Tarih: 18.04.2020 15:56

ERKEN YAŞTA EVLİLİK SORUNUNA BAKIŞ / Av. Abdurrahman YILDIRIM

Facebook Twitter Linked-in

Bilindiği üzere 2001 tarihli, 4721 Sayılı yeni Medeni kanundaki ‘’evlilik yaşı’’ düzenlemesi ile Türk Ceza kanunundaki ‘’Cinsel Dokunmazlığa Karşı Suçlar’’ hükümleri arasındaki çelişkiler, toplumsal barışı ciddi anlamda zedelemektedir. 14.04.2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 Sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Düzenlemeye dair kanun da beklentileri boşa çıkarmıştır. 7242 Sayılı Yasada erken evlilik nedeniyle mağdur olanlar hakkında bir düzenleme yapılmadığından, bu yazımızda yasal çelişkileri ve yarattığı sorunlar ile çözüm önerilerini irdelemeye çalışacağız.

1. 743 sayılı Eski Medeni Kanun (M.K) 88 Md. gereği erkek onyedi, kadın onbeş yaşını ikmal edince evlenebiliyordu. Hakim olağanüstü hallerde onbeş yaşını doldurmuş erkeğin veya ondört yaşını bitirmiş kadının evlenmesine izin verebilirdi.

22.11.2001 tarihli 4721 Sayılı Yeni M.K. 124 Md gereği erkek ve kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, Hakim olağanüstü hallerde onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir.

Yeni Medeni kanunda evlilik yaşı kadın için iki yaş ileriye alınmış; olağanüstü hallerde de evlilik yaşı erkekte bir yaş, kadında ise iki yaş yine ileriye alınmıştır.

2. Medeni kanundaki evlilik yaşında durum böyle iken, Türk Ceza Kanunu (TCK) gereği onbeş yaşın ikmaliyle, rızaya dayalı cinsel ilişki mümkündür.

TCK md 104/1:

‘’Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, onbeş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’’

Yani şikayet yoksa, onbeş yaşını bitirmiş çocukla cinsel ilişki hukuka uygundur. Yasa onbeş yaşın ikmalinde rızayla cinsel ilişkiyi açıkça korurken; aynı yaşta evlilik yapanları ise cezalandırmaktadır.

Hatta TCK md. Madde 103/1: ‘’Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Fıkranın devamında;

Cinsel istismar deyimi;

Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,

Olarak tarif edilmektedir.

Yani bir kişi onbeş yaşını dolduran biriyle rızayla cinsel ilişki yaşayabilir, ama kişi onbeş yaşını bitiren biriyle resmi olarak evlenemez. Hatta Hakim kararıyla bile evlenemez.

Öte yandan gayri resmi, nikah akdine dayanmayan evlilikte kız onbeş yaşını doldurmamışsa, diğer taraf yani erkek, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaktadır. Hatta TCK md 103/2 hükmüne göre, ceza onaltı yıldan az olamaz.

2001 öncesi ondört yaşında evlilik mümkünken, şimdi bu yaşta yapılan evliğine onaltı yıl ceza verilmektedir. TCK onbeş yaşını bitirenle cinsel ilişkiye cevaz vermekte, ama MK evliliği yasaklamaktadır. Dünyanın neresinde ilişkinin serbest olduğu şartlarda evlilik yasaklanmıştır? Bunu anlamak mümkün değil. Bu durum toplum vicdanını derinden yaralamaktadır.

Allah’ın emrine göre evlenenlerin, kanunun emrine göre cezalandırılmasını kim izah edebilir?

3. Erken evlilik nedeniyle açılan cinsel saldırı davalarında, erkekle birlikte erkeğin ve kızın anne babası da yargılanıp cezalandırılmaktadır. Bu işin pek görünmeyen ve toplum tarafından çok bilinmeyen diğer yönüdür.

4. Bu hukuk garabetinden en çok zarar gören, yine korunmaya çalışıldığı iddia edilen kadındır. Kocası cezaevinde olan ve çocuklarıyla bu zorluğa katlanması beklenen de, yine kadındır.

İşin trajikomik tarafı ise, kocası cezaevinde olan kadınlar sesini yükseltip bu duruma itiraz ederken; bazı kadın örgütleri de, bu kadınların hakkını savunmak adına(!), erken yaşta evliliklerin şiddetle cezalandırılması için eylem yapmaktadırlar. Böyle absürtlükler de, bize özgü olsa gerek.

5. Verilen cezalar bir tarafa, erken yaşta evlendiği için ceza alan erkekler, özellikle kadın hakları savunucusu bazı STK'lar tarafından, topluma tecavüzcü olarak gösterilmektedir. Hiç kimsenin/hiç bir STK'nın aile kurmak kastıyla hareket eden kişiyi, tecavüzcü olarak göstermeye hakkı yoktur.

6. Bu konuda işin en çelişkili ve hazin tarafı ise şudur: cinsel saldırı davalarında ve Ailenin Korunması ve Kadına karşı Şiddetin Önlenmesine dair 6284 sayılı yasaya göre kadının beyanı esas iken; erken yaşta evlilik nedeniyle yapılan yargılamalarda, kadının beyanının hiçbir hukuki değeri yoktur. Kadını, kadına rağmen korumaya çalışmak, bu olsa gerek!

7. Peki toplumun büyük çoğunluğunun zulüm olarak gördüğü bu sorun neden çözülemiyor. Erken yaşta evliliklerin genellikle muhafazakâr çevrelerde yapıldığını düşünen Ana Muhalefet Partisinin markajı ve kadın örgütlerinin (KADEM gibi bir kısmı muhafazakar eğilimli) baskısı karşısında, iktidar partisi/partileri, bu el yakan soruna duyarsız kalmaktadır. İktidar çevrelerince de çokça eleştirilen bu zulüm, maalesef infaz düzenlemesine ilişkin kanunda da ele alınmamış ve sorun yine çözümsüz bırakılmıştır.

Sorunun Çözümü İçin Neler Yapılmalı:

Öncelikle Medeni kanundaki evlenme yaşı değiştirilerek, önceki Medeni Kanundaki yaş düzenlemesine dönülmelidir. Bu şekilde bir düzenleme ile sorun büyük ölçüde çözülebilir.

Erken evlilik nedeniyle TCK 103 ve 104 maddelerine göre mahkum olanların ve halen bu nedenle yargılaması devam edenlerin mağduriyetinin giderilmesi için, TCK'da cinsel suçlar hakkındaki hükümlerde (aile hukukundaki düzenlemeler gözetilerek) değişiklik yapılmalıdır. Bu şekilde evlilik kastıyla bir araya gelip aile kuranlar ile çocuğu cinsel yönden istismar edenler arasındaki fark yasaya yansıtılmalıdır.

Meclisin iktidar kanadında TCK'da değişiklik yapılmasına ilişkin bir hazırlık olduğu duyumları gelmektedir. Bu defa muhalefetin, kadın örgütlerinin ve diğer kesimlerin baskısından çekinmeden; kararlı ve süratle hareketle, sorun acilen çözülmelidir. Aksi takdirde yaşanan mağduriyetlerin politik yansıması bir yana, inanan insanlar açısından vebali de büyük olacaktır. Güzel ülkem adına bu sosyal yaranın bir an önce kapanmasını diliyor ve bekliyorum.

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —