Tarih: 13.10.2019 09:25

Eyy Müslümanlar Hiç mi Balkon Konuşması Dinlemediniz?

Facebook Twitter Linked-in

Erdoğan’ın balkon konuşmalarının vazgeçilmez coğrafi koordinatıdır Gazze. İslam‘ın ve ümmetin liderliği ile kendini ifade eden AKP lideri için Gazze’yi içermeyen bir balkon konuşması hayal edemezsiniz.
Sadece Gazze mi? İslam coğrafyasının tüm önemli noktaları bu konuşmalarda odak olmuştur. İslam‘ın sembolleştirdiği tüm şehirler, kültürler, gruplar bu konuşmalarda ilk paragrafı doldururdu.

Suriye’de başlayan operasyonun kırdığı en önemli fay hattı bu konuşmaların omurgası oldu. Bundan sonra AKP için kartlar yeniden karılacak, Erdoğan ümmetin lideri olarak kendine biçtiği rolün uğradığı ağır hasarın telafisi için çaba sarfetmek zorunda kalacak.
Çok basit bir nedeni var bu durumun.
Suriye operasyonuna kategorik olarak destek veren ülke sayısı sadece 4. Bunlardan ilk ikisi KKTC ve Azerbaycan. Diğer ikisi ise Katar ve Pakistan. Geri kalan Müslüman dünyadan bırakın desteği ciddi eleştiri ve muhalefet sesi yükseldi.

Bu ülkelerin yönetimleri böyle düşünüyor halkları farklı düşünüyor demek de çare değil. Bizde de farklı bir durum yok aslında. Herkes AKP’li falan değil ama dış politikadaki ortak duruşa olan saygı nedeniyle çatlak ses çıkmıyor.

AKP siyasal İslam’ın ulus ötesi sözcülüğü üzerinden elde ettiği ya da kendine layık gördüğü liderlik vasfını ve bunun üzerinden prim toplamayı Suriye operasyonuna feda etti. Katar ve Pakistan’ı bir kenara bırakırsak tam da şu sırada Türkiye’ye operasyon için en dolaysız destek Rusya’dan geldi. Dinle diyanetle ümmetle alakası olmayan ve belki de uzun dönemde rekabete haiz olan Moskova bu süreçte Türkiye’nin neredeyse en önemli destekçisi oldu.

Avrupa’ya Amerika’ya “Eyyy” ile başlayan hitapla seslenmeye alışmıştık. Eyy Filistin, Eyy Araplar, Eyy Suudi Arabistan bizim için ezber bozucu olacak.
Peki bu neden böyle oldu?
Aslında Türkiye hiç bir zaman sahip olmadığı ümmet lideri olma vehmi ile harcadığı on yılların yüzleşmesi ile karşılaşıyor. Türkiye’nin sahip olduğunu zannettiği bağların değersiz ve uçucu söz öbeği olduğu anlaşılıyor.

Türkiye on yıllarca Amerikan çıkarları için başta din siyaseti olmak üzere demokrasiyi karşısına alan pek çok uygulamayı bağrına bastı. Demokrasiye en önemli darbeyi vuran 12 Eylül’ün ardından güçlenen dini cemaatlerin aştığı çizgi ülkeyi bir başka demokrasi krizine dahi taşıdı.

Türkiye bir türlü demokrasisini geliştiremedi ama bölgesel liderlik ve öncülük iddiaları ile kendini en azından iç politika alanında öne çıkarmaya çalıştı.
Suriye’deki son çatışmanın tozu dumanı kalktığında kimsenin bundan sonra bu ülkede balkon konuşması selamını Gazze’den Eriha’ya, Ramallah’dan Şam’a, Kudüs’ten Aşkabat’a göndermesini beklememeliyiz.

AKP copyright’ını ve patentini alıp üzerine geçirdiği bu hatim duasını artık sandığın en altına koymak zorundadır. Bundan bu ülkenin kaybı tabii ki olmayacaktır. Bu zamana kadarki söylemler nasıl birer söz kalabalığından ibaretse, bundan sonra bu sözleri söylemekten imtina etmek de ülkemiz için kayıp olmayacaktır.

Türkiye dinsel siyasetin popülist labirentlerinde kaybettiği ve boşa harcadığı onca yılın diyetini zaten ödemişti. Karanlık ve müphem 15 Temmuz bunun en dolaysız temsilcisi idi.
15 Temmuz’un dini siyasete alet etmeme konusunda yeterli motivasyonu sağlamaması ise her şeyden daha fazla eleştiriyi hak etmekteydi.

Şimdi Barış Pınarı Harekatının dünyada bizi yalnızlaştıran etkisinden İslam devletlerinin birazcık dahi hicap duymamalarını nasıl yorumlayacağız?
‘Ülkelerin dostu düşmanı değil çıkarları olur’ gerçeğini bir kez daha gördük.
AKP uzun süredir devam eden iktidarı ile sanki bu ülkenin yegane mümessili olduğu zannını verebilir. Ama dış politika başarısızlığı da gösteriyor ki, AKP Türkiye demek değildir.

Türkiye dış politikasında, savunmasında tüm vatandaşlarının hakkı ve hukuku olan bir ortak paydadır. AKP’nin kendine sakladığı yüksek değerlerden biri son süreçte yerle yeksan olmuştur.
Türk halkının AKP’yle hoşlaşmasa da devletin bekasına değer veren kesiminin gösterdiği anlayış, balkon konuşmalarının öznesi olan dünya Müslümanları için değer taşımamıştır.

Türkiye Nuri Bilge Ceylan’ın kastettiği dünyanın yalnız ve güzel ülkesi olma hakkını dünya ile küs olma tercihine dönüştürmeyecektir. Çatışmalar geçici olacaktır. Ancak on yıllardır üzerine yatırım yapılan ve hamiliğine soyunulan İslam dünyasının derdinin tam olarak ne olduğu anlaşılmadan bir daha özne mertebesine konmaması gayet yerinde olacaktır.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —