaç duyduğunu vurgulayan Hatimoğulları, “çatışmaların bedeli sofralarımızda, lokmalarımızda eksilme olarak karşımıza çıkıyor” dedi:

Şimdi barış süreciyle birlikte ekonomide yeni sözler söylemeye ihtiyacımız var. Bu sözleri de cesurca söylemeliyiz. Çatışmaların bedelini eksilen lokmalarımızda, küçülen ekmekte görüyoruz.

Ekonomik çöküşe ve barış sürecinin yaratacağı mali, sosyal fırsatlara dikkat çeken Hatimoğulları; Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın 50 yıllık çatışmanın maliyetini “iki trilyon dolar” olarak açıklamasını hatırlatarak, bu paranın barışçıl bir ekonomide nasıl kullanılabileceğine dair net ifadelerde bulundu:

Cumhurbaşkanı Yardımcısı bu sürecin maliyetini iki trilyon dolar olarak açıkladı. Bu çok büyük bir rakam. Eğer bu rakam savaşa, güvenlikçi politikalara, İHA’lara, SİHA’lara, mermilere harcanmamış olsaydı; işçinin, emekçinin yoksulluğuyla mücadeleye harcanmış olsaydı, şu an bizler bu kadar açlık ve yoksulluk çekiyor olmazdık.

 

Devamı >>>