Carl Gustav Jung, psikoloji alanında en önemli düşünürlerden biridir. Tüm eğitim yaşamını ve üniversitedeki tıp eğitimini Basel’de tamamlamıştır. “Arketip”, psikoloji literatürüne Jung tarafından kazandırılan bir kavramdır. Kolektif bilinçdışını oluşturan unsurlar olan arketiplerin etkileri bütün sanat eserlerinde görülmekte, bu eserler insanlığın ortak malı izlenimi vermektedir. Jung arketipleri, duygusal yönü oldukça güçlü olan evrensel düşünce biçimleri olarak tanımlamaktadır. Jung’un arketip kavramı insan deneyiminin özüdür. Çağlar boyunca insanlar benzer deneyimlere sahip olmuştur, bunlardan bazılarını kavramsallaştırması zordur. İnsan zihni zihinsel olarak anlaşılmayanları sembolik olarak ifade etmeye eğilimlidir. Bu noktada Kur’ân ise insan fıtratına vurgu yapar. Kur’ân’ın nebî figürüyle Carl Gustav Jung’un arketip kuramı arasında önemli paralellikler bulabiliriz. Arketipler fıtri olanların yankılarıdır diyebiliriz.
“Nebî” arketipi, Jungcu psikoloji açısından incelendiğinde şöyle tanımlanır: “Nebî, insanlığın kolektif bilinçdışında yer alan ‘bilge ihtiyar adam’ ve ‘kahraman’ arketiplerinin dinî sembolleşmesidir.” Bahsi geçen Bilge İhtiyar Adam (Wise Old Man) ile Kahraman (Hero), Jung’un arketip kataloğunda yer alan iki önemli figürdür.
“Bilge İhtiyar Adam”, Jung’un kolektif bilinçdışı kuramında bilgelik, rehberlik, akıl ve içgörü ile özdeşleştirilen bir arketiptir. Genellikle yaşlı bir adam, bir büyücü, öğretmen veya ruhani bir figür olarak ortaya çıkar. Kahramanın yolculuğunda karşılaştığı ve kahramana yön gösteren bir figürdür. Özellikleri şöyledir:
- Bilinçdışının rehber sesi olarak işlev görür.
- Genellikle kahramana tehlikeler karşısında ne yapması gerektiğini söyleyen kişidir.
- Simgesel olarak tanrı, baba figürü, peygamber veya bilge kişi ile ilişkilendirilir.
- Hikâyelerde kahramanı bir eşikten geçirir; dönüşümün başlamasını sağlar.
- Sezgi, ilham, içsel bilgi ve rehberlik kaynağıdır
- Rüyada ya da mitlerde yol gösterici olarak belirir (örneğin Hermes, Hızır, Merlin).¹
Jung, bu figürün kişiliğin bireyleşme sürecinde önemli bir adımı temsil ettiğini söyler. Birey, kendini tanımak adına içsel bir rehberle yüzleşmek zorundadır. Bu figür çoğu zaman bireyin kendi içindeki bilgelik yönünün dışa yansımış hâlidir.²
“Kahraman” arketipi de Jung’un sisteminde en çok işlenen figürlerden biridir. Bu figür, bireyin benliğini bulmak için çıktığı içsel ve dışsal yolculuğu temsil eder. Kahraman genellikle sıradan biri olarak başlar, bir krizle yüzleşir, dönüşür ve bilgeliğe ulaşır. Özellikleri:
- Tehlikeye atılma ve sınanma süreci yaşar.
- Topluma tehdit oluşturan güçlere karşı mücadele eder. Çoğu zaman bir şeyden (canavardan, karanlıktan, düşmandan, cehaletten) toplumu kurtarmakla görevlidir.³
- İçsel yolculuğa çıkar, ölümle yüzleşir ve dönüşümsel bilgiyle döner. Bireysel dönüşümün sembolüdür.
- Kahraman, gölge ile yüzleşip bilinçdışını bilinçle bütünleştirir.
Kahraman arketipi, egonun kolektif bilinçdışı ile savaşını temsil eder. Kahraman, kişinin psikolojik bütünlüğe ulaşma çabasındaki mücadele metaforudur. Jung şöyle der: Kahramanın asıl başarısı, karanlığın canavarını yenmektir: Bu, bilincin bilinçdışına karşı uzun zamandır umulan ve beklenen zaferidir.⁴
Resul/nebî, bu iki arketipin kesişiminde yer alır: O, hem içsel bilgiye sahip bilge hem de toplumla yüzleşen kahramandır.
Kur’ân’da “Nebî” Arketipinin Evrenselliğine Açık Referanslar
Kur’ân, nebîlerin ve resullerin sadece İbrahimî soyla sınırlı olmadığını, her kavme bir nebî gönderildiğini belirtir:
Gerçek şu ki, biz her toplumun içinden, “Allah’a kulluk edin, şer güçlerden kaçının!” [mesajıyla gönderdiğimiz] bir elçi çıkardık. Onlardan [geçmiş nesillerden] bir kısmını Allah hidayetiyle doğru yola yöneltti; bir kısmı da sapıklık içinde bırakılmaya müstahak oldular: O halde, şimdi, yeryüzünde dolaşın ve hakkı yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu görün! (Nahl 16/36)
Senden önce gönderdiğimiz resullerden birçoğunu sana anlattık, birçoğunu da anlatmadık.⁵ Ve Allah, Musa’yla kelimelerle konuştu. (Nisâ 4/164)
Bu ifadeler, nebînin evrensel bir figür olduğunu ve tüm insanlık tarihinde farklı isim ve rollerle ortaya çıktığını gösterir. Bu da Jung’un arketip anlayışıyla birebir örtüşmektedir. Nebî figürü kolektif bilinçdışının evrensel bir dışavurumudur. Dolayısıyla Jung, nebîliği varoluşsal bir rehberlik biçimi olarak yorumlar.
“Nebî” Evrensel Arketiptir
Dinler tarihinde nebî arketipinin tezahürleri özetle şöyledir:
- Hz. Musa (Yahudilik): İlahi yasa taşıyıcısı, halkı kölelikten kurtaran lider.
- Hz. İsa (Hristiyanlık): Tanrı’nın kelimesi, kurban ve ruhsal kurtarıcı.
- Hz. Muhammed (İslam): Evrensel mesaj taşıyıcısı ve ahlaki devrimci.
- Buda (Budizm): Aydınlanmış ruhsal rehber.
- Krishna (Hinduizm): İlahi bilgi taşıyıcısı ve avatar.
- Zulu Bilgeleri, Kızılderili Şamanları, Afrika İfa Rahipleri: Vahiy ve rüyalar aracılığıyla toplumu yönlendiren ruhsal önderler.
Joseph Campbell’ın The Hero with a Thousand Faces adlı eserinde dile getirdiği gibi bu figürler “tek kahraman” arketipinin farklı coğrafyalardaki tezahürleridir.⁶
Psikolojik ve Teolojik Kesişim: Nebî Figürünün Çok Katmanlılığı
Nebî yalnızca dinî bir aktör değildir. Aynı zamanda bireyin içsel gelişim sürecinde karşılaştığı rehber figürdür. Bu bağlamda nebî:
- Bireysel anlamda içsel hakikatin keşfi,
- Toplumsal anlamda ise dönüşüm ve adalet mücadelesiyle ilgilidir.
Bu çift yönlü karakter, onu hem arketipsel hem de teolojik açıdan anlamlı kılar.
İslam Teolojisinde Arketipsel Yaklaşımın Meşruiyeti
Kur’ân’daki nebî anlatıları çoğu zaman bireysel psikolojik gelişimi simgeleyen sembollerle doludur. Hazreti Yusuf’un kuyudan çıkışı (Yusuf Suresi), Hazreti Musa’nın denizi yarması (Şuara 63), Hazreti İbrahim’in rüyasında oğlunu kurban etmesi (Saffat 102) gibi anlatılar, hem tarihsel hem de psikolojik düzeyde yorumlanabilir. Bu çok katmanlılık, arketipsel okumaya açık bir yapı sunar. Sonuç olarak “Nebî, evrensel bir arketip midir?” sorusunun cevabı, nebînin Jungcu anlamda bir arketip olduğudur. Nebî, her toplumda farklı biçimlerde ortaya çıkan ama özünde aynı işlevi gören evrensel bir bilinçdışı yapıdır. Kur’ân’ın bu figürü evrensel olarak tanımlaması, arketip kuramını teyit eder niteliktedir. Böylece Jung’un psikolojik antropolojisi ile Kur’ân’ın evrensel teolojisi arasında doğrudan bir kesişim kurulabilir. Jung, nübüvvet olgusunu iman ile temellendirmez ya da İslam’ın belirttiği gibi Allah tarafından iletilen bir bilgi kaynağına dair de konuşmaz. Yaptığı tek şey nebî figürünün küresel çapta farklı kültürlerde benzer biçimde tezahür ettiğini teşhis etmektir. Bizim çalışmamızda ilgilendiğimiz konu da bizzat bu küreselliktir. Yoksa İslam inançlarını Jung’a teyit ettirmek değil…