Fitne fesat ortamında yeni bir dünyaya doğru

Rasim Özdenören - 14.12.2017

Fitne fesat ortamında yeni bir dünyaya doğru

Yeryüzü şimdiye kadar yaşadığı fitne ve fesat ortamının en yoğun demlerinden birini geçiriyor.

Bu fitne fesat ortamı tek tek bireyler üzerinden geçtiği gibi, bireyler arası ilişkilerde, bireylerin kamu ile kamunun bireyler ile olan ilişkilerinde de yürürlüğünü sürdürüyor.

?Sosyal medya? denilen ve genelde cep telefonları marifetiyle yürütülen iletişim ortamı sağduyulu ilişkilerin gelişmesine yardımcı olduğu kadar, fakat ondan da çok fitne ve fesat ortamının körüklenmesine alet ediliyor. Orada nice sanal cinayetler işleniyor. Müstakil bir konu...

Avrupa ülkelerinde olsun, ABD´de olsun ırkçı eğilimlerin giderek yoğunlaştığı bir dönemden geçiliyor. Amerika ve tüm Avrupa ülkeleri işbu ırkçı eğilimlerin en yoğununu en kanlı savaşlarla ve soykırım cinnetleriyle yaşadı. Amerika´da Kızılderililere karşı uygulanan jenosit yürek dağlayıcı... Eğer onlara bu dünyanın en gaddar zulmü uygulanmasıydı Kızılderili nüfusun günümüzde 100 milyon dolaylarında olacağı hesaplanıyordu. Oysa günümüzde bu nüfus ancak birkaç onbinler civarında sayılıyor. Ayrıca Afrika´dan kaçırılarak kıtaya getirilen insanların köleleştirilmesi, onlara dinlerinin dillerinin unutturulması ayrı bir yürek paralayıcı gaddarlık... Düşünün bir: bir anne, salt kara derili olduğu için yavrusuna kendi dilinde ninni söyleyemiyor. Kendi öz dilini kullanarak konuşan, ninni söyleyen anne, baba, her kimse işkenceye maruz bırakılıyor.

Bu alçaklıklara rağmen bu ırkçı eğilim havsalanın almayacağı biçimde bir uçtan hortluyor. Hatta bazı ülkelerde, örneğin Almanya´da, Avusturya´da hortlamış durumda... Ama bu defa ırkçılığın hedefinde Yahudiler değil Müslümanlar...

Kudüs olayını bu yeni trend ırkçılıktan bağımsız düşünmek imkân dışı duruyor.

İslâm ülkeleri kendi aralarında yakın geçmişten başlayarak mezhepçi bağnazlıklara boyun eğmeye başlamışken ve bir yandan bu ayrılıkçılık körüklenirken arada zaten bir çıbanbaşı halinde duran Kudüs sorunu ketenpereye getirilmek isteniyor.

ABD Başkanları sanıldığı gibi başına buyruk kimseler değil. Başkan Trump´ın ikide bir tükürüğünü yalama durumunda bırakılması onun kendi hür ve müstakil iradesiyle hareket edemediğinin en somut göstergesidir. Amerika´da iktisadi alanda olsun siyasal alanda olsun büyük şirketlerin sözü geçer. Başkanlar konuşur, fakat şirketler yönetir... Trump da son tahlilde kendine söyleneni yaptı, üstelik belki rahat bırakılmasının teminatı da Kudüs´ü İsrail´in başkenti olarak tanımasından geçiyordu...

İmdi böyle bir ortamda İstanbul´da İslâm İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısının düzenlenmesinin ve İslâm ülkeleri arasında Kudüs ve diğer konularda görüş birliği içinde hareket edileceğinin karara bağlanmasının özel bir anlamı var. Bu toplantıda alınan kararlara sonradan yan çizilmezse, halen İslâm ülkelerinin birlik ve bütünlük içinde tavır alması ihtiyacının doruk noktasının yaşandığı süreçte, durum bütün dünyaya verilmiş kritik bir mesaj mesabesindedir.

Bütün bu kargaşa, fitne ve fesat ortamında İİT toplantısını yeni bir dünyanın kurulmakta olduğuna ilişkin bir haberin muştusu saymak iyimser bir teselli yerine geçiyor.