Emperyalizmin küstah oyunu

Ali Haydar HAKSAL

Emperyalizmin küstah oyunu

Bozulan dünya dengesini elinde tutan bozukluğu, zulmü ve acımasızlığı kendine ilke edinen bir dünya ile karşı karşıya bulunuyoruz. Genelde Müslümanların ezildiği şu dünyada, petrol gelirleri ve kimi yer altı kaynakları bulunan kimi ülkeler de bundan payını alıyor.

Emperyalizm kendini dünyanın sahibi olarak görüyor. Merkez güç ve onun etrafındaki uydular işbirliği içindedirler.

İnsanlığı kendine köle bilen bu anlayışın insan değeri yoktur. Bütün değer çıkar ile ilgilidir. Dünya ekonomisinin siyasal gücünü elinde tutan bu anlayış, gücü ve silâhı ile dünyayı çekip çeviriyor.

Mazlum topluluklar güç birliği yapmaktan da yoksun ve çaresiz gibi. Güçleri birleştirmeye dönük her gerişim engelleniyor. Yönetenler ise sadece günübirlik bir hayat tercihinde. Kendini kurtarmaya bakıyor. Saltanatını elden kaçırmak istemiyor. Oysa birtakım şeyler göze alınabilse, halklar ile bir duruş sergilense, mazlum topluluklar güç birliği yapsa bu büyük oyun bir ölçüde bozulur.

 

Müslümanların gerek dinî, gerek kültürel ve gerekse ortak çıkarları gözetilse rahatlıkla sorunlar aşılabilir. Müslümanlar ile birlikte mazlum diğer topluluklar da bu daireye dahil edilebilir. Ne yazık ki halkların en temel sorunu samimi ve sahih insanlar yerine çıkarcı ve kölelik tercihinde bulunanların olması.

Venezuela Devlet Başkanı Maduro olayı çok çarpıcı ve yeni. Burada bir ayrıntıyı gözden kaçırmamak gerekir. Mazlum Filistin halkına sahip çıkanlara karşı düşmanlık emperyalizm açısından kaçınılmaz oluyor. Hangi ülke başkanı ve topluluğu Filistin´in mazlumlarına sahip çıkıyorsa orada mutlaka birtakım gelişmeler oluyor.

Emperyalizm ve emperyalistler bir bütündür, biri diğerinden ayırt edilemez. Şu Maduro olayında anında durum kendini belli etti. AB ülkeleri ve Abede ve ırkçı emperyalizm güdümlüleri topluca aynı safta yer aldılar. Üstelik haksız bir şekilde Venezuela´nın haklarına el koydular. İngiltere´nin bu ülkenin altınlarına el koyması tuhaf ve rastlantı ise hiç değil.

Yönetenlerin bilinç oluşturmaları elbette ki önemli. Ancak aydınların ve toplum önünde bulunanların daha bilinç ile tavırlarını göstermeleri gerekir.

Dünyanın yönü ve gidişi hiç de olumlanacak gibi değil. Bu güçleri kendilerine göre oluşturdukları çatı yapılar, bunlara mahkûm olanlar diye iki gruba ayırmak gerekir.

NATO, BM, AB gibi kurumlar çatı yapılardır. Emperyalizm özlüdürler. Onların tutumları bütün dengeleri kendilerine göre oluştururlar. Kendilerine karşı çıkabilecek her kim var ise anında güç birliği oluştururlar.

Mazlum milletlerin durumu ortada iken insanlık bütün bu olanlara seyirci kalıyor. Emperyal ülkelerin halkları da ne yazık ki onurlu bir karşı duruş göstermiyor ve karşı çıkmıyorlar.

Kendi içlerinde alabildiğine demokrat ve insancıl gibi görünüyor olmalarına karşın karşıtlarına alabildiğine acımasızdırlar.

Emperyal yönetimler kendileriyle birlikte insanlığı da bozdu ve güdümlü hâle getirdi. Kendi başına düşünebilme edimini ellerinden aldı.

Büyülenmiş ve güdümlenmiş bir insanlık var.

Müslümanlar ise örnek olma özelliklerini yitirdi. İnsanlık kendilerine öncülük edebilecek bir manevilikten ve insanilikten uzak. Asıl sorun Müslümanlarda. Özlerine bağlı ve yaşayışlarına uygun bir hayatın dışındadırlar. Ben bir başıma ne yapabilirim duygusundan uzak, atılacak adımlar bir güç birliği ve düşünce hareketi oluşturabilir. İslâm´ın hakiki yüzünü yansıtacak samimi ve sahih Müslümanlar bir çıkış başarabilir.

Bu kadar çarpıcı olaylar yaşanıyorken insanlığın duyarsızlığı kabullenebilir değil. Fakat insanlığı yönlendirecek aydın sorunu var. Asıl sorun da bu. Dünya bunalımına çıkış sağlayacak özgür ve sağlıklı düşünenlere gereksinim bulunuyor.