Fikirsizlik ve Düşüncesizlik

Ali Haydar HAKSAL

Fikirsizlik ve Düşüncesizlik

İdeolojilerin devreden çıktığı dönemdeyiz. İdeoloji para ve çıkar. Sistemler bir bakıma çöktü. Para ve çıkar devreye girince çıkarcı, pragmatist bir süreçte insanın durumu da karmaşık. Fikirsizlik ve düşüncesizlik oluştu.

Irkçılığın yeniden ilgi görmesinin nedeni düşünce üretilemeyişi, fikirsizliğin ağırlıkta olması.

Medeniyetler din eksenli. Dinlerin yoğunluğu ve hayatı kuşatıcılığı insanı besleyen en önemli unsur. Dinin devreden çıktığı var sayılsa onun yerini alacak olan ideolojilerin geçmişi ve bugünü ile karmaşık bir süreç oluşturdu. İnsanlık neyin peşinde olacak, arayışı ne olacak? İnsanların, okuma yazma bilen ancak derinliğine bilgi ve düşünce sahibi olmayanların sıradanlıklar peşinde savrulması normal. Bugün için, tartışma konusu olan nihilizm, deizm gibi belirsizliklerin nedeni de bu.

 

 

 

Dinler besleyici, fikir sahibi yaptırıcı ve düşündürücü. Müslümanlar için bu çok daha belirgin. Hayat her gün, her an kendisini yeniliyor. Doğasına uygunluk içinde. Hayatın doğal ama belli bir disiplin ile yaşanırlığı söz konusu. Bir Müslüman´ın gerek sakınmaları ve gerekse serbestlikleri de belli bir uygunluk içinde.Bugün insan dinden ve metafizikten koptukça boşlukta kalıyor.

Belli bir dönem için olsa da oyalayacak bir ideoloji de yok. Irkçılığın bu kadar öne çıkmasının nedeni fikir boşluğudur. Ancak dar ve kaba bir alana kendini sıkıştırıyor. Kişileri öne çıkarıyor ve putlaştırıyor. İdeal olan insanın düşünce merkezli olması. Düşünce insanı daha soylu ve ağırbaşlı kılar. Belli bir yön üzerinde olmasını sağlar.

İnsanlık bir savrulma içinde sabah akşam düşünce değişikliğinde. Şu son dönemde yaşananlar bunu iyice pekiştirdi. Bir gün ulusalcı, birkaç saat sonra muhafazakâr, ya da ulusalcı, liberal ve daha bilmem ne? Büyük kitleler ise sorumluluk almak istemiyor. Ben merkezli bir hayatın tercihinde. Sorumsuzluktan çevresini, yakınlarını düşünecek bir hâlde olamıyor. Bütün düşüncesi kendisi ve günlük yaşayışı.

Irkçılığın ilgi görmesinin nedeni daralmış dünyaların sığınacakları alanlarının olmayışı ya da olumsuzlanması. Irkçılık fanatizmi, takım tutma gibi bir sınırlılık oluşturuyor. Bu kesimlerin manevi bir dayanışması söz konusu olamıyor.

Ulusalcı zihinler medeniyet düşüncesinin uzağında ya da hiçbir zaman oraya yanaşma niyetinde olamıyor. Tepkileri de sığ ve geleceksiz. Dönemsel bir yaşama tarzı oluşuyor.

İnsanların bu kadar zihni bir karmaşada olduğu hiçbir dönemi olmadı. Kim sağcı, kim solcu, kim muhafazakâr, kim dindar, kim ırkçı, kim kim? Karmaşık bir dönem.

Yüz yılı aşkın bir süredir İslâmî düşünüşlü oluşumun sonu mu artık? İslâmî duyarlık sahiplerinin ana eksenlerinden uzaklaşışlarının nedeni ne olabilir?

Müslümanların siyasal hırsları düşünceyi geriye itti.

Daraldıkları zamanlar pragmatist yaklaşımlarıyla sağa sola savruldular.

Kimi zaman Kürtçülerle, kimi zaman Türkçülerle, kimi zaman kimi sapkın cemaatlerle oldular. Hemen hepsi sonuçsuz ve yıkım. Asıl önemlisi büyük kitlenin bu savruluşu kitleleri idealsiz ve fikirsizleştirdi.

Çıkar öncelikleri oldu. Daralan ekonomik ve geçim alanları insanları da çıkarcı yaptı. Sığınakları siyasal erkin gölgesi ve daracık alanı. Büyük idealden vazgeçiş. İnsanlığın genel sorunlarına ilgisizlik. Müslümanların genel sorunları, ilgileri ve dikkatlerinin dışında oluş ve açıkçası nemelazımcılık.

Dönemin dalgaları insanları savuruyor. Düşünce merkezden çıkınca kişiler mit ya da put hâline geliyor, getiriliyor. Kişiler ya da mitler de bundan oldukça memnun kalıyorlar çıkarcı bağlanış kölelik ruhu oluşturuyor.

Müslümanların asıl değerlerine sarılması, değerlerinin kavramlarıyla ve hayatın özüyle yeniden buluşması son seçenek. Bu, sadece kendilerinin değil insanlığın da hayrına. İnsanlık için sahih bir yol ve çıkış gerekiyor.