İsveç’in Göteborg kentinde İsveç Liman İşçileri Sendikası (SDU) geçtiğimiz yılın sonunda bir referandum yaparak İsrail’e giden ya da İsrail’den gelen hiçbir gemiye yükleme/boşaltma yapmama yani boykot etme kararı aldı. İsveçli liman patronları sendikaya karşı harekete geçerken sendikanın başkan yardımcısı ve 20 yıllık Liman İşçisi Erik Helgeson ise aynı süreçte çalıştığı şirket Göteborg RoRo Terminali (GRT) tarafından işten atıldı. GRT’nin çoğunluk hissesine sahip olan DFDS ise Türkiye limanlarında da iş yapan uluslararası bir deniz taşımacılığı ve lojistik şirketi.
Helgeson ve SDU, bir yandan liman patronlarına karşı yargı mücadelesini sürdürürken bir yandan da devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde liman işçilerinin haklarını koruma savaşı veriyor.
Erik Helgeson, Evrensel Gazetesin’den Elif Görgü’ye önemli açıklamalarda bulundu.
2011 yılında Gazze’ye gitti
Helgeson, 2011 yılında Gazze’ye de gitmiş. O dönem yine Gazze’ye yönelik İsrail ablukasını denizden kırmak için yola çıkmaya hazırlanan “Özgürlük Filosu”na sendikası adına katılmak üzere yola çıkmış. “Ancak yardım malzemeleri ve jeneratörler taşıyan gemi Yunanistan’ın Pire Limanında engellendiği için denize açılamadık” diyor.
Ardından aynı yılın kasım ayında bu kez kendi iradesi ve birkaç arkadaşıyla birlikte yola çıkmış: “Gazze’ye gittim. O zamanlar durum çok farklıydı, bazı mallar tünellerden geliyordu ve İsrail bombardımanları ‘sadece’ haftada birkaç kez oluyordu, ancak yine de sivil halk, Filistin toplumunu her düzeyde boğmak için tasarlanmış yasa dışı bir abluka altında acı çekiyordu. Bu durum bende iz bıraktı. Tüm bunların sonunda, İsveç’teki liman işçileri adına Gazze hakkında konuşmam nedeniyle işimi kaybedersem, bunu pişmanlık duymayacağım.”
İşçilerin yüzde 68’si ‘İsrail’i boykot’ dedi
Helgeson’un işten atılmasıyla sonuçlanan süreç ise 2024 sonunda başladı.
“2024 yılının kasım ayı sonunda düzenlenen İsveç Liman İşçileri Sendikası ulusal kongresinde, delegeler İsveç limanlarında çalışan yaklaşık 1000 üye arasında bir referandum düzenlenmesine karar verdi” diye anlatıyor. Tartışılan konu, sendikanın ‘İsrail’e ve İsrail’den’ askeri malzeme ithalatı ve ihracatını engellemeye yönelik bir grev başlatıp başlatmayacağıdır. “Bunun arka planında elbette Gazze’deki sivil halka karşı işlenen zulümler vardı” diye ekliyor Helgeson.
Referandum aralık ayında yapılır ve liman işçilerinin yüzde 68’i, yani ezici çoğunluğu ulusal işveren örgütü “Ports of Sweden” üyesi tüm şirketlere karşı endüstriyel eylem yapılmasına oy verir. Helgeson, siyasi sendika eylemlerinin -sınırları olsa da- İsveç yasaları tarafından korunduğunu söylüyor.
İşçilerin iradesi sonucu sendika ocak 2025’te bir haftalık boykot ilan eder:
“SDU’nun başkan yardımcısı olduğum ve Gazze’ye gittiğim için eylemin sözcüsü olarak atandım. Medyada çokça yer aldım. İsrail’in savaş suçları, Filistinli çocukların çektiği acılar ve İsrail’in Gazze’ye saldırıları devam ederken İsveç devletinin (İsrail silah şirketi) Elbit ve diğer şirketlerden çok sayıda askeri teçhizat satın almaya devam etmesi konusunda kapsamlı açıklamalar yaptım.”
İşçiler mahkemeyi kazandı
İşçilerin eylemi hemen karşılığını bulur. Sendika hem İsrail yanlısı gruplar tarafından saldırıya uğrar hem de liman patronları örgütü boykot kararına karşı dava açar. Sendika, eylemi savunmak için ocak ayı sonunda iki kez İsveç İş Mahkemesine çağrılır. Mahkeme işçileri haklı bulur ve işçiler kazanır. Ancak bu kararın hemen ardından Helgeson işten atılır. Şirket işten atma nedenini “ulusal güvenlik” olarak açıklar. Çünkü İsveç 2024’te resmen NATO üyesi olmuştur.
Helgeson ve sendika işten atılma kararına karşı yargıya başvurdular. Davanın bu hafta başlaması bekleniyor: “Davanın bazı yönlerinin çok hızlı bir şekilde ele alınmasını bekliyoruz, örneğin sendika çalışmalarına devam etmek için iş yerine erişim ve sendika temsilcisi statümle ilgili konular. Ancak geri kalanı bir yıl kadar sürebilir.”
Öte yandan Helgeson, İsrail’i boykotun tek neden olmadığını düşünüyor, şirket işçileri arasındaki sendikal çalışmanın engellenmek istendiğini ve şirketin İsrail boykotunu bir fırsat olarak gördüğünü söylüyor.
‘Liman işçilerinin dayanışma kültürüyle gurur duyuyorum’
Peki liman işçilerinin kararı neden önemli? İşçiler neden İsrail ile ticarete karşı çıkmalı?
“Soykırımı durdurmak için herkesin elinden gelenin en iyisini yapması uluslararası bir yükümlülük” diye yanıtlıyor bu soruyu Helgeson:
“Ayrıca, dünyanın neresinde olursa olsun, siviller hedef alındığında oranın işçi sınıfını savunmak ve onun yanında durmak temel bir sendika ilkesidir. İşçi sınıfı ancak gerçek dayanışma ile güç kazanabilir ve bu, güzel sözlerle değil, risk alarak ve başkalarını desteklemek için harekete geçerek sağlanabilir. Bu, ticari bir ilişki değil, zamanla inşa ettiğiniz bir kültürdür ve bu kültürün sendikamızda ve sınırların ötesindeki liman işçileri arasında hâlâ yaşıyor olmasından gurur duyuyorum.”
Erik Helgeson, işçi hareketinin Filistin’le dayanışma hareketinin bir parçası olması gerektiğini ve İsrail’in böyle durdurulabileceğini düşünüyor, “İsrail ile silah ticaretini ve işgali sürdüren diğer ekonomik bağları durdurmak için daha geniş bir dayanışma hareketinin parçası olabiliriz” diyor.
Ancak İsveç’teki diğer sendikalar Gazze soykırımını engellemek konusunda harekete geçmiş durumda değiller: “Şu ana kadar sadece güzel sözler söylendi, ancak üst düzey liderler, tabandan gelen İsrail’e karşı daha fazla eylemde bulunmak veya yatırımları geri çekmek talepli girişimlere karşı çıkmaya devam ediyor.”
Dayanışma çağrısı
İsveçli liman işçileri şu anda yeni bir toplu sözleşme için mücadele ediyorlar ve son iki haftadır ülkenin kuzeyinden güneyine aralıklı olarak greve çıkıyorlar. Süreci, “Seçilmiş sendika temsilcilerimizin şirket baskısına karşı daha fazla korunması ve işçiler için insana yakışır koşullar için mücadele ediyoruz” diye açıklıyor Helgeson ve bir de dayanışma çağrısı yapıyor:
“Benim işten çıkarılmamdan sorumlu olan DFDS Şirketi, işveren örgütünün de itici gücü ve Türkiye’de geniş terminal ve nakliye operasyonları olduğu için onlara ulaşmaya çalışmak bizim için çok yararlı olacaktır.”